|

Başkanlık süreci doğru yönetiliyor

Değişim kavramı günlük hayatımızda, iş dünyasında ve bilimsel disiplinlerde sıcaklığını korumaya devam etmektedir. Bilinmelidir ki değişim, beraberinde bir takım yenilikleri getirmekte ve temel kabulleri sarsmaktadır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eksenindeki başkanlık tartışmalarına bu açıdan bakmak gerekmektedir.

Yeni Şafak ve
04:00 - 19/01/2016 mardi
Güncelleme: 01:48 - 19/01/2016 mardi
Yeni Şafak
Gündem
Gündem
Prof. Dr. Halit Keskin

Gebze Teknik Üniversitesi


Bu kapsamda olanca hızıyla devam eden tartışmaların normal karşılanması gerekir. Türkiye bir değişim ve dönüşüm süreci içerisindedir. Uzun yıllardır uygulamada olan parlamenter sistemden yeni bir yönetim biçimine geçilmesi, başkanlık sistemi eksenindeki durumun radikal bir değişim olacağını göstermektedir. Radikal değişimlerin artımsal değişimlere ve gelişmelere oranla, bireyler ve sistemler üzerinde daha fazla sarsıcı etki yapması ilk etapta doğaldır.



“Değişmeyen tek şey değişimdir” sözünde olduğu gibi çevre ve şartlar, bireysel istek ve kontrolden bağımsız olarak değişmektedir. Normal şartlarda konu gündeme geldiğinde birçok kişi değişimin gerekli olduğunu söylese de, pratikte, değişim ve değişimin yansımaları kendilerine yöneldiğinde farklı davranışlar sergilemektedirler. Bu davranışların, bir takım rasyonel veya sezgisel (subjektif) sebepleri bulunmaktadır. Eğer değişime gösterilen direncin sebepleri rasyonel ise, değişimi planlayanlar buna yönelik gerekli adımları atacaklardır. Direncin sebepleri rasyonel olmak yerine subjektif ise bunlar, zaman içerisinde devre dışı kalacaktır.



BİREYSEL VE KURUMSAL HAFIZANIN GÜNCELLENMESİ


Başkanlık sistemi kapsamında yürütülen çalışmalar değişim literatürüne son derece uygun bir şekilde devam etmekte ve süreç değişimin yönetilmesinin en güzel örneğini göstermektedir. Bu noktada “iyi bir teoriden daha pratik bir şey yoktur” sözünü hatırlamanın faydalı olacağını düşünüyorum. Uygulamaya geçirilecek yeniliklerin her birinin teorik temelleri olduğunu unutmamak gerekmektedir. Türkiye'nin değişim ve dönüşüm sürecinde bilimsel desteğin tamamıyla kullanıldığını görmekteyiz. Bir değişim projesinin benimsetilmesi noktasında kullanılması elzem olan “iletişim ve katılım” mekanizmaları uzun süredir işletilmeye devam etmektedir. Bu sayede, bireylerin ve kurumların hafızalarında çok hızlı bir şekilde değiştirilmesi mümkün olmayan, geçmişe yönelik bilgi ve uygulama rutinlerinin değiştirilmesi ve güncellenmesi mümkün olmaktadır. İletişim ve katılım mekanizmaları sayesinde yerleşik bilgi ve rutinler yönetilmekte ve mevcut gerekliliklere uyum sağlamaktadır.



Uzmanlar tarafından önemi yoğun bir şekilde vurgulanan bireysel ve kurumsal hafıza, değişimi yönetmenin anahtarıdır. İç ve dış çevredeki şartların değişimi ile bireylerin ve kurumların hafızalarında yer alan bilgilerin ve rutinlerin bir kısmı artık işlevselliğini kaybetmiş olabilir. Bireysel ve kurumsal hafızalarda yer alan ve çoğunlukla geçmiş şartlara göre şekillenen alışılagelmiş bilgi ve yöntemlerin güncelliğini kaybetmesi, birey ve kurumlara zarar vermeye başlayabilir. Çünkü güncelliğini kaybeden bilgi ve rutinler yeni bilgileri öğrenmemizi, içselleştirmemizi ve bunları uygulamaya geçirmemizi engellemektedir. Oysa bireyler ve kurumlar olarak yeni durumlara uyum sağlamamız gerekmektedir. Dolayısıyla iç ve dış çevresel şartlardaki değişimlerle birlikte, bilgi ve rutinlerimizde de bir takım değişikliklerin yapılması elzemdir. Bu nedenle, öğrenmenin en önemli aracı olan bireysel ve kurumsal hafızalar güncelliğini kaybeden ve günün şartlarına uyum sağlamayı zorlaştıran bilgi ve rutinlerden arındırılmalıdır. Bizlere ve kurumlarımıza fayda sağlamayan ve ayak bağı olan hafızalardaki bilgilerin ve uygulama rutinlerinin yok edilmesi gerekmektedir. Bunları unutmayı öğrenmemiz şarttır. Çünkü bunlar yenilikçi bir kurum veya hızla yükselen bir ülke olmamızın önündeki önemli engeller haline gelmektedir.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, uzun süredir toplumun farklı kesimleriyle iletişim kurarak başkanlık sisteminin önemini ve gerekliliğini anlatmakta, aynı zamanda da hükümet katılımcı bir yönetim sistemi uygulamaya gayret sarf etmektedir. Başkanlık sistemiyle ilgili gerekli düzenlemelerin yapılması çalışmalarına, mecliste grubu bulunan tüm partilerin katılımını sağlamak için büyük bir çaba göstermekte ve buna karşı çıkan veya direnç gösteren kesimleri meselenin bir parçası haline getirerek konuya dâhil etmeye çalışmaktadır.



ENTELEKTÜEL DERİNLİĞİ OLMAYAN İTİRAZLAR


Başkanlık sisteminin teorik temelleri ve uygulamaya yansımasına yönelik bilgilerin anlatılmasına da büyük bir önem verildiği görülmektedir. Bir nevi başkanlık sisteminin içeriğine yönelik olarak kamuoyu eğitim sürecinden geçirilmektedir. Değişim sürecinin temel taşlarından olan iletişim ve katılımın yanı sıra eğitim süreci de eş zamanlı olarak yürütülmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kamuoyunun farklı kesimleriyle iletişim kurarken, aynı zamanda, başkanlık sistemi konusunda milleti bilgilendirmekte ve bilinçlendirmektedir. Konunun uzmanları ve danışmanlar da çeşitli sosyal medya platformlarında başkanlık sisteminin teknik detaylarını anlatmaya çalışmaktadırlar. Buna karşın muhalif görüşte olanların ise yeterince hazırlığının olmadığını ve gösterdikleri direncin rasyonel nedenlerini kendilerinin bile yeterince anlamadıklarını ve anlatamadıklarını görmekteyiz. Sadece “Cumhurbaşkanı krallık, padişahlık yetkileri istiyor” tarzındaki entelektüel derinliği olmayan açıklamalarla yetinmelerinin, toplumda karşılık bulamayacağı görülmektedir.



Başkanlık sisteminin felsefi ve pratik temelleri bağlamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ciddi bir hazırlık yaptığını düşünüyorum. Kararlarını şekillendirirken uzun süre araştırmalar yaptırdığı, bilimsel çalışmalara çok önem verdiği ve konuyu uzmanlarına detaylı olarak incelettirerek açıklamalar yaptığı gayet açıktır. Başkanlık sisteminin ülkemiz için önemini anlatırken bu özgüven içinde ve konuya hâkimiyetini göstererek açıklamalarını yapmaktadır.


#Halit Keskin
#Başkanlık süreci
#Başkanlık sistemi
#Erdoğan
il y a 8 ans