Ryo Goto, 25 yaşında genç ve yetenekli bir müzisyen. Henüz 7 yaşındayken verdiği konserlerde dinleyenleri mest eden Goto, Türkiye'ye daha önce Japon Konsolosluğu'nun davetiyle gelmiş. İstanbul'a hayran kalmış. İstanbul'a annesiyle beraber gelen Ryo'nun hem kendisiyle hem de başarısının arkasındaki güç olan annesiyle konuştuk...
Müzik hayatıma çok doğal bir biçimde girdi. Çünkü annem, babam, kardeşim de keman çalıyorlar. Bugün olduğum noktaya ailem, hocalarım ve içinde bulunduğum ortam sayesinde geldim. Kendimi özellikle çok yetenekli görmüyorum. Mesela parmaklarımın özel bir inceliği veya kalınlığı yok. Genetik olarak normalim. Ama bugün olduğum çalma düzeyine veya düşünme şekline gelmemi sağlayan, bana ilham veren kişilere borçluyum. Özellikle yetenekli olduğumu düşünmüyorum.
Çünkü fizik okumakla müziğin fiziğini daha iyi anlamaya başladım. Spor ve müzik aracılığı ile fiziğe kendime yakın hissediyorum. O yüzden bu alanı tercih ettim. Öncesinde hocam ve ailem beni çok iyi eğittiler. Ama genelde öğrettikleri şeyleri sorgulamadan kabul ederiz. Birçok şeyin neden olduğunu bilmeyiz. Ben de fizik okumakla bazı bildiğim şeyleri daha iyi anlamlandırmaya başladım. Bu da beni tekniğin üzerine daha fazla çalışma konusunda motive etti. Vücudun pozisyonlanması, enstrümanı yönetmek bunların hepsi temel fizik ile yakından ilgili şeyler. Bana çok faydası oldu.
Evet, çok zordu. Hayatımı ona göre adapte etmem gerekiyordu. Arkadaşlarımla hiçbir zaman aynı hayata sahip olamadım. Ama daha sonra dengelemeyi öğrendim. İşin dışında da normal bir hayatım var.
Çok doğru, müzik benim hayatım. Her zaman müzik yapmaya devam edeceğim. İster klasik ister başka bir müzik olsun. Belli orkestralarda belli parçaları çalmak gibi bir hedefim var. Kendi müziğimi yapma ve kendi programımı oluşturmak istiyorum. Müziğin en güzel yanı belli bir saati olmaması. Diğer arkadaşlarıma göre daha fazla boş zamanım oluyor. Müzik dışında 18 yıldır karate yapıyorum. Yarışmalara katılıyorum. Bunun dışında kar amacı gütmeyen bir şirketim var Gana'da. Gitar çalıyorum. DJ olmak istiyorum. Kendi grubumu kurmak istiyorum.
Geçmişte sanatçılar müziği icra ederken onlar için o müzik çağdaştı hatta moderndi. Dolayısıyla ona göre de bir piyasası vardı. Bugün ise piyasa değişti. O yüzden artık farklı yollarla müziğinizi tanıtmak lazım. Bugünün farkı şu: günümüzde müziği yazanlarla icra edenler farklı. Çok az insan var ki ikisini birden yapıyor. Ben de ileride kendi müziğimi yapmak istiyorum. En büyük hayalim Beethoven kadar iyi olmak.
Günde iki saat pratik yapıyorum. Ancak çocukken günde 5 saat çalışıyordum. Çocukluğumda ezber de çok yapıyordum. Annem rehber oldu. Zihnin taze olduğu dönemlerde öğrenmeye ağırlık verdim. Şimdi hafızamın yavaşladığı yaşlarda daha bütüncül olarak öğrenmeye çalışıyorum.
Bu tarzı sevenler ve sevmeyenler var. İzleyiciyle dinleyen arasında kırılmaması gereken dördüncü duvar vardır. O yüzden göz teması kurulmaması gerektiğini düşünenler de var. Ben buna katılmıyorum. Onların karşısında animasyon yapan biri değilim. Onlara bakmayı o bağlantıyı kurmak olarak görüyorum.
Kişisel hedeflerimde aile sahibi olmak var. Çocuklarıma örnek olmak istiyorum. Çocuklarım 'babamı geçmek istiyorum' desin isterim.
Özel değil bence. Kimi çocuklar müziğe kimi bilime yeteneklidir ama hepsi özeldir.
Günümüzde çok zeki çocuklar var. Ama sorunlarla karşılaşıyorlar. Çünkü artık bazı şeyler çok hızlı değişiyor. Ben çocuklara sadece derslerini değil başka şeyler de öğrenmelerini tavsiye ediyorum. Çünkü hayat sadece iyi okuldan ve iyi işten ibaret değil. O yüzden ona da spor ve karate yapmasını tavsiye ettim. Dünyaya dikkat etmesini, Türkiye'yi, Afrika'yı görmesini istedim.
Sanatçı olmak birden olan bir şey değildir. Şu anda çok mutlu çok rahat görünüyor ama bu aşamaya çok yavaş geldi. Mesela Beethoven doğduğunda Almanya'nın durumunu düşünün, gerçekten zor bir hayat. O yüzden beni şaşırtmadı.
Ben de çok şefkatli bir anne değilim sert bir anne olabiliyorum zor zamanlarda. Her zaman onun iyiliği için konuştuğumu bilir. Ben insanları çocuk yetişkin diye ayırmıyorum. Olması gerekeni her zaman mutlaka söylerim. O da her zaman doğruyu söylediğimi bilir.