|

Bir çöküşün hikayesi

“Batı Dünyasının Çöküşü’’ adlı kitap batı kültürünün çöküşüne gelecek yüzyıldan bakan bilimkurgu tadında bir çalışma. Yeni İnsan Yayınları arasında Türk okuyucuyla buluşan kitabın yazarlarından Naomi Oreskes “Kitaplar, şişedeki mesaja benzer” der ve okuyucudan geç kalmadan bu mesajı anlamasını umut eder.

Yeni Şafak
04:00 - 7/11/2015 Cumartesi
Güncelleme: 20:53 - 6/11/2015 Cuma
Yeni Şafak
AYTAÇ TİMUR


2393 yıllında kaleme alınan bir distopya;



Küresel iklim değişikliğini nihayet bütün dünya kabul ediyor. Bu ısınmanın insan kaynaklı olduğu da en nihayetinde küresel kabul gördü. Peki, ne değişti? Birleşmiş Milletler'in düzenlediği iklim konferanslarının her biri, yeni bir hayal kırıklığı yaratıyor. Fosil yakıtların küresel kullanımından kar elde eden karbon endüstrisi çok güçlü. Bunları kitabın sonundaki söyleşisinde tarif eden Naomi Oreskes'e kulak verelim; “O Amerika'nın yok oluşundan sorumlu olanlar neo-liberalizm ve bu doktrinin ölçek ekonomisini desteklemesidir. Ölçek ekonomisinin gülünç yanı, zenginliği ve dolayısıyla gücü, küçük bir grubun eline vermesi ve bu grubun, çoğunluğun iradesini kolaylıkla idare etmesidir. Theodore Roosevelt bu sınıftan adamlar için 1907'de Massachusetts'de yaptığı bir konuşmada 'zengin suçlular' demiştir. Günümüzde bu adamların sayısı doğal olarak artmıştır ve aralarına bir avuç kadının da katılmasına izin vermişlerdir.” Gücü elinde bulunduran %1 ile mücadelenin ilk elden yolu, %99'la kurulan ilişkinin niteliğinde yatmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Batı Uygarlığının Çöküşü, Çinli bir tarihçinin gözünden dönüp şimdiki zamanları da içeren 1540-2093 dönemini, Batı Uygarlığı diye adlandırıyor ve elimize bir çırpıda okunan bir distopya veriyor. 1540 senesi Georg Joachim Rheticus'un, Narratio Prima'sının, yani ilk basılmış güneş merkezcilik tartışmasının yayın yılıdır. 2093 ise gelişigüzel seçilmiş.



ÇİNLİ BİR YAZARIN KALEMİNDEN


Kitap güya 2393 senesinde Çinli bir tarihçi tarafından yazılmış. Burası ilginç bir dipnot. Afrika'da ve Avustralya'da iklim değişikliği sonucu yaşamın bittiği, diğer kıtalarda insanların yüksek dağlara kaçtığı bir felaketler zinciri sonucunda Çin adı değişse bile dünyanın orta yerinde dikiliyor. Kitap liberal düşüncenin bir zaafiyeti acaba yine liberalizmin sonunu getirebilir mi diye sorguluyor. Çünkü Çin, dün olduğu gibi bugün de otoriter ve merkezi bir sistemin egemen olduğu bir ülke. Bu otoriter yönetim, iklim krizi, tsunamiler, sıcak dalgaları vs baş gösterdiğinde, şehirleri, köyleri boşaltıyor, taşıyor ve zaruri bütün önlemleri kolayca alıyor. Oysa özgürlüğün hüküm sürdüğü memleketlerde, zorunlu göç imkansız bir nüfus hareketi.



Bugün batı uygarlığının övündüğü özgürlükçü toplum, böyle bir kriz baş gösterdiğinde acaba işlerin terse gitmesine neden olur mu? İklim değişikliği tartışmaları her zaman içinde ekonomik sistemin sorgulandığı bir yan içermiştir. İlk defa bu kitapla böylesi tartışmalara sistemin özgürlükçü bakış açısı konu ediliyor. İşte ilginç olan bu dipnot. Böylesine küçük ebatlı bir kitap, sistemi en olmadık yerinden ele alıp, sorguluyor.



Batı Uygarlığının Çöküşü'nün ele aldığı ve Türkiye'de aslında pek de tartışılmayan bir de bilimsel kesinlik kavramı var. Bilimsel yollarla elde edilen bir bilgi ne zaman kesin olarak kabul edilir. Pozitivizm, August Comte'dan itibaren elde ettiği bilgileri kesin olarak yorumluyordu. Oysa yirminci yüzyılın başında iş tersine döndü. Özellikle kuantum fiziği, çekirdek altı bilimden elde edilen veriler ışığında artık kesin bilgi yerine, sonuna her zaman virgül koyulan, hep şüpheyle bakılan bir hal aldı. Nitekim iklim tartışmaları bu bakış açısının ışığı altında kendi varlığını kabul ettirmek için çok bekledi. Hala da hükümetleri ikna etmiş değil.



PARADİGMAYA FARKLI BAKIŞ


Kitap, uygarlığın çöküşünde bu kesinlik arayışının etkisini de eleştiriyor. Yüzde yüz kesinliğe ulaşamayan zaten ulaşması da mümkün olmayan bilim insanları hep bir şüphe, acaba yanlış mı anladık, yanlış mı yorumladık pısırıklığı içinde, orta yere çıkıp bangır bangır iklim değişiyor diye haykıramıyorlar. Korkunç felaketlerin geleceğini çok önceden gören, meydanları titretme kabiliyeti olan siyasiler ise günlük çıkarlarının peşinde bu işlere hep mesafeli kalıyorlar. İşte acaba bu zaafiyet, iklim değişikliğinin önlenememesi gibi korkunç bir hataya dönüşebilir mi ? Gelecekten çağımıza bakıp yorum yapan Çinli bilim insanı bu soruya evet cevabını veriyor. Hatta ötesine geçip, yaşadıkları çağda bu paradigmanın nasıl aşıldığını anlatıyor.





Batı Uygarlığının Çöküşü


Naomi Oreskes, Erik M. Conway


Yeni İnsan Yayınevi


2015


92 sayfa




#Küresel iklim değişikliği
#Batı Uygarlığının Çöküşü
#Naomi Oreskes
9 yıl önce