Şiir ve yazılarıyla Türk edebiyatında önemli bir yer edinen Cemal Süreya’nın çalışmaları ölümünden sonra da kitaplaşmaya devam ediyor. Bahanur Garan Gökşen ve Erol Gökşen’in yayına hazırladığı “Yabancı Yayınlar” Yapı Kredi Yayınları arasından çıktı. Edebiyatın dergi sayfalarında soluk alıp verdiğini savunan Süreya, Türk Dili dergisinde 7 yıl boyunca dünya edebiyatındaki öne çıkan gelişmeleri yazdı.
“Yabancı Yayınlar” 60 ve 70’li yıllardaki önemli edebiyat-sanat olaylarını Fransa’da yayımlanan gazete, kitap eki ve dergilerden takip ederek değerlendirmelerde bulundu. Kitaptaki yazılarda edebi akımlar, ödüller, yazarlar, yayıncılık, dilbilim, yeni kitaplar, klasikler üzerine denemeler yer alıyor. Bahanur Garan Gökşen, “Cemal Süreya üzerine çalışırken, dergi yazılarını bir kitapta toplama fikri olduğunu öğrendik. Bu çalışma onun isteğini yerine getirmek ve anısını taze tutmak için iyi bir fırsat oldu” dedi.
Cemal Süreya’nın hayatını yazarak kazandığını belirten Gökşen, “Cemal Süreya’nın bu çalışması sayesinde dönemin edebiyat takipçileri Japon bir yazarı tanıyıp kübizm hakkında bilgi sahibi olabiliyorlar. Edebiyat kuramlarına ilişkin çalışmalar yeni yapılmaya başlanmışken o, 60’larda dilbilim çalışmalarından, yapısalcılıktan bahsediyor. Onun bu özelliği bilinmeli” diyor. Faulkner’den Ionesco’ya, Buzzati’den Wells’e edebiyatçılara yer verilen kitapta açık oturum metinleri ve mektuplar da bulunuyor. Çalışma, şair hakkında yetkin isimlerden Nursel Duruel’in önsözüyle başlıyor. Duruel’in dikkat çektiği gibi Cemal Süreya, edebiyatı bütün dallarıyla kucaklıyor. Cemal Süreya külliyatının tamamlanmasına önemli bir katkı sağlayan eser, okuru yarım yüz yıl önceki dünya edebiyatı atmosferine davet ediyor.
Yabancı Yayınlar’da Alman, Yunan, Amerikan, İngiliz, Fas, İran, Hint edebiyatlarındaki gelişmeleri değerlendiren Cemal Süreya Doğu ve Batı’daki gelişmeleri kendi çabalarıyla Türk Dili dergisine taşıdı. Bahanur G. Gökşen, yaşadıkları zorlukları şöyle anlatıyor: “Baudelaire’in ‘Kötülük Çiçekleri’ eserini ‘Ağu Çiçekleri’ olarak çevirdiği görülüyor. Stendhal’ın ‘Kırmızı ve Siyah’ olarak bilinen kitabı ise o dönem ‘Kızıl ile Kara’ adıyla yayınlanıyor. Bu karışıklıkların yanı sıra sonraki denemelerinde yer verdiği bilgileri de dipnotlar sayesinde gidermeye çalıştık.”