Herkese göre kilo verme yöntemi farklı. Kimi diyet yapar kilosunu verir ve o kiloyu geri almaz. Kimi de aynı şekilde kilo verip o kiloyu fazlasıyla geri alır. Kimine diyetler yaramaz, egzersiz kilo verdirir. Bazısı cerrahiye başvurur. American Journal of Public Health isimli dergide yayımlanan çalışma diyetlere karşı inançla ilgili olarak kafaları karıştıracak türden. Çünkü araştırmaya göre diyet ve egzersiz gibi yöntemlerle zayıflamaya çalışan her 210 erkek hasta ve her 124 kadın hastadan sadece birisi normal kilosuna dönebiliyor.
Araştırmada 20 yaş üzeri 278 bin 982 hasta incelendi. Araştırmaya göre, toplam vücut ağırlıklarının yüzde 5'ini vermeyi başaran hastaların yüzde 53'ü, bir yıl içinde bu kiloları geri alması. Bu durumda yapılan diyetler çöp mü oluyor? En kalıcı kilo verme yöntemi ne? Ne yaparak kilo verebiliriz ve sağlıklı kalabiliriz? Spor mu yapmalıyız, diyet mi yapmalıyız, ameliyata mı yönelmeliyiz? Yoksa hepsini birlikte mi değerlendirmeliyiz? İşte uzmanlardan farklı yanıtlar
Her geçen gün beslenme üzerine yeni çalışmalar, yeni bilgiler ortaya çıkıyor. Biz beslenme uzmanları adına her ne kadar önemli adımlar olsa da ortalıkta dolaşan bazı bilgiler bireylerin kafasını karıştırabiliyor. Biz beslenme uzmanları her zaman 'Sağlıklı Beslenme Alışkanlığı' kazandırmaktan yanayız. Danışanlarımıza bunun bir süreç değil, hayat boyu sürdürülmesi gereken bir alışkanlık olduğunu anlatıyoruz. Bir dilim pasta yemek istiyorsa onu yediğinde beslenmesinde neleri tüketmeyerek, dengeleyebileceğini öğretiyoruz. Kendinize inanır, vücudunuzu-metabolizmanızı tanırsanız, beslenme alışkanlıklarınızı değiştirirseniz, fiziksel aktivite düzeyinizi ve su tüketiminizi artırırsanız, ideal kilonuza ulaşmak ile kalmaz, mevcut kilonuzu da korumayı başarmış olursunuz.
Metabolik Cerrahi Vakfı Başkanı Doç. Dr. Alper Çelik:
Zayıflamak isteyenler günlük harcadıkları enerjiden daha azını alarak başarılı olabilir. Ancak her bireyin günlük enerji harcaması farklı. Buna göre de zayıflama önerileri bu farklılıklara göre yapılmalı. Aslına bakarsanız her hasta neyin faydalı, neyin zararlı olduğunu biliyor. Ancak iş uygulamaya geldiğinde bilinenlerin sonuçlara yansımadığını görüyoruz. Bu çalışma ile bir kez daha, kilo problemleri ve obezite tedavisinde, ameliyat dışındaki yöntemlerle, kalıcı ve ciddi fayda sağlanamadığını görmüş olduk. Daha önce yapılan 'Diyabeti Önleme Programları' da benzer sonuçlar içeriyordu. Ancak bu sonuçlar hastalarla paylaşılmıyor. Sürekli diyet yaparak başarılı olabilecekleri söyleniyor. Bizler her şeyden önce, dürüst bir şekilde, her tedavinin olası başarı oranlarını hastalarımıza ifade etmeliyiz ve tedavi uygulamalarımızı hastalarımızla beraber kararlaştırmalıyız.
Aşırı şişmanlık yağların alınması ile düzelmez. Bütün çabalara rağmen kilo veremeyen hastalarda günlük yaşamı daha kolay hale getirebilmek için plastik cerrahi bazı katkılar sağlayabilmektedir. Plastik cerrahinin en iyi tedavi ettiği durum bölgesel yağ fazlalıklarıdır. Böyle durumlarda liposuction denilen yağların vakum ile emilerek alınması sorunun tamamen çözebilmektedir. Bir plastik cerrah olarak obez bir aileden gelen ve çocukluktan itibaren obez olan kişilerin nomal bir kiloya dönerek ömür boyu bu durumlarını korumaları ihtimalinin zayıf olduğu inancındayım. Hayatının büyük bir kısmını normal kiloda geçirmiş ancak daha sonra bir nedenle şişmanlamış insanların kilo vererek eski hallerine dönme olasılıkları çok daha kuvvetlidir. Buna bir örnek olarak kendimi göstermek isterim. Hayatımın büyük bir kısmını 80 kg civarında yaşadıktan sonra son 5 yılda 94 kiloya kadar çıktım. Yaşam tarzımı değerlendirdiğimde normalden fazla yemek yediğimi fark ettim. Gıdaların hiçbirini (şeker hariç) kısıtlamadan yalnızca günlük yediğimin daha azını yiyerek bir yılda 20 kg kadar zayıfladım. Kan şekerim normal düzeylere indi ve bir yıldır aynı kilomu (74-75 kg) koruyorum. Her şeyi yiyorum ama dengeli olarak.
Ben akupunktur ve diyet tedavilerini birlikte uyguluyorum. Ve çok güzel sonuçlar alıyorum. Kilosu çok fazla olan insanlar yani vücut kütle indeksi 35 üzeri olanlar daha seri kilo veriyorlar. Yalnız tedavileri bittikten sonra hastaları 6 ay takip ediyorum Sonrası kilo alma olayı olmuyor. Yalnız bu tedavilerin sonunda hastalarıma yılda iki kez kontrole çağırıyorum. Çünkü, doğum, hormonal, kortizon ve genel anestezi alınarak yapılan ameliyatlar sonrası, ani psikolojik darbe ile kilo durumu değişebilir. Zaten hastalardan böyle bir durum olduğunda beni bilgilendirmelerini istiyorum. 31 senelik meslek hayatımda kliniğimde obezite nedeniyle tedavi ettiğim hasta sayısı 50 bini geçti. Eğer kilolar verildikten sonra hasta eski yemek düzenine geçer irtibatı bırakırsa verilen kilolar hepsi geri gelir. Buna mide ameliyatı veya liposuction olan kişilerde dahildir.
Dengesiz ve sağlıksız beslenme, hareketsiz bir yaşam, genetik ve psikolojik nedenler obezliğe neden olabilir. Bu rahatsızlığı olan kişilere verilen diyet ve egzersiz programları hastalıklarına özel olarak verilir ve uygulanır. Herhangi bir rahatsızlığı olmayan sadece fazla kilolarından kurtulmak isteyen bireyler diyet yaparak sonuç alabilirler ilaveten egzersizin sağlık üzerine olumlu faydaları birçok bilimsel çalışmayla kanıtlanmıştır. Aldığımız besinler eğer harcadığımızdan fazla olursa kilo alırız, metabolizmamız yavaşlar ve hareket etmezsek kilo almaya devam ederiz. Metabolizmamızı hızlandırmak ve fazla kalorilerden kurtulmak için egzersiz yapmalıyız. Hayatınızın sadece belli bir dönemine kilo verme hedefi koyarsanız belki başarılı olabilirsiniz ama bu kalıcı olmaz. Egzersiz yaptığınız dönemdeki beslenme programınızı egzersizi bıraktığınız zaman devam ettirirseniz eski kilonuza dönmek çok sürmeyecektir. Egzersiz ve sağlıklı beslenme hayatınız boyunca yapılmalı.
Diyet için dünyada uygulanan yüzlerce formül var. Her yıl yeni bir diyet ortaya atılıyor. Ancak bu diyetlerin ne kadar işe yaradığı son zamanlarda tartışma konusu. Araştırmalara göre diyette başarıya ulaşmak çok zor. Diyetten iyi sonuç alanlar için o kiloda kalmak daha da zor. Peki bu diyet sektörü kime çalışıyor diye dünyada yeni bir tartışma başladı.
