|

Düşünür Marx versus Hayalet Marx

Kapitalist sistem karşısındaki yazılarıyla tanınan Karl Marx’ın eserleri, son dönemde günümüz yayınevleri tarafından yeniden basılmaya başladı. Bu keşfin son halkası, Ayrıntı Yayınları arasından çıkan bir antoloji olan David McLellan editörlüğündeki “Hayalet: Karl Marx” kitabı.

Yeni Şafak
15:17 - 11/05/2017 Perşembe
Güncelleme: 11:00 - 15/05/2017 Pazartesi
Yeni Şafak
Düşünür Marx versus Hayalet Marx
Düşünür Marx versus Hayalet Marx
SABRİ AKGÖNÜL

Kapitalist sistemin evrenselleştiği bir zamanda yani dünyadaki her iktisadî failin öyle ya da böyle kapitalizmin mantığına intibak etmek durumunda kaldığı bir dönemde, ömrünü kapitalizmin işleyiş mantığını anlamaya ve açıklamaya adayan Karl Marx’ın güncelliği şaşırtıcı değildir. Son yıllarda Türkiye’de Marx’ın kıyıda köşede kalmış eserleri bile tercüme edilmektedir. Ayrıca önceden tercüme edilen metinlerinin yeniden-tercüme edilmesiyle doğrudan Marx’a yönelik entelektüel bir ilginin canlandığını görüyoruz. Marx’ın eserlerini okumak için okuyucuya kılavuzluk yapan ve hatta serlevhasında ‘Kılavuz’ ibaresini bulabileceğimiz vaiz kitaplar bile tercüme edildi. Yayın dünyasında bir ‘Marx rönesansı’ yaşanırken, geçtiğimiz aylarda, Ayrıntı Yayınları tarafından Marx’ın külliyatından derlenen bir antoloji yayınevinin 999. Kitabı olarak prestijli bir baskı ile Hayalet: Karl Marx başlığıyla entelektüel kamuoyuna sunuldu.

Antolojinin İngilizce orijinalinin editörlüğünü Marx ile ilgili önemli çalışmalar kaleme alan David McLellan yapmıştır; Türkçe tercümesinin editörlüğünü ise Alman İdealizmi ve felsefe tarihi hakkındaki çalışmalarıyla bilinen Güçlü Ateşoğlu. Kitap Marx’ın 1837 yılında [henüz 19 yaşında ve Hegelci felsefenin sadık bir tilmizi iken] babasına yazdığı mektup ile başlar ve 1872 yılında Amsterdam’da ‘devrime gidecek yolun barışçıl çabalarla mı yoksa şiddet araçlarıyla mı döşeneceği’ hususunda yaptığı politik konuşmadan alınan kısa bir pasajla nihayete erer. Marx’ın yazılarından geniş ve başarılı bir seçki yapan kitap beş kısımdan oluşuyor: ‘1837-1844 Yılları Arasındaki Erken Dönem Yazılar’, ‘1844-1847 Yılları Arasında, Tarihin Materyalist Kavranışı’, ‘1848 ve Sonrası’, ‘1857-1867 Yılları Arasında Ekonomi Üzerine Yazılar’ ve ‘1864-1882 Yılları Arasındaki Geç Dönem Politik Yazılar’.

MEMLEKETİMDEN MARX MANZARALARI

Bu antoloji “siyasal Marx’ı” değil de “düşünür Marx’ı” ön plana çıkarmaktadır. Elbette ki Marx’ı ‘filozof’, ‘tarihsel-sosyolog’, ‘iktisatçı’ veyahut ‘siyasal’ gibi sıfatlarla kategorize etmek doğru değildir. Kastım Marx’ı günümüzün meşruiyeti sorgulanan entelektüel disiplinleri ayrım-çizgisiyle parçalarına ayırmak veyahut onu tek-yanlı bir kavrayışa mahkûm ederek “evcilleştirilmiş” bir nişane ile değerlendirmek değildir. Vâkıa, Marx’ın siyasetle en az ilgili metinlerine baktığımızda bile geniş çapta bir siyasal müdahillik hattı göze çarpar. Amacım, bu değerlendirme yazısının sınırlarını zorlama pahasına, Türkiye’de Marx’ın alımlanma biçimlerini anlamamızı kolaylaştıracak ideal-tiplerden istifade etmektir.

Türkiye’de “siyasal Marx” âşina olunan bir tiptir. Bu Marx’tan spot cümleler okuyup sol yumruk havada sokak aktivizmi yapmak; bu Marx’ı okuyup siyasal iktidarlara çatan ve bunu kendisine siyasal alanda meşru mevziler aramak uğruna yapan salon aktivizmi sergilemek; makaleleri için bu Marx’tan epilog kıvamında edebî değeri yüksek alıntılar eşliğinde akademik aktivizm yapmak benzeri pratikler çokça mevcuttur. Buna karşın, “eleştiri”yi siyasal muhalefet aygıtı olarak değil de bir yöntem, bir düşünme biçimi olarak kullanan Marx’a ilgi çok azdır. Bu Marx’ın politik çekişmeler dümenine su taşıma tâkâti yoktur çünkü. Üretim ilişkileri üzerinden yaptığı tarihsel soruşturmayı güçlü bir sorunsallaştırma ve soyutlama düzeyi gerçekleştirerek fikir üreten Marx, bir türlü keşfedilemez Türkiye’de. Hele hele Marx’ın ele aldığı konuyu sunuş tarzına, sürekli vurgu yapılmasına rağmen vecd ile karışık bir hayranlık sergileme dışında bir alaka gösterilmez. Ezcümle, Marx’ın düşünce işçiliğine yani iş tutma biçimine [eskilerin ‘tarik el-cereyan’ yahut ‘modus operandi’ dedikleri] talebelik edecek bir ameliye yerine bildirileri, muhalefetleri, sloganları ve hayalleri için Marx’ı sömürülecek bir maden olarak kullanma ameliyesi baskındır.

Antolojide yer alan yazı ve mektupların çoğunda Marx’ın kavramları ele alış tarzını, düşünüş yöntemini, soyutlama düzeylerini nasıl kurduğunu ve bir meseleyi nasıl sorunsallaştırdığını titiz bir şekilde takip etmek mümkün. Marx’ın kısa polemik yazılarında ve dönemin siyasî problemlerini [bilhassa Fransa hakkındaki yazıları] değerlendirdiği yazılarda bile bu düşünüş yönteminin uygulamalı örneğini görmemize imkân veriyor. Bu anlamda, antolojinin editörü hangi yazıyı hangi sıralama ile kitaba dâhil ettiğinin gayet farkında. Antolojinin ikinci avantajı, okura metinler üzerinden kavramsal bir kanaviçe örme imkânı vermesidir; çünkü Marx’ın kullandığı birçok felsefî kavram [birkaç örnek saymak gerekirse: belirli-varlık (Dasein), ortadan-kaldırma (Aufhebt), aşma (Aufhebung) aldatıcı-görünüş (Schein), öz-etkinlik (Selbsttätigkeit), bütünlük (Totalität)] dönemindeki felsefî geleneklerinin temel kavramlarıdır. Bu haliyle okuruna hem dönemin felsefî tartışmalarını açmakta hem de okurundan o dönemin felsefî sorunsallara dair asgarî bir farkındalık talep etmektedir.

KAFASI MİNNACIK CÜSSESİ

KOCAMAN BİR HAYALET

Antolojinin Türkçe tercümesinin en büyük avantajı ise mütercimlerin Türkiye’nin kalburüstü tercümanlarından olmasıdır. Kitapta yer alan metinleri Almancadan ve İngilizceden tercüme eden ve literatüre vakıf 18 kıdemli tercümanın ortak ürünü olması antolojinin Türkçesini daha bir önemli kılıyor.

Son olarak kitabın Türkçe başlığına değinmek gerekiyor. Orijinalinde olmamasına rağmen kitabın başlığında Marx ve Engels’in Komünist Manifesto’da kullanarak meşhur ettikleri “hayalet” metaforu bulunmaktadır. İlaveten, “Hayalet” kelimesinin Türkçesinin sunduğu kıvraklıktan da faydalanılmıştır: “Hayal” ve “et” kiplerine ayrı ayrı vurgu yapılarak ‘hayal etme’yi [başka bir dünya mümkün!] ve ‘hayalet’i [komünizm] aynı anda başlığa taşınmış. Kapaklar kitabın muhtevası hakkında fikir vermenin yanında kitaba albeni katma işlevi de görürler. Bu başlığın kullanılması bile Türkiye’deki Marx alımlanmasının düşünsel ve yöntemsel bir toprak üzerinde filiz vermediğinin, bilakis politik hesaplaşmalarda kullanılmak üzere tazelenen retorik yığını olduğunun ispatı kabilindendir.

Bırakalım dileyen politik pratikler uğruna hayallerle ve hayaletlerle uğraşmaya devam etsin, biz düşünce işçileri yöntemsel düşünme zanaatini kollayalım. Kazanacağımız bir düşünüş tarzı olacaktır; zihnimizin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi yoktur.

  • • • •
  • Hayalet
  • Karl Marx
  • Ayrıntı Yayınları
  • 2017
  • 672 sayfa

#hayalet
#kral
#marx
7 yıl önce