|

Eğri oturalım ancak doğru konuşalım

Yeni Şafak
04:00 - 28/09/2015 Pazartesi
Güncelleme: 22:14 - 27/09/2015 Pazar
Diğer
Gündem
Gündem
Atasoy Müftüoğlu


Modern-seküler zamanlara kadar, tarihin kendisi olan, tarihin merkezinde olan, insanlığın dünyasına yön veren, yüksek kültürler, bilgelikler, medeniyetler kuran, bugünün “ötekiler”i, modern zamanlarla birlikte, tahakküm üreten bir dil'e kültüre, uygarlığa cevap veremedikleri için, sessiz kaldıkları için, bu dil'e cevap verilemeyeceğine inandıkları için, ideoloik-ırkçı-sömürgeci kurgu'lara maruz kaldılar.


Modern-seküler zamanlarla birlikte karşı karşıya geldiğimiz yeni durumla, altüst edici durumla ilgili eleştirel sorgulamalar, tarihsel analizler, kültürel itirazlar yapabilmiş olsaydık, susmasaydık, teslimiyetçi/konformist tavırlar almasaydık, Batılı ontolojik dil/söylem/model/sistem bugünkü kadar baskınıcı/dönüştürücü olmayacak, dokunulmaz kılınmayacaktı. Batılı ontolojik dil/söylem, kendisini tanımlayabilmek için “ötekiler”i icat etti. Bütün “ötekiler” gelişmemiş ve yetersizlikle malul olanlardı.


BÜYÜK HİKAYEYİ KONUŞMUYORUZ

Pozitivist dünya görüşünün, İslami ufkumuzu, tasavvurumuzu ve düşünce tarzımızı baskı altına alması, çarpıtması, sessizliklerimiz, suskunluklarımız, üretme yeteneğimizi kaybetmemiz, düşünce-kültür dünyamızın sömürgeleştirilmesiyle sonuçlandı. Bizler, Müslümanlar olarak bugün, asıl konuşulması gereken, hemen/acilen konuşulması gereken, en büyük hikayeyi konuşmuyoruz. Küçük hikayelerle, hikayeciklerle meşgulüz. Asıl konuşulması gereken büyük hikayeyi konuşmakta, yazmakta, tartışmakta ısrar ettiğimiz için, aşırılıkla, Müslüman zihinleri taciz etmekle, kafa karıştırmakla, konuşmaya-uzlaşmaya imkan vermeyen bir dayatma içerisinde bulunmakla suçlanıyor, itham ediliyoruz.


Bu satırların yazarı, kendi ismini öne çıkarmaktan, kendi ismi ile anılan etkinliklerde bulunmaktan, her tür bencillikten haya eden birisidir.


Burada, asıl söylenilmesi gereken konuya dönelim. Zihinsel/ruhsal dünyalarımız, maruz kaldığı zihinsel kuşatmayı aşmayı başaramadığı için, bu kuşatmayı aşmak için sistematik bir programa, ehliyet ve liyakat sahibi kadrolara, bilinçli bir iradeye sahip olmadığı için, bugün, pek çok entelektüel, akademisyen, ilahiyatçı vb. Bilgi'nin, eğitimin, hukukun, ekonominin İslamileştirilmesi gerektiğine inanmıyor. İnananlar ise, bu inançlarını, kamuoyu baskısı sebebiyle açıklayamıyor, dolaylı bir dil'le ifade etmeye çalışıyor.


BATILI ONTOLOJİDEN KURTULMAK

Seküler mutlakçılık, seküler dogmatizm, hegemonyacı bir kültür ve baskıcı akılcılık, bu konular etrafında çalışanları boyun eğmeye zorluyor. Boyun eğmeyi reddedenler ya dışlanıyor, ya da marjinalleştiriliyor. İslami anlamda sorgulayıcı meydan okumaların zamanı geçiyor. Bu konuları merak etmiyoruz, bu konular etrafında hayret etmiyoruz Dini hayatımızın, düşünce hayatımızın, ilahiyat hayatımızın, İslami bütünün hayatiyetine ilişkin, geleceğine ilişkin zerre kadar kaygı ve sorumluluk taşıyan bütün Müslümanların Batılı ontolojiye köleliğimiz sürecek mi, sürmeyecek mi konusunda ikna edici bir şeyler söylemeleri gerekir. Bu kölelik sürmeyecekse eğer, neler yapılabilir, neler yapılmalıdır konusu gündemimize alınmalıdır.


İslami çevrelerin bugün bütünleşmiş bulundukları kültürel birikimle, hiç bir değişim/dönüşüm sağlanamaz. İslamın/Müslümanların geçmişte neler yaptıklarını değil, bugün ne yapmaları gerektiği konusu tartışılmalıdır. Demokrasi diye bir şey varsa eğer, demokrasi bir bir gerçekse eğer, bu takdirde herkesin sayısal meşruiyete saygı duyması gerekirdi. Demokratik siyaset diye bir şey gerçek olsaydı eğer, bu takdirde her tür çıkar mücadelesi, müzakere ve uzlaşı yoluyla çözümlenebilirdi.


SORGULAYAN ZİHİNLERE İHTİYAÇ VAR

Eğri oturalım, ancak, doğru konuşalım.


İslami dil, düşünce, felsefe, kültür, günümüz dünyasıyla, özellikle de genç kuşaklarla ilişki kuramıyor, günümüz dünyasını etkileyemiyor, bu dünyanın dikkatini çekemiyor. Bu durumun nedenlerini büyük bir açık yüreklilikle bulmak zorundayız. İslam karşıtı emperyal/seküler propagandaya, İslamofobi politikalarına mazeret olarak sığınamayız. İslam karşıtlığı söz konusu olduğunda, sağcılar, solcular, liberaller, materyalistler, ırkçılar her durumda ağız birliği yapıyor. Bütün bu çevreler, İslam karşıtlığı söz konusu olduğunda büyük bir histeriye kapılıyor.


Polemik yapmak kolaydır, bunun içindir ki, polemik yapmak hepimizin hoşuna gidiyor. Polemik yaparken, tarihsel dünyayı anlamak/çözümlemek için büyük düşüncelere, büyük düşünürlere ihtiyacımız olduğunu hatırlamıyoruz. İslamın aşırılık/şiddet/terör yoluyla temsili konusunun, büyük/etkili düşünce hareketlerine, büyük düşünürlere sahip olmayışımızla ilgili olduğu hatırlanmalıdır. Din'i hayatın, tarihsel/düşünsel sorgulamaların/eleştirilerin dışında tutulması kabul edilemez. Sorgulama ve eleştiri yapmadığımız takdirde, her şeyi dondurmuş oluruz. Eleştiri ve sorgulamaların kuşkusuz ahlaki sorumluluk sınırları içerisinde, incelik içerisinde gerçekleştirilmeleri gerekir. Zihin ve ruh dünyamızın/hayatımızın seküler ontolojiler ve irade tarafından kontrolüne izin veremeyeceğimiz gibi, zihin ve ruh dünyamızın/hayatımızın demagoglar, propogandacılar, partizanlar ve din tacirleri tarafından da biçimlendirilmesine izin veremeyiz. Rahatlaıcı, teskin edici vasatlık adına, aziz İslam'ın, kültürel bir muhafazakarlığa dönüştürülmesine elbette kayıtsız kalamayız.


#Polemik
#Modern-seküler
#ideoloik-ırkçı-sömürgeci
#ontolojik
9 yıl önce