|

En güzel dönemim kuşatma yıllarıydı

Jocelyne Saab, 1975-1990 yılları arasında yaşanan iç savaş sırasında Beyrut'ta kalmış bir yönetmen. İsrail’e karşı Filistinlileri savunan Saab, hayatının en güzel yıllarının ülkesi içinverdiği bu mücadele olduğunu söylüyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 29/11/2015 Pazar
Güncelleme: 19:47 - 28/11/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Jocelyne Saab 1948 Beyrut doğumlu bir yönetmen. Kariyerine bir pop müzik radyosunda başlayan Saab, daha sonra televizyonda haber sunmaya başlıyor. Derken 1975 Lübnan İç Savaşı başlıyor. Bir anda kendini olayların içinde bulan Saab, kuşatma haberleri yapmaya başlıyor. Savaş muhabiri olarak elde ettiği görüntülerin televizyonlarda birkaç dakikayla geçiştirilmesine gönlü razı olmuyor ve bu şekilde çalışmaktan sıkılıyor. Kendi görüntülerini çekmeye başlıyor. Sonra 1982'de İsrail kuşatması gerçekleşiyor. Bu kuşatmada evi yanan Saab, bugün “Belki şaşıracaksınız ama hayatımın en güzel yılları kuşatma dönemiydi. Filistinlileri bitirmek için İsrail bombalar yağdırıyordu ve biz entelektüeller şehrimizi savunmak insanları korumak için şehirde kalmayı seçmiştik. Ben çok bedel ödedim ama benden daha fazla bedel ödeyenler oldu, bu bedeli hayatıyla ödeyenler oldu” diyor.



GERÇEK DİRENİŞ


Size ait olan bir yeri terk etmeden savunmak... Aslında bir ülkeyi veya bir toprak parçasını neden sevmemiz gerektiğinin en canlı örneği Saab. O ve onun gibi düşünen 50-60 kişi Müslümanların ve Hıristiyanların ayrılmasına, Filistinlilerin yok edilmesine karşı çıkıyorlar. Bu savunma hissinin çok hakiki olduğunu söyleyen Saab, hayatının herhangi bir döneminde bir daha bu hissi yakalayamamış. Yaşadığı, gördüğü, hissettiği, duyduğu ne varsa kayda almış Saab. Onun ürettiği çarpıcı belgesellerde savaşın ürpertici sonuçlarını görmeniz mümkün.







DEVRİM GİBİYDİ


Habercilikten belgeselciliğe, sinemaya geçişini Saab şöyle anlatıyor: “Bir yaz boyunca şehrin yok olduğunu gördüm. İki ay içinde bütün bir şehri yok edebilirsiniz, çılgınca bir durum tabi. Ben kaydettiğim görüntülerimi aldım, editörümle beraber bu görüntüleri kurguladık. Etel Adnan'dan bu görüntüler üzerine bir şeyler yazmasını istedim. Bir kere gördü filmi ve üstüne oturup şiir yazdı. Şiir ve görüntü bütünleşti. Televizyona gittim filmi gösterdim. Gecenin bir yarısı bir telefon geldi. Bu görüntülerin bir kısmını televizyonda göstermek istiyorlardı. Görüntülerim haberlerde yer aldı. Devrim gibiydi.”



ÖYLE YAŞAMAK ZORUNDAYDIK


30 yıl sonra dönüp baktığında bu görüntüleri neden kullandığına şaşıran Saab, “O dönem kendi içimizdekileri kontrolsüz bir şekilde dışarı çıkarttığımız bir dönemdi. Öyle yaşamak zorundaydık” diyor. Saab, gençken film yapımcısı olmak istiyor. Ancak ailesi kızlara göre bir meslek olmadığını düşünerek onu başka bir alana yönlendiriyor. Onlara fazla kulak asmıyor ama 4 yıl ekonomi okuyor üstüne bir de master yapıyor. Sinemayla uğraşan kişilerin önce felsefe, ekonomi veya sosyoloji gibi alanlarda eğitim alması gerektiğini kendinden yola çıkarak örnek veriyor.







BATININ PARMAĞI VAR


Batı'nın İsrail kuşatmasında bir tarafta Sünnileri diğer tarafta da Hıristiyanları zayıflatmak için programlar uyguladığına dikkat çeken Saab, “O zamanlarda batı Beyrut kozmopolitti. Herhangi bir dinden, kültürden, ırktan, mezhepten olabilirdiniz. Kimse sizin dininize ya da geldiğiniz kültüre bakmazdı. Bu, 1982'ye kadar böyleydi. İsrail'in kuşatmasından sonra sokaktaki dengelerin değiştiğini gördük. Beyrut'ta herkes bir mücadelenin içindeydi, sonra bunun parçalandığını gördük” diyor. O tarihlerde kendisi için bu sürece şahitlik etmenin çok önemli olduğunu belirten Saab, neden ben, niçin böyle yapmalıyım gibi soruları çok düşünmemiş. Niye böyle vicdani bir duyguya sahip olduğunu da hiç sorgulamamış.



Suriye'nin ruhu yok ediliyor






Savaşlardan sonra her zaman bir yapılanma oluyor. Bugün Suriye için de aynı şeyleri konuşabiliyoruz. Tahribat öyle boyutlara ulaşıyor ki şehirlerin neresinden tutarsanız elinizde kalıyor. Ya giden binlerce can... Saab, Suriye ile ilgili olarak, “Kültürün yok edilmesi, ruhun yok edilmesi, sanatçının yok edilmesi çok korkunç. Bütün insanlık için bunları yeniden inşa etmek çok önemli” diyor. Ortadoğu'daki savaşlara bugüne kadar kamerasıyla çok defa şahitlik eden Saab, artık yorulduğunu söylüyor. 67 yaşındaki yönetmen bu defa savaş değil bir müzikal üzerine çalıştığını dile getiriyor.



Beyrut insansızlaştı


“15 yıllık bir savaştan sonra birdenbire bir boşluk oldu. Her şey normale döndü. Hiç kimse savaşın adını bile anmaz hale geldi. Neden savaş olduğunu hiçbir zaman konuşmadık. Bunu hiç anlamadım ben. Bütün yaşadıklarımız bir hiç miydi?” diyen Saab, bununla ilgili de bir film yapmış. Filmde 400 film yapımcısının görüşlerine yer veriyor. Saab, şuanda Beyrut'ta bir boşluk savaşı olduğunu dile getiriyor. Bir milyoner Beyrut'ta bir bölgeyi tamamen yeniden inşa ediyor ama savaşın ardından kimse kalmıyor orada. Tüm binalar kurtarılmış bölge gibi bomboş duruyor. Savaşın en soğuk tarafı da bu değil mi zaten: insansızlaşmak.





#Jocelyne Saab
#beyrut
#israil
8 yıl önce