|

Evdeki tarih dışarıya uymaz

Bosnalı yazar Amina Şiljak Jesenkoviç’in Türkçedeki ilk kitabı ‘Emin Daire'nin Sivri Köşeleri’ okurla buluştu. Kitapta Bosna-İstanbul hattına ilişkin zihin ve duygu duraklarını sunan yazar, “Bosna’da evdeki tarih dışarıya uymaz. Okulda dayatılan İslâm karşıtı eserlerin yanlış bilgileri altında kalmamaya çalıştık” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 16/11/2017 Perşembe
Güncelleme: 02:47 - 16/11/2017 Perşembe
Yeni Şafak
Şarkiyatçı-Türkolog Amina Şiljak Jesenkoviç’in “Emin Daire'nin Sivri Köşeleri” adlı kitabı Büyüyenay Yayınları arasından okura ulaştı.
Şarkiyatçı-Türkolog Amina Şiljak Jesenkoviç’in “Emin Daire'nin Sivri Köşeleri” adlı kitabı Büyüyenay Yayınları arasından okura ulaştı.

Saraybosna kuşatmasında Türkiye dâhil birçok ülkeye haber servisi yaparak ismini duyuran Şarkiyatçı-Türkolog Amina Şiljak Jesenkoviç’in “Emin Daire'nin Sivri Köşeleri” adlı kitabı Büyüyenay Yayınları arasından okura ulaştı. Jesenkoviç’in Türkçedeki ilk eseri olan kitapta,

Bosna-İstanbul hattına ilişkin zihin ve duygu durakları, Müslümanlık, edebiyat, kültür ve zihniyet dünyamızdan yazılar yer alıyor. Yazar ile yeni kitabı, savaş günleri ve edebiyat üzerine konuştuk.

* Sizi öteki olarak gören bir ortamda yetiştiniz. Düşünce serüveniniz nasıl gelişti?

Bosna’da evdeki tarih dışarıya uymaz. Okulda Osmanlı ve İslâm karşıtı eserleri inceliyorduk. Evde ise tam tersi. Dolayısıyla okullarda öğretilen yanlış bilgilerin altında kalmamaya çalıştım. Ben o zamanlarda Meksika, Amerika, Avustralya edebiyatlarından haberdardım fakat Boşnak edebiyatından hele ki Osmanlı dönemi Boşnak edebiyatını bilmiyordum. Okul programlarında eğitim programlarında asla bunun hakkında bahsedilmiyordu. Osmanlıca üzerine, Osmanlı dönemi Bosna kültür tarihi üzerine daha çok çalışmaya karar verdim.

YURT TECRÜBESİ SAVAŞA HAZIRLADI
* Kitabınızda Türkiye hatıralarınızdan bahsediyorsunuz. İlk Türkiye ziyaretinizi ne zaman gerçekleştirdiniz, neler gördünüz?

1972 yılıydı. Annemim tosbağa arabasına atlayıp İstanbul’a geldik. Kapalıçarşı’ya vardık. Çaylar içiliyordu. Şehirde kocaman dolmuşlar ve sarı taksiler vardı. Yugoslavya komünizminden gelmemize rağmen Türkiye’nin yaşam standartları çok düşük gelmişti. 91’de gelip mezuniyet sonrası dil geliştirme programına katıldım. Kız yurdunda edindiğim tecrübe beni savaşa iyi hazırlamıştı. Soğuk su ile banyo yapmayı öğrendim. Savaş başlayınca ailemizde tek tecrübeli kişi bendim. Savaşın sonunda 95 senesinde İstanbul'a geldiğimde epey değişime şahit oldum. Tramvaylar çok moderndi. CD satan dükkânlar vardı. Bosna’da beş kişi bir bilgisayarı paylaşırken Türkiye'de herkeste bir bilgisayar vardı.

* Kitapta Türkiye ve Bosna’dakilerin birbirini tanımadığına değiniyorsunuz…

Türkiye’de Bosna hakkında çok yanlış algı var. İnsanlar Bosna’ya geliyor, köfte yiyip Bosna ustası kesiliyor. Bir de işin en komik tarafı, Saraybosna’ya gelince Türklerin açtığı restoranlara gidiyorlar. Bosna’dakiler de Kapalıçarşı civarında gezip Türkiye'yi bundan ibaret zannediyor. 1930’larda Türkiye’ye göçmeye karar veren bir Saraybosnalı, burada sarıklı hoca amcaları göreceğini ümit ediyor. Fötr şapkalı modern bireyleri, Ramazan’da oruç tutmayanları görünce toplanıp geri dönüyor. Bosna’nın tarihi sadece Osmanlı tarihinden ibaret değil. Avusturya Macaristan tarihimiz, sosyalist geçmişimiz de var.


İYİ İSİMLERİ GÖRMEZDEN GELMEYELİM
* Birbirimizin edebiyatını tanımak için ne yapmalıyız?

Bosna'da durgun bir kültür sanat ortamı var. Sanatta da siyasette olduğu gibi eş dost problemi görülüyor. Millet tanıdıklarını davet ediyor, çok iyi yazarlarımız var. Saraybosna'da şiir günleri oluyor aynı isimler, kültür haftasında aynı isimler... Sezai Karakoç, Mustafa Kutlu gibi isimleri ihmal ediyoruz. Aynı şey burası için de geçerli. Bosna-Hersek edebiyatı birkaç isimden ibaret değil. Buna dikkat etmemiz ve sık sık görüşmemiz gerekiyor.

#Amina Şiljak Jesenkoviç
#Emin Daire
#Kitap
6 yıl önce