2010 yılında kurulan Özgürlük Filosu Koalisyonu'nun girişimi ile hayata geçen "Gazze'ye Kadın Gemisi" geçtiğimiz hafta İspanya'nın Barcelona kentinden "Amal" (Umut) ve "Zaytouna" (Zeytin) adlı iki gemiyle yola çıktı. 14 milletten 15 kadın aktivist, İsrail ablukası altındaki Gazze'ye yardım götürmek için sonunu düşünmedikleri bir yola çıktı.Harekete destek verenler arasında Gazze Yolunda Kanada Gemisi, İtalya Özgürlük Filosu Koalisyonu ve Filistin Dayanışma Birliği (Güney Afrika) ile Norveç, İspanya, İsveç, Yeni Zelanda, Avusturalya ve ABD'den Gazze Gemileri bulunuyor. Üstelik bu gemideki kaptan dahil herkes kadın. Türkiye'den ise gemiye katılacak tek bir isim var: Mavi Marmara şehidi Çetin Topçuoğlu'nun eşi Çiğdem Topçuoğlu... Filistin'de en çok kadınların zulüm gördüğünü ve bu nedenle geminin tamamen kadınlardan oluştuğunu söyleyen Topçuoğlu, "Oraya gidemesek bile onlar için yolda olduğumuz mesajını vermek istiyoruz. Bu gemi yolcuğuyla amacımız onların yanında olduğumuzu bir nebze olsun hissettirebilmek. İsrail bu kez kadınların gücüyle köşeye sıkışacak" diyor. Yolculuğa İspanya'dan katılan Filistin asıllı Jaldia Abubakra da Filistin topraklarına ayak basar basmaz Gazzeli kadınlarla bir kutlama yapacaklarını belirtiyor. İsveçli Malin Björk ise "Daha iyi bir gelecek için kadınların dayanışma içinde olması gerekiyor" şeklinde konuşuyor.
Filistin'e yardım götürürken İsrail ordusu tarafından saldırıya uğrayan Mavi Marmara gemisinde şehit olan Çetin Topçuoğlu'nun eşi Çiğdem Topçuoğlu, Filistin'den önce bir Çeçen davası olduğunu söylüyor. Bir sergi sonrasında bu hassasiyetinin oluştuğunu belirten Topçuoğlu bunu şu sözlerle anlatıyor: "Bir gün evime giderken bir kermes gördüm ve gezmek için gittiğimde kopan bacakları ve taş atan çocuk fotoğrafı beni çok etkiledi. O günden itibaren eşimle ne yapabiliriz diye düşündük ve Bosna Savaşı'nın olduğu dönemlerde kalem satarak onlara yardım götürdük. Bizim davamız kalem satarak başladı." Zaman içerisinde İsrail'in Filistin'e uyguladığı zulme kayıtsız kalamayan Topçuoğlu çifti, Mavi Marmara'da birlikte mücadele vermişlerdi. Şimdi ki yolculuğunda ise tek başına o gemide bulunan kadın arkadaşlarıyla beraber olacağını dile getiren Topçuoğlu "O gemide her görüşten, her dinden arkadaşımız var ama hepimizin davası bir. Gazze için sonumuzu düşünmeden yola çıktık" diyor.
Gazze'de en fazla zulmün kadınlara uygulandığını belirten Toğçuoğlu Filistin topraklarına ayak bastığında yapmak istediklerini şöyle anlatıyor: "O limana varamasak bile yola çıktık demek istiyoruz. Elimizde silah da yok. O gemide bizim dışımızda evliyalar, embiyalar da var. Yetimlerin, mazlumların duaları bizimle. İsrail bu kez köşeye sıkışacak. Biz her şeyi göze alarak yola çıktık. Eğer Gazze'ye geçersem orada kalmak istiyorum. Sahilde öldürülen çocukların bulunduğu yere giderek kumu başımdan aşağı dökeceğim. 'Ben buradayım, sizin yanınızdayım' diyeceğim. Sonra da bir tas çorba içeceğim. Rahmetli eşim hastalandığımda bana sıcak çorba yapardı. Elleriyle yapar sevgisini katardı. Şimdi annem yapıyor o çorbayı. Eşim için bir bardak çorba içeceğim. Topal karınca misali bu ateşi söndüremesemde bu uğurda yanıyoruz."
Bir dönem Avrupa Parlamentosu'da danışman olarak görev yapan İsveçli Malin Björk 4 yıl önce de Gazze'ye gittiğini söyleyerek "O dönem kadınları bir araya getirerek okul ve eğitim merkezlerini ziyaret etmiştik. Orada ki yıkımı ve hayatın ne denli zor olduğunu gözlerimle gördüm" diye konuşuyor. Tüm kadınların bu tür eylemlere katılması gerektiğini sözlerine ekleyen Björk "Benim için aktivist kadınların toplumda önemi çok büyük. Kadınlar, direnişin yanı sıra sürdürülebilir barışın inşasında merkezi bir rol oynuyor. Fakat bu durum çok görünmez. Biz bu yolculukla kadınların dayanışmasını göstermeye çalışıyoruz ve davamızda kararlıyız. Ben de bu gemiye Korsika limanından bindim ve dünyanın birçok yerinden yeni arkadaşlar edindik. Burada güçlü kadınlarla birlikte hareket ediyoruz. Gazzeli kadınlarla kucaklaşmaya gidiyoruz" ifadelerinde bulunuyor.
Gemide bulunan bir diğer kadın ise Filistin asıllı İspanyalı Jaldia Abubakra... Yolculuğa Barcelona'dan başlayan Abubakra yolculuk sırasında bazı teknik sorunlar yaşadığını ve hastalandığını belirterek "Ajaccio'da ilerlediğimizde çoğumuzu deniz tuttu ve mide bulantılarımız başladı. Gemideki doktorumuz Fauziah ise kendi hasta olduğu halde bizimle ilgilendi. Wendy, Kit ve Rosena her fırsatta bizim yanımızdaydı. Çok şiddetli dalgalara maruz kaldık ama kaptanımız Madeleine sayesinde kendimizi güvende hissettik"
diyor. Fransa'da Korsika halkının kendilerine evlerini açtığı belirten Abubakra, "Özellikle iki aile bizi çok onurlandırdı. Lübnanlı Mervan ve Sylvie ile İsabelle ve Vincent bize çok misafirperver davrandılar. Onlar da Filistin davasının destekçileri" şeklinde konuşuyor.
Gazze'ye yardım götürenlerin amacının 15 Temmuz gecesi sokağa çıkanlarla aynı olduğunu söyleyen Çiğdem Topçuoğlu, "Bir avuç inanmış yürek zalimlere 'Dur' diyor. Ben Mavi Marmara'dan Türkiye'ye döndüğümde bu davaya sahip çıkacak milyonlarca kişiyi gördüm. 15 Temmuz gecesi de aynı böyleydi" diyor. Aynı zamanda Filistin davasının bir erzak davası olmadığını vurgulayan Topçuoğlu şöyle diyor: "Gazze'ye yardımlar gönderiliyor. Bu yardımlar o insanların nefes almasını sağlıyor fakat bu bir çözüm değil. Onların yanında olduğumuzu her koşulda hissettirmemiz gerekiyor. Gazze halkının özgürlük mücadelesine destek olarak sorunları aşabiliriz. Biz bu yolculukla bir miktar temsili erzakla Gazzeli anne ve çocuklarla kucaklaşmak istiyoruz. Onlar olayın insani yönüyle ilgileniyor. Tıpkı bizler gibi."
