James Vanderbilt, Türk sinemaseverlerin daha çok Zodiac filminden hatırladığı bir isim. David Fincher'ın yönettiği filmin senaryosuyla geniş kitlelerin beğenisini kazan genç yönetmen, İnanılmaz Örümcek Adam-1 ve İnanılmaz Örümcek Adam-2 filmlerinin de senaryo ekibinde yer almıştı. 2013 yapımı Beyaz Saray Düştü'de dönemin ABD yönetimini hikâyesine konu eden Vanderbilt, bu hafta vizyona giren son filmi Gizli Dosya'da ülkesinin siyasi ortamına dair tartışmaları bir daha beyazperdeye taşıyor. Ancak bu kez aksiyonu öne çıkarmak yerine medya-siyaset-asker ilişkilerine neşter atmayı tercih ediyor.
Film, ABD ordusunun Ebu Gureyb Hapishanesi'nde Iraklı mahkûmlara yaptığı işkence görüntülerini ortaya çıkararak ülkesini uluslararası arenada zor durumda bırakan TV program yapımcısı Mary Mapes'in anılarından yola çıkılarak yapılmış. Bush'u köşeye sıkıştırmak isteyen ünlü yapımcının bu kez faka basışını ilginç bir yorumla beyazperdeye taşıyan filmin başrollerini ünlü oyuncular Cate Blanchett, Robert Redford, Dennis Quaid, Topher Grace ve Elizabeth Moss paylaşıyor.
Mary Mapes'in “Truth and Duty” adlı kitabından uyarlanan film, 2004 yılı ABD seçimleri öncesinde yaşanan bir özel haberin izini sürüyor. Mary, bir araştırma sonucunda, Başkan Bush'un başkanlık öncesi yaptığı görevinden kaçtığına dair önemli deliller bulmuş, bu işten büyük bir skandal çıkacağına inanmıştır. Ekibin saygın haber spikeri Dan Rather, programda bu haberi kamuoyu ile paylaşıp ellerinde çok önemli delil ve tanık ifadelerinin olduğunu iddia eder. Beklendiği gibi olay büyük ses getirir ancak hesaba katmadıkları bir ayrıntı, Mary ve ekibine ağır bedeller ödetir.
Gizli Dosya hikâyesi önemli, senaryosu özenli ancak dağınık kurgusuyla oldukça sıkıntılı bir yapım. Farklı olma amacıyla başından itibaren dağılmaya başlayan olay örgüsü zaman zaman toparlansa da pek çok belirsizliği barındıran dağınık bir görüntü sergilemekten kurtulamıyor. Gazetecilerin meslek ahlakını isabetli sorularla tartışmaya açan film, aynı duyarlılığı Mary ve ekibinin politik görüşleri uğruna yaptığı hatalarda göstermiyor. Bush'un yaptığı yığınla suç ortadadır elbette ancak temel felsefesi gerçeği, objektif, hakkaniyetli biçimde ortaya çıkarmak ve bu yolda gerçek deliller bulmak olan gazetecilerin sanrıları delil yerine geçer mi? Yönetmen ne yazık ki kamerayı hakkaniyetli bir noktaya koymuyor, iddiaları altında ezilen gazetecileri romantik yorumlarla kahramanlaştırmaya yoluna gidiyor.
Filmde Mary Mapes'i canlandıran ünlü oyuncu Cate Blanchett, rolünün de adının da hakkını veriyor. İlerleyen yaşına rağmen ustalığını konuşturmaktan geri durmayan Robert Redford, filmde başarılı bir oyunculuk performans sergiliyor.