|

Hakikatin tek, masalın kırk kapısı

Senai Demirci, bir tür Fatiha tefsiri olan kitabı Kırk Kapının Kırk Duası’nda, Fatiha ile barıştığımızda sadece Kuran’ın kapısının değil, hakikatin kapısının da açılacağını hissettiriyor. Bir bir üzerimize kapattığımız kapıları nasıl açabileceğimizi anlatıyor.

Yeni Şafak
19:48 - 1/03/2015 Pazar
Güncelleme: 17:51 - 1/03/2015 Pazar
Yeni Şafak
MANSUR YILMAZ
“Varlığını bilinmezlik toprağına göm; gömülmeyen şey nabit olmaz’’ demişti Ataullah İskenderi. Varlığının değerini bilmeyen insan için bu sözün çok da anlamı yoktur. Nefsiyle kıyasıya savaşa tutuşmayan insan varlığının ağırlığı altında ezilirken bir yandan da kibrinin verdiği güçle büyüklük taslar. Dinginlenmeyen, haddini bilmeyen, zamana ve mekana sahip olduğunu düşünen, daha doğrusu zanneden insan eninde sonunda ümitsizlik kapısına dayanacaktır.

Kapılar… Dünya’nın kapıları vardır. İnsanın kalbine giden kapılar vardır. Paranın, gücün, kibrin kapılarında dolaşanların tahayyül bile edemeyeceği kapılar… Maveranın kapıları vardır. Bizler, modern ve öfkeli insanlarız. Allah’ın nimet olarak verdiği kapıları bir bir yüzümüze öz elimizle kapatan insanlarız. Kendini hakikate hazırlayanlar; kendini gerçeğin gölgelerine hazırlayanlar… Maddi kapılar önünde el pençe divan duranların manevi kapıları hayal olarak gördükleri bir dünya…

FERAH SÖZLERE İHTİYACIMIZ VAR

Senai Demirci, Kırk Kapının Kırk Duası adlı eserinde bir bir üzerimize kapattığımız kapıları nasıl açabileceğimizi anlatıyor. İnsanın ümidini yitirip tamamen dünyaya râm olduğu, hatta dünyaya yenildiği bir zamanda ferah sözlere ihtiyacı vardır. Cenneti, ahreti, hesap gününü, Allah’ın rahmetini, bağışlanmayı hatırlatacak seslere ihtiyacı vardır…


Varlık nimettir. Varlığın kıymetini bilmekse daha büyük bir nimettir. Var edeni hatırlayan kalbin önünde açılmayacak kapı yoktur. Varlığına şükretmesini bilen kul ümitsizliğe düşmeyecektir. Amaçsız, sorumsuz, iddialarına yenilen insan tüm kapılardan birer birer dönüp yalnızlığın kapısında kalakalacaktır. Oysa her kapının bir anahtarı vardır. Biz, kapıları zorlarken ne kapının ötesini ne de kapının yapısını düşünürüz. Her kapı bir duaya teslim eder kendini.

Kur’an-ı Kerim’in kalbi Yasin Suresi ise; kapısı Fatiha’dır. Kırk Kapının Kırk Duası’nda bir tür Fatiha tefsiri vardır. Fatiha’nın gücü mü’minlerce bilinir. Ancak, en çok bildiğimizi ne çok unuturuz?! Unuttuğumuz sadece dua değil; teşekkürdür de. Rabbimize olan teşekkür borcumuz… Diliyle, bedeniyle, haliyle, kalbiyle dua eden bir insandan daha güçlüsü ve mutmaini yoktur dünyada. Tüm bedbaht eden kapılardan yılgınca dönen insanın eline diriltici dualar tutuşturuyor Senai Demirci.

Çaresiz, kınanmış,amaçsız, değersiz, korkulu, sıradan, önemsiz, ümitsiz,bencil, huzursuz, muhtaç ve duasız kılan kapılara kafasını vuran insanların açık bir kapı; ihya eden bir kapının varlığını bilmesini istiyor yazar. İnşirah denli ferah sözlerle bizi kendimizle barışmaya, imanımız için abdest tazelemeye davet ediyor. Dilimize pelesenk olan Fatiha’yı adeta kalbimize serin sular gibi akıttığımızda menzilin kapısının açılacağını işaret ediyor. Evet, özelde Müslümanlar, genelde ise insanlar Fatiha ile barıştıklarında sadece Kuran’ın kapısı değil, hakikatin kapısı da açılacaktır. Varedenesesiyle, duasıyla borcunu ödeyen kul ferahlığını bu kitapta bulacaksınız. Masalın kırk kapısından değil, hakikat tek kapısından kovulmamak duasıyla.


Kitabın künyesi:

Kırk Kapının Kırk Duası

Senai Demirci

hayykitap

2014

112 Sayfa
#Kırk Kapının Kırk Duası
#senai demirci
#hayykitap
9 yıl önce