|

Hayatını didik didik ederek Kafka’yı anlamak istersek...

Kafka'nın bütün eser­lerini toplasan on beş tane tutar tutmaz. Üç roman, dört hikaye kita­bı, gerisi günlükler, mektuplar ve söyleşiler… Fakat hakkında yazılan kitaplar yüzlercedir.

Yeni Şafak
12:06 - 9/09/2015 Çarşamba
Güncelleme: 09:08 - 22/09/2015 Salı
Yeni Şafak

Son zamanlarda bunların hızla Türkçeye çevrildiğini görüyo­ruz. Neden? Çünkü Kafka'nın eserleri herkesin bir nevi kendi­ni bulacağı cinstendir. Sembol­ler ve hayati konularla doludur. Kafka'yı ilk modernistlerden sayanlar olduğu gibi ilk post­modernistlerden sayanlar da var. Bitirebildiği tek roman Dava'dır, o da birden bire biter, Josef K.'nın neden öldürül­düğü bir soru işareti olarak kalır. Diğer Amerika ve Şato da kocaman birer soru işaretidir. Bir nevi ne ararsan bulunur bir külliyat oluşturur Kafka'nın kitapları. Her tür yoruma açık­tır. Zaten işin içine günlük, aforizma ve mektuplar girince iş içinden çıkılmaz bir hal alır.



Kafka'nın eserleri defalarca Türkçeye çevrildi. Denilebilir ki artık Kafka'nın okuyucu kitlesi­ne Türkler de dâhildir. Türkler de artık Kafka'nın romanlarında ne var ne yok diye bakabilecek, onları yorumlayacak konum­dadır. Bu yüzden Kafka'nın hayatı ve eserleriyle ilgili kitap­lar Türkiye'de de alıcı bulmaya başladı. Kafka yorumlarının sınanması, karşılaştırılması, en doğru yoruma ulaşılması bir ihtiyaç olarak belirdi. Tamam, Kafka'nın eserleriyle ilgili fikir edindim ama bakalım aynı fi­kirlere başkaları da ulaşmış mı ya da doğru bir okuma yapmış mıyım? Bu sorunun cevabı, diğer yorum kitaplarında giz­lidir. Hızla Türkçeye çevrilen Kafka biyografilerini bu şekilde anlayabiliriz.



KAFKA ESERLERİNDEN DAHA ÇOK KONUŞULUYOR


Kafka'nın şahsiyeti ve hayatı eserlerinin önüne geç­meye başlamıştır. Yani eseri anlamak için yazarın hayatına değil yazarı anlamak için esere bakılmaktadır. Bunun tipik bir örneği de Kafka: Utanç ve Suçluluğun Şairi'dir. Yazarı Saul Friedländer, Kafka gibi Praglı bir Yahudi ailesine mensuptur. Sıkı bir Siyonisttir, Siyonizmin tarihine vakıftır. Bu alanda eser de vermiştir. Kafka'yla alaka­sı da buradan gelir. Prag'da Friedländer ailesi, Kafka aile­sinden bir kuşak gençtir. Öyle olunca Saul Friedländer için Kafka daha ilgi çekici bir hale gelir, çünkü işin içine Praglı Yahudilerin tarihi de karışır. Kafka'nın üç kız kardeşi Nazi kamplarında öldürülmüştür, Saul Friedländer de II. Dünya Savaşı'nda ailesini yitirmiştir. Saul Friedländer incelemesine tüm bu nedenleri/ortak nokta­ları saydıktan sonra başlar.



YORUMA AÇIK BİR HAYAT


Saul Friedländer kitap bo­yunca kişisellikten kurtulamaz. Bu yüzden Kafka: Utanç ve Suç­luluğun Şairi tamamen kişisel yorumlardan oluşur. Kafka'nın eserleri kadar kişiliği ve hayatı da belirsizlik, tutarsızlık ve ka­rarsızlıklarla dolu olduğu için, aslında talihsiz yorumlara gayet açıktır. Bunun en güzel örneği Saul Friedländer'in Kafka'sıdır. Utanç ve Suçluluğun Şairi'nde karşımıza çok değişik, kafamız­da şekillendirdiğimiz önceki Kafka imgesini yer yer yıkacak yer yer yenileyecek yer yer de o imgedeki eksikleri giderecek bir Kafka figürü çıkmaktadır. Çünkü Friedländer kritik, çoğu kimsenin girmek istemediği, çoğu kimsenin de önemseme­diği konulara balıklama dalar. Hatta kitabını sırf bu konular için yazar. Nedir bunlar? Kaf­ka'nın Yahudiliği, babasıyla sorunu, nişanlısıyla ilişkisi, aşık olduğu kadınlar, dost çevresi, Siyonizme karşı tutumu, cinsel hayatı, fantezileri; Max Brod'un Kafka'nın eserlerine uyguladığı sansür… Friedländer, Kafka'ya karşı oldukça mesafelidir. Oysa ona karşı ilgisinde ikisinin de Yahudi olmasından ileri gelen bir ünsiyet söz konusuydu. Friedländer anlaşılıyor ki ken­dini Kafka'nın yerine koyma gereği duymamış, dışarıdan yaklaşmayı yeğlemiş. Çoğu za­man ona karşı acımasız, öfkeli yaklaştığı bile söylenebilir. Ör­neğin Kafka'yı çabuk kategorize eder. Katı yargılarda bulunur. Ondaki sıkıntıları hemen isim­lendirir. Yargılarında hata payı bırakmaz. Bunları ispat etmek için de Kafka'nın günlük, mek­tup ve eserlerini istediği gibi evirir, çevirir, yorumlar. Yeter ki bunlar kendi isimlendirme ve tespitlerine hizmet etsin. Kendi yorumunu bir nevi Kafka'ya da­yatır. Diğer taraftan Kafka'nın kalan diğer eserleriyle bir tutar­sızlık içine düştüğünü de dü­şünmez. Ayrıca Kafka'yla ilgili yazılmış biyografi kitaplarından kendi tespitlerine dayanak olacak cümle ve ifadeleri cım­bızlar. Bazen kısacık ve daha başka anlamlara da gelebilecek bir ifadeyi uzun uzadıya analiz etmeye çalışır. Friedländer'in Kafka'ya dönük bu soğukluğu­nu anlamlandırmak güçtür.



FREUD ÜZERİNDEN ELE ALIR


Friedländer, Kafka'yı Freud'un terimleriyle anlatır. En büyük sıkıntısı da budur zaten. Psikanalize ait terimler, Kafka'nın kişiliği ve hayatı noktasında cılız kalır. Kitabın sonuna kadar bu soğuklukla hareket eder Friedländer. Kaf­ka'ya özel diyebileceğimiz hiç­bir sıkıntı ve durum Utanç ve Suçluluğun Şairi'nde kendine yer bulamaz. Örneğin Fried­länder'e göre Kafka'da hayata geçirilmemiş “homoseksüel fanteziler” vardır. Babasıyla kavgası zaten oidipus komp­leks ilgilidir. Aslında Kafka sadomazoşistir. Depresyon, bilinçaltı, güdüler… kitap bo­yunca sık sık başvurulan kav­ramlardır. Friedländer adeta Freud'un alet edevatını alıp soğukkanlı bir doktor havasın­da Kafka'yı ameliyat etmeye çalışmıştır. Bu da Kafka'yı bir hasta olarak ele aldığını göste­rir. Öyle bir düşüncesi olmasa da yöntemi Kafka'yı hasta du­rumuna düşürür. Önsözünde belirtmese bile Friedländer, Kafka'nın psikanalitik biyogra­fisini yazmak istemiştir.



Friedländer'in tezleriyle ilgili itirazlarımızı sıralamaya yer kalmadı. Fakat Utanç ve Suçluluğun Şairi'nde acı çe­ken, yalnız kalan, hassas, ince düşünceli ve dahi olan Kafka imgesinden eser yoktur. Fried­länder genel Kafka imgesine dönük bir saldırıya geçmiş gibi­dir. Kitabı ilginç kılan da bizce bu yönüdür.



#kafka
#freud
#kitap
9 yıl önce