Her şey bir dipsiz mavi

Kurumlara ve iletişim alanında çalışanlara yol haritası olacak “İletişimin Derin Mavisi - Sürdürülebilirlik” kitabı Boyut Yayın Grubu'ndan çıktı. Dr. Arın Saydam'ın doktora tezini baz alarak hazırladığı üçüncü kitabında, kurumsallığı başarmış ya da kurumsal olma yolunda ilerleyen şirketlerle gerçekleştirdiği saha çalışmaları yer alıyor. İki bölümden oluşan eserin ilk bölümü tarih ve felsefede sürdürülebilirlik, kurumsal sürdürülebilirlik, yönetimin stratejik gündemi ve iletişimin sürdürülebilirliği konularına ışık tutuyor. İkinci bölüm ise şirketlerin üst düzey yöneticileri ile yüz yüze yapılan çalışmalara ve ünlü firmaların yöneticilerinin sürdürülebilirliğe nasıl baktığına değiniyor. Kurumların üst düzey ve özellikle kurumsal iletişim yöneticilerine, iletişim alanındaki uzmanlara ve bu alanda bilimsel çalışma yapan araştırmacılara kaynak niteliğinde olabilecek kitapta 32 yöneticinin kurumsal deneyimleri anlatılıyor.

KALICILIĞIN SIRRI YENİ ÇAĞDA

İş dünyası ve toplum ilişkisinde kapitalizmin gelişmesi ve rekabetin artmasıyla birlikte, zaman içinde kurumsal sosyal sorumluluk, kurumsal vatandaşlık, kurumsal yönetim, liderlik iletişimi ile ilişki yönetimi gibi bazı yeni kavramlar ortaya çıktı. Kitap bu kavramların üzerine sürdürülebilirlik kavramını da ekleyerek kalıcılığın ipuçlarını anlatıyor. Teknoloji ile birlikte hayatımıza giren değişim furyası içinde, kaybolmadan var olabilmenin ekonomik, sosyal ve çevresel kaynakları doğru yönetmek ile mümkün olduğunu anımsatıyor. Kurumsallaşmanın bu teknoloji çağında artık yeterli olmadığını okuyuculara hatırlatan eser, ahlaki değerli kaybetmeden küresel dünyanın bağlantılarını harmanlayan bir sistem oluşturulması gerektiğini öğütlüyor. Kitaba göre, sürdürülebilirlik kavramının ortaya çıkışı ve varmak istediği noktayı en iyi ifade eden kelime “canlılık” yani canlılığın sürdürülebilir olması. Canlılığı sürekli hale getirmek için değişim ve uyuma ihtiyaç var. Canlılık ise her şeyin çıkışı ve kaybolması halinde her şeyin yok olacağı yeri ifade eder. Bu canlılığı içinde barındırmak zorunda olan kurumların ise stratejisinin yanında toplumsal konuları da tüm gelecek planlarının içine dahil etmesi, o kurumun sürdürülebilirliği başarmasındaki en temel kritik faktörü oluşturur. Bu genel çerçeveden yola çıkarak söylecek olursak, sürdürülebilirliğin iletişim uygulama alanı içindeki yeri, belirleyiciliği ve hangi temel kriterlere bağlı olarak mümkün kılınabileceği sorusuna yanıt aramak bu kitabın ana eksenini oluşturuyor. Kitapta kurumsallaşma, sürdürülebilirlik ve sürdürülebilir iletişimin birbirlerine olan etkilerini saptamak ve iletişimin günlük pratikleri ya da süreçleri içinde hangi unsurların iletişimin sürdürülebilirliğini etkilediğini ortaya koymak; dolayısıyla, kurumsal sürdürülebilirlik ile iletişimin sürdürülebilirliği arasındaki ilişki tüm ayrıntılarıyla ele alınıyor. İçeriğinde bulunan kurumsal sürdürülebilirlik ve iletişimin sürdürülebilirliğinin birbirleriyle ilişkilerinin tespiti çalışması ise daha önceki literatürde rastlamak hayli zor. Bu nedenle kurumların kalıcılığı ve kurumsallaşmanın arkasındaki belirleyici iletişim süreçlerinin öğrenilmesinde yol gösterici biri nitelik taşıyor.