|

Hurşit İtalya’da yarışıyor

Dünyanın en ünlü çocuk etkinliklerinden ve film festivallerinden sayılan İtalya'daki 45. Giffoni Film Festivali Türkiye’den Selcen Yılmazoğlu’nun yönettiği Hurşit isimli kısa filmi ağırlıyor. Film bir çocuğun gözünden iyi ve kötü kavramlarını sorguluyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 19/07/2015 Pazar
Güncelleme: 21:29 - 18/07/2015 Cumartesi
Yeni Şafak

Ayna isimli kısa metrajlı filmiyle birçok ödül alan Selcen Yılmazoğlu'nun son filmi Hurşit'in İtalya yolculuğu bu ay başlıyor. Dünyanın en ünlü çocuk etkinliklerinden ve film festivallerinden sayılan İtalya'daki 45. Giffoni Film Festivali'nde prömiyerini yapacak olan Hurşit, annesi ve engelli ağabeyi ile birlikte Kapadokya'da yaşayan bir çocuğun hikayesini anlatıyor. Festivalde, dünya genelinden gönderilen 4 bin 200 den fazla film arasından seçilen uzun ve kısa metrajlı toplamda 98 film gösteriliyor. +10 kategorisinde altı filmle yarışacak olan Hurşit'in rakipleri oldukça dişli. Bu filmlerin arasında genç bir Türk yönetmenin kısa metraj filmi olması oldukça gurur verici. Yeni bir uzun metraj hazırlığında olan Yılmazoğlu, filmi için “Bu film bizim de Türkiye'nin de önünü çok fazla açacak” diyerek iddialı konuşuyor.



BİR ÇOCUĞUN GÖZÜNDEN


Hurşit, saf ve yalın bir hikaye. Daha önce dokunulmamış duyguları ele alıyor. Hoşgörü, din, iyilik gibi kavramlara vurgu yapıyor ve dünyaya bir çocuğun gözünden bakmayı deniyor. Zaten Yılmazoğlu'nun da çıkış nedeni bu: bir çocuğun gözünden dünyayı anlamak, anlamlandırmak. Hurşit, Kur'an kursunda öğrendiklerinin çevresinde yaşananlardan çok daha farklı olduğunu görüyor. Çocukların, iyiliği ve hoşgörüyü büyüklerinden öğrendiği gibi kini ve nefreti de onlardan öğrenebileceğini fark ediyor. Hurşit'in tek amacıysa ön yargılardan ve ayrımcılıktan sıyrılıp iyi bir insan olmak. Filmin castı, Leyla Üner Ermaya, Adem Yavuz Özata, Hakan Yıldız gibi profesyonel oyuncuların yanı sıra, Göreme halkından oluşuyor. Başrolü Göreme´de



Uzun metrajın matematiği farklı






Yılmazoğlu ilk kez uzun metraj için yönetmen koltuğuna oturacak. Uzun ile kısa arasında nasıl farklar vardır diye soruyoruz. “Kısa film senaryosunda mesaj vermek çok zor. Zamanı iyi değerlendirmek lazım. Uzun metrajda derdinizi istediğiniz şekilde anlatabiliyorsunuz. Zamanınız bol. Onun da çekim aşaması farklı. Bütçe beş yüz bin dolarsa kuruşu kuruşuna öyle bir iş çıkarmak gerekiyor. Senaryo açısından da biraz daha zaman alıyor. Matematiği daha farklı” cevabını veriyor. Yönetmenlerin neredeyse hepsi kısa filmlerle başlayıp sonra devamlı uzun metraj çekmişlerdir. Yılmazoğlu öyle düşünmüyor. İyi bir iş gelirse kısa film de çekeceğini söylüyor.



Senaryonun üstünde lahmacun yiyen yapımcılar var


Ekibin yeni çekeceği film bu kez uzun metraj olacak. Amerika'da çekmeyi düşündükleri filmin hikayesi Yıldız'a ait, senaryosunu ise Yılmazoğlu yazıyor. Çok fazla oyuncusu olmayan psikolojik gerilim türünde bir film olduğunu öğreniyoruz. “Bir çocuğun evrimini anlatıyoruz, sıra dışı bir film” diyor Yılmazoğlu. Bu filmi çekmek için birçok işi geri çeviren Yılmazoğlu, festival odaklı bağımsız yapımcılarla çalışmak istediklerini dile getiriyor. Türkiye'deki başarılı yönetmenlerin artık yurt dışından yapımcılarla çalıştıklarına değinen Yılmazoğlu, “Yurt dışından biriyle çalışmak Türkiye açısından güzel bir şey değil ama galiba biz de yurt dışından biriyle çalışacağız. Amerikalı yapımcılarla görüşüyoruz. Bize her gün mail atıyorlar 'nasıl yapalım' diye. Bizde ise senaryonun üstünde lahmacun yiyen yapımcılar var” diyor.


#Giffoni Film Festivali
#Selcen Yılmazoğlu
#uzun metraj
9 yıl önce