|

İİT zirvesi ve Türkiye'nin vizyonu

Bütün ilkeler Türkiye’nin, İslam dünyasının birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesi noktasında gösterdiği ihtimamı net bir şekilde ortaya koydu. Türkiye’nin göstermiş olduğu bu anlamlı duruş zirvenin sonuç bildirgesine de açık bir şekilde yansıdı.

Yeni Şafak ve
03:00 - 1/05/2016 الأحد
Güncelleme: 00:02 - 1/05/2016 الأحد
Yeni Şafak
Dr. Fatma Betül Sayan

AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı


Müslüman ülkelerin en düzeyde temsil edildiği İslâm İşbirliği Teşkilâtı (İİT) 13. Zirvesi 'adalet' ve 'barış' temasıyla İstanbul'da toplandı.



Birleşmiş Milletler'den sonra ikinci büyük uluslar arası platform olan İİT, 57 ülke ve 1.7 milyar Müslüman'ın meselelerinin görüşüldüğü önemli bir platform. 1969 yılında Mescid-i Aksa'nın yakılmasından sonra kurulan İslam Konferansı Örgütü tam da Arap isyanlarının başladığı 2011 yılında İslam İşbirliği Teşkilatı adını aldı. İİT, özellikle 1. Dünya Savaşı sonrasında suni bir bölünme ile karşı karşıya kalan İslam Dünyası'nın birlik ve beraberliğinin yeniden tesis edilmesi adına ciddi bir teşkilat. Mezhep savaşlarının bizleri derinden yaraladığı ve küresel terörün etrafımızı sardığı bir zaman diliminde teşkilatın birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesinin önemi daha da anlam kazandı.



TEK ÇATI ALTINDA TOPLANMALIYIZ


2011'de başlayan Arap Baharı sonucu oluşan kaotik ortamı ancak omuz omuza verirsek ortadan kaldırabiliriz. Problemleri çözmek için her türlü mezhepçi anlayışı reddedip İslam'ın çatısı altında toplanmalıyız. Nitekim Cumhurbaşkanımız'ın “Benim Sünnilik ve Şiilik diye bir dinim yok. Benim dinim İslam” çıkışı Türkiye'nin birleştirici dış politika anlayışını net bir şekilde ortaya koydu.



İşte bu birlik ve beraberliğe fazlası ile ihtiyacımız olan bu dönemde zirve başkanlığını Cumhurbaşkanımız nezdinde Türkiye'nin devralması Müslüman halkların umutlarını yeşertti. Türkiye'nin liderliğinde geçecek olan bu iki yılda beklentiler oldukça yüksek. Beklentilerin bu derece yüksek olmasının sebebi 14 yıllık Ak Parti iktidarında Türkiye'de gerçekleşen siyasal ve ekonomik anlamdaki dönüşüm. Ek olarak Suriye meselesinde Türkiye'nin aldığı ciddi sorumluluk ve diğer ülkelerin çözüm noktasında neredeyse devre dışı kaldığı bu ortamda Türkiye örneği Müslüman halkların umutlarının yeşermesini sağlıyor.


2002'den itibaren pasif dış politika yapımını reddeden Türkiye, Ak Parti iktidarları ile birlikte gerek bölgesinde gerekse de dünyada oyun kurucu oldu. Ak Parti, din, dil, ırk ayrımı yapmaksızın ne kadar mazlum halk varsa onları destekleyerek vicdani diplomasi kavramını bütün dünyaya öğretti.



FARKLI MESELELERDE ORTAK ÇALIŞMALIYIZ


Bu derece büyük sorunların olduğu bir ortamda Başbakanımız'ın zirvede açıkladığı temel ilkeler Türkiye'nin sorunlara karşı çözüm yolunu gösterdi. Özellikle Suriye krizine çözüm olabilecek farklılıkları bir kenara bırakıp ortak hareket etme düsturu oldukça önemliydi. Sadece Suriye meselesi ile sınırlı değil, İslam dünyasının ekonomi, terör, işgal gibi bütün sorunlarına etkin bir şekilde çözüm yolları önerdi. Bütün bu ilkeler Türkiye'nin, İslam dünyasının birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmesi noktasında gösterdiği ihtimamı net bir şekilde ortaya koydu. Türkiye'nin göstermiş olduğu bu anlamlı duruş zirvenin sonuç bildirgesine de açık bir şekilde yansıdı.



Sonuç bildirgesinde, İran'ın bölge ülkeleri ile Suriye, Yemen, Somali ve Bahreyn gibi üye ülkelerin içişlerine müdahalesi ve teröre desteğinin sürmesinden duyulan üzüntü dile getirilirken bu sorunların uluslararası hukuka uygun, barışçıl, tehdit ve güç kullanmayarak çözme yolunda bir işbirliğine gidilmesi gerektiği ifade edildi. Her türlü mezhepçi anlayışın birlik ve beraberliğimize zarar vereceği ifade edildi.



TERÖRİZME KARŞI İŞBİRLİĞİ


Terörizmle mücadele konusunda da zirve önemli bir işbirliğine sahne oldu. Üye ülkeler, bu konuda samimi bir kararlılık göstererek DAEŞ ve diğer tüm terör örgütlerine karşı ortak bir duruş sergiledi. İslam dünyasında yaşanabilecek sorunların çözümü adına merkezi İstanbul'da olan bir polis teşkilatının kurulması kabul edildi. Bildiride Batı Trakya, Ahıska Türkleri ve Kırım Tatarları konusunda da birlik ve beraberlik mesajları verildi. Kadın haklarının daha da iyileştirilmesi gibi sosyal konularda ihmal edilmedi.


Bütün bu gelişmeler özellikle bundan sonra siyasal, sosyal, ekonomik açıdan bir ve beraber hareket etme anlayışını net bir şekilde ortaya koydu. Ekonomik kalkınma ve istikrarın sağlanması doğrultusunda ihtiyaç duyulan genç nüfus ve yer altı kaynakları, Müslüman ülkelerin elinde fazlası ile bulunuyor. İslam coğrafyasının ekonomik olarak da bir birliktelik sağlaması, dünya nüfusunun %27'sini oluşturan ülkelerin ekonomideki payının %7.2'den daha yukarılara çıkmasını da sağlayarak bölge barışına önemli bir katkı sunacaktır.



Olumlu yönde birçok gelişmenin yaşandığı bu zirveden beklentimiz, Müslüman ülkelerin kaybolan birlik ve beraberliğini yeniden sağlaması noktasında kilit rol üstlenmesidir. Bu bağlamda Türkiye'nin tarih boyunca olduğu gibi şimdi de gösterdiği bu anlamı duruş birliğin sağlanmasına vesile olacaktır.






#Fatma Betül Sayan
#İslâm İşbirliği Teşkilâtı
٪d سنوات قبل