|

İnci Çayırlı ile Türk Müziği’nin güzel günlerine yolculuk

Türk Müziği geleneğinin önemli ve başarılı isimlerinden İnci Çayırlı’nın anıları son devir musikişinaslarının resmi geçidi adeta. Çayırlı ile mazide dolaşırken; Emin Ongan’dan Münir Nurettin’e, Hafız Burhan’dan Selahattin Pınar’a onlarca isim çıkıyor karşımıza.

Yeni Şafak
04:00 - 14/10/2015 Çarşamba
Güncelleme: 23:32 - 13/10/2015 Salı
Yeni Şafak
AYŞE ADLI


Tavrına, tarzına çok yakışan bir masal gibi başlıyor hikayesi. Türk Müziği'nin ismiyle müsemma icracısı İnci Çayırlı'yı tanımak için bir asırdan daha uzun zaman önceye; ahşap işçiliğinin, kalem işi süslemelerin en nadide örnekleriyle süslenmiş, yemyeşil çayırların ortasında eski zaman masallarından çıkagelmiş gibi duran bir konağa gidiyoruz önce. Fatih Sarıgüzel'deki Çayırlı Hanım'ın konağına. Adını artık kimsenin hatırlamadığı Çayırlı Hanım'ın kökenleri, Vidinli İsmail Paşa'ya dayanıyor. Soyunda biraz Çerkezlik, biraz Rumelilik var. Çevresinde derin bir saygı uyandıran Çayırlı Hanım, iki kız evlat getiriyor dünyaya. Sultan Abdülhamid'in mutasarrıflarından Fuad Bey'le evlenen İfakat Hanım ve Suat Bey'la evlenen İnci Çayırlı'nın babaannesi İffet Hanım… Romanlara, Türk filmlerine konu olacak renkte ve zenginlikte bir ilişkiler ağının içinde dünyaya geliyor Klasik Türk Müziği'nin emsalsiz seslerinden İnci Çayırlı.



Onunla bir kez olsun aynı ortamı paylaşmış herkesin hissettiği o tarifi pek de kolay olmayan kendine has asalet, Çayırlı nineden ve belki çok daha öncesinden devralınmış bir mirasın eseri olmalı. Titizliği, dikkati, özenli ve tavizsiz tavrı, abartıdan uzak asaleti… İnci Çayırlı'dan bahis açacaksak bütün bunları ve fazlasını hatırlamak gerekiyor zira.







Murat Derin'in, İnci Hanım'la 5 yılı aşkın bir süreye yayılan söyleşileri sonunda yayına hazırlanan anıları, sadece bir sanatçı ve ailesinin hayatına değil, bütün bir devre ışık tutuyor aslında. Son temsilcileri de kendi ücrasına çekilmiş bir hayat tarzının, anlam ve kültür dünyasına.



ANNE VE BABASI AYRILIR


Annesi o daha çok küçükken babasından ayrılan İnci Çayırlı, babaanne İffet Hanım, Behice ve Şürkiye halalar ve babası Mustafa Fazıl Bey tarafından mazinin sesleri, hatıraları ve değerleriyle dolu bir evde büyütülüyor. Aile Fatih'teki konaktan Behice Hala'nın eşi Nazır Cemal Paşa'nın Kuzguncuk'taki yalısına taşındığında henüz çok küçük olan İnci, boğazdaki bir yalıda geçiriyor çocukluk ve gençlik yıllarını.



Sanatta, edebiyatta, musikide asırların imbiğinden geçmiş ince zevkler henüz tamamiyle silinip gitmemiş toplumdan. İstanbul halkının dilinde Hacı Arif Bey, Şevki ve Rahmi Bey'lerin romantik şarkıları dalga dalga yayılıyor. Mustafa Fazıl Bey'in hülyaları da musiki ile besleniyor aynı yıllarda.



İnci Çayırlı musiki zevkini en fazla Mustafa Fazıl Bey'den almış olmalı. Zira genç adam, döneminin neredeyse bütün meşhur sanatçılarını tanıyacak kadar musiki çevrelerinin içinde. Müzeyyen Senar, Selahattin Pınar, Osman Nihat Akın, Cevdet Çağla, Şükrü Tunar… Hepsiyle tanışıyor. Küçük İnci bu isimler arasında, o seslerle büyüyor. Çocukluk anılarına bir Müzeyyen Senar, bir Selahattin Pınar giriyor.



Ailenin musikiyle temasını sağlayan mühim bir isim daha var. Ankara Radyosu sanatçılarından udi, bestekar Fahri Kopuz. Fahri Kopuz, Çayırlı ailesinin İffet Hanım tarafından akrabası. Babası gibi İnci Çayırlı da ona 'dayı' diyor. Fahri Dayı, İnci Çayırlı'yı Türk Müziği'ne kazandıran isim aynı zamanda. Hem de hoş bir başlangıçla…





DAYIDAN DESTEK


Bütün aile çocuk yaşlardan beri İnci'nin sesinin farkında. Zamanla mırıldanmalarının tonu yükseldikçe ev halkının zevki de artıyor. İnci büyüdükçe bu sesi dinlemek evdekiler, özellikle de Mustafa Fazıl Bey için zevk halini alıyor. Zamanla bu zevke yakın arkadaşlar, akrabalar da ortak oluyor. Salah Birsel şöyle anlatıyor o günleri; “O yıllar İnci Çayırlı da yukarı sokakta oturur. Kuzguncuklular geceleri, onun evinin balkonundan verdiği konserlerle, ciğerlerini şişirerek başka ülkelere uçmaya çabalarlar.”


Müzikten aldığın zevk büyüyüp bütün hayatını kuşatmış durumda. Yıllar evvel halasıyla önünden geçtikleri bina süslüyor hayallerini. Bir gün o konservatuarın öğrencilerinden olmak istiyor. Uzun zamandır içinde bir tutku olan konservatuar eğitimi almasının önünde ciddi bir engel var ne yazık ki. Babaanne İffet Hanım ve Behice Hala bu fikre kesinlikle sıcak bakmıyor. İnci de onlara rağmen hareket etmek istemiyor. Babasının desteği de yetmiyor ev halkını iknaya. Baba kız çaresiz kalmışken imdada Fahri Dayı yetişiyor...



1953 yazında Fahri Bey'i ziyaret için Anadolu Hisarı'ndaki yalıya gidiliyor. Mustafa Fazıl Bey, “Dayı, seninle konuşmam gerekiyor!” diyerek bir kenara çekiyor Fahri Kopuz'u. “İnci konservatuara gitmek istiyor. Sesi de çok güzel. Benim aklıma yatıyor ama annemle ablam şiddetle muhalif bu işe!” “Bak o zaman olmadı!” diyor Fahri Kopuz. “Ablamın inadını bilirsin. Bir şeye olmaz derse biraz zor döner kararından.”



Dayı yeğen bahçeye döndüklerinde Fahri Bey İnci'den bir şarkı söylemesini istiyor. Inci okudukça dayının yüzüne bir memnuniyet ifadesi yayılıyor. Şarkı bitince enfiyesinden bir nefes çekip, “Bir tane daha oku!” diyor. İffet Hanım başına gelecekleri anlıyor fakat artık çok geç. İkinci eser bittiğinde doğrudan söze giriyor Kopuz; “ Abla, bırak İnci'yi konservatuara girsin, bak okuyor çocuk!” İffet ve Behice Hanımların muhalefetini kırabilecek tek kişinin desteği alınıyor böylece.



HEYETE MEKTUP


Konservatuar imtihan heyetine verilmek üzere bir not da yazıyor Fahri Kopuz. İnci Çayırlı, Osmanlıca olduğu için içeriğinden haberdar olmadığı bu notun takdim edildiği heyetin onayıyla kazanıyor konservatuarı. Ancak sınav sonrası öğrenebiliyor Cevdet Çağla ve Refik Fersan'a hitaben eden notta ne yazdığını; “Sevgili Cevdet, Refik; hamili kart yeğenimdir. Bir şey biliyorsa alın, bilmiyorsa atın!” Hayatı boyunca iltimasa ihtiyaç duymadığını söylüyor İnci Hanım. Yeteneği ve gayretiyle kat ediyor mesafeleri.


Konservatuara adım attıktan kısa bir sure sonra Üsküdar Musiki Cemiyeti'ne giriyor. Ardından Münir Bey'in özel korosu, birinci yılın sonunda memur olarak girdiği Folklör Tatbikat Topluluğu, konserlerine misafir olarak katıldığı icra heyeti… Üsküdar Musiki Cemiyeti'nden itibaren Aka Gündüz, Cüneyd Kosal, Burhan Atalay, Niyazi Sayın, Hüsnü Anıl, Ekrem Erdoğru, Şekip Ayhan, Avni Anıl, Sadun Aksüt… ve daha niceleriyle kesişiyor yolu. Ve içinde aleve dönen kıvılcım yıllardır yanmaya devam ediyor. Aradan geçen zamanın verdiği yorgunluğa rağmen hala pürüzsüz sesiyle şarkılar söylüyor İnci Çayırlı. Istanbul'da ve şehir dışında korolar çalıştırıyor, öğrenci yetiştiriyor.



İnci Çayırlı'nın Anıları; bir sanatkârın hayatına ve onunla birlikte musikinin zeki selim ile icra edildiği belki de son günlere götürüyor okurları. Geçmişleri rahmetle yâd ederek elbette.






#İnci Çayırlı
#Türk Müziği
#Emin Ongan
9 yıl önce