Uluslararası Boğaziçi Sinema Derneği tarafından düzenlenen, İstanbul Medya Akademisi desteğiyle gerçekleştirilen festival, film gösterimleri, panel ve söyleşilerle devam ediyor.
Festivalin Genel Sanat Yönetmeni Kamil Koç, kısa film seçimlerinde mottolarının etik, estetik ve teknik bütünlük olduğunu dile getirerek, "Birinci kriter, teknik kalite. İkinci kriter estetik olarak, bir film kokusu, buğusu var mı, ona bakıyoruz. Üçüncüsü ise hayata karşı kendi kamerasından, sinemacı tavrı var mı bu aranıyor" dedi.
Koç, kısa filmin Boğaziçi Film Festivali için merkezde bir yerde durduğunu belirterek, şunları aktardı:
"Biz aslında yola, dünya sineması terminolojisinde Türk sineması kavramını sağlam bir şekilde oturtmak amacıyla yola çıktık. Kısa film, sinemanın laboratuvarıdır. Kısa filmin size sunduğu imkanları, sinemanın hiçbir alanında bulamazsınız. Dolayısıyla jüri üyelerimizle de bir sohbet gerçekleştirmek istedik."
Etkinliğe katılan Çinli yönetmen Hu- Wei, Çin'de kısa film yapmanın iki yöntemi olduğunu ifade ederek, ya bir sinema okulunda bitirme ödevi olarak ya da bağımsız olarak kısa film yapıldığını dile getirdi.
Hu- Wei, festivalde olmaktan oldukça memnun olduğunu kaydederek, şöyle devam etti:
"Üç tane kısa metraj film yaptım. Benim anlayışıma göre kısa film, normal formatta bir filmin özeti gibi görülmemeli. Kendine ait bir dili var. Kısa film yapmak oldukça zor bir iş. Çok fazla fiyata mal oldu ama çok fazla gelir elde ettik. Televizyona sattık, DVD'leri yapıldı."
Fransız yönetmen Christophe Loizillon, İki uzun metraj film, 20'nin üzerinde de kısa film ve belgesel yaptığını aktararak, "Kısa film yapmak uzun metraj film için bir okul olarak görülmemeli. Benim kısa film yapmamın sebebi, düşük maliyetli olması. Özgürce hareket edebiliyorum" diye konuştu.
Uzun metraj filmlerin kısa filmler için bir basamak olduğunu söyleyen Loizillon, şu bilgileri verdi:
"Kısa filmler için çok fazla araştırma yapmak gerekiyor. Bazı yönetmenler sadece kısa film yapıyor. 90 bin avroluk bir kısa film çekildiğinde, 60 bini insanların maaşına gidiyor. Dolayısıyla 20 bine de çekilebilir çalışanlara maaş vermeden. Ama Fransa'da filmde adı geçen herkese maaş verme zorunluluğu bulunuyor."
Loizillon, pek çok ödüllü film yaptığını vurgulayarak, "Filmlerimin bazıları hiç ödül almadı. Festival jürileri çok fazla film izledikleri için ilk beş dakika izleyebiliyorlar. Belki film beş dakikadan sonra açılabiliyor. Bu festivallere girmeyi biraz zor kılabiliyor" ifadelerini kullandı.
Kosovalı kadın yönetmen Lendita Zeqiraj, Kosova'daki ilk kadın film yapımcısı olduğunu ve ilk filmini 2002'de yaptığını aktararak, şöyle konuştu:
"Bu zamana kadar 8 film projesi yaptım. Aralarında deneysel, belgesel, kısa filmler vardı. Ben güzel sanatlar ekolüne aitim. Bir sinema okuluna gitmedim fakat sinema yapmaya devam ediyorum. Kosova'da filmlerin ekonomik ve sanatsal olarak meyvelerinin toplanabileceği bir alan pek yok. Genç bir ülkeyiz. Türkiye ve Fransa kadar gelişmiş değil ama her sene bir uzun, iki üç adet de kısa film yapmaya çalışıyorum. İlk filmimi sıfır bütçeyle yaptım. Arkadaşlar sadece su getiriyorlardı. Son filmimin 10 bin avroluk bir bütçesi oldu. Biraz yardım bulur bulmaz kendinizi çok harika hissediyorsunuz. Sinema bir tutku çünkü."
İlk filmini 2009'da tek başına çeken, kısa film jürilerinden Orhan İnce İnce, şunları kaydetti:
"İlk iki filmi memleketimde çektim. Ailemdekilere, 'sen sanat yönetmeni olacaksın', 'sen sesçisin, sesçi şu işi yapar' diye anlattım. Annem bile filmde yer aldı. İlk filmimi böyle çektim. Bütçesi 150 dolar gibi bir bütçeydi. İkinci filmimi yine ailemle yaptım. Sadece bir görüntü yönetmeni vardı. Üçüncü filmde Kültür Bakanlığı'ndan destek aldım. Her film benim için ayrı bir tecrübe oldu."
Festivale katılan filmler, "Uluslararası Uzun Metraj", "Ulusal Kısa Kurmaca", "Ulusal Kısa Belgesel", "Uluslararası Kısa Kurmaca", "Uluslararası Kısa Belgesel", "İstanbul Medya Akademisi Destekli Filmler" kategorilerinde yarışacak.
