|

Kudüs’e önyargılı okuma

“Tüm şehirler yabancı zihinler için bir penceredir ama bu şehir aynı zamanda kendi iç yaşantısını dışarıdaki dünyaya da yansıtan çift taraflı bir ayna gibidir. İster inanç ister imparatorluk inşası isterse evanjelist görüşler ya da seküler milliyetçilik olsun Kudüs hep bir simge ve ödül olmuştur.”

Yeni Şafak ve
04:00 - 24/02/2017 Cuma
Güncelleme: 00:42 - 24/02/2017 Cuma
Yeni Şafak
Gündem
Gündem

İngiliz popüler tarihçi Simon Sebag Montefiore'nin uluslararası üne sahip ve büyük övgü alan “Kudüs: bir Şehrin Biyografisi” adlı eserinde, binlerce yıldır üzerinde mücadele verilen, 3 semavi din için kutsal kabul edilen Kudüs'ü bu sözler ile tanımlıyor. ABD'nin 45. Başkanı olarak seçilen Donald Trump'ın, seçim öncesinde İsrail'deki ABD Büyükelçiliğini Tel-Aviv'den Kudüs'e taşıyacağını söylemesi de aslında yukarıdaki tanımlamayı doğrular nitelikte. Kendisinden binlerce kilometre ötede gerçekleşen bir seçimde gündeme gelen ve dünyanın kılcal damarlarının ulaştığı her noktada bir refleksin doğmasına sebep olan şehir Kudüs. İşte 2011 yılında İngilizce baskısı yapılan ve Türkçesi ancak Kasım 2016'da yayınlanan, bu kutsal şehir ile ilgili en detaylı çalışmalardan biri olan kitapta, Kudüs'ün tüm insanlığı neden bu kadar derinden etkilemeye devam ettiği sorusunun cevabı, biyografik bir inceleme ile aranıyor.





KRONOLOJİ ESAS ALINMIŞ


Eserde yazar kendisini objektif bir konuma oturttuğunu belirterek, “Amacım Kudüs tarihini günümüz karışık ortamında bile hiçbir siyasi hesap gözetmeden, isterateist ister inançlı, Hristiyan, Müslüman ya da Yahudi olsun herkese hitap edecek şekilde yazmaktır” sözleriyle kendi çıkış noktasına işaret ediyor. Ailesi sefarad Yahudisi olan Montefiore'nin kitabı, Yahudilik ana bölümü ile başlıyor. Bu bölümün başlangıcı için ise Hz. Davud'un hükümdar olduğu dönem seçilmiş. Yazarın bu seçimi bilinçli bir tercih. Hz. Davud'u, Kudüs'ün kaderine hükmeden ilk insan olarak betimliyor. Böylece, “kim Kudüs'e sahip olacak” mücadelesinin tohumları da kendince atılmış oluyor. Kitabın ana kaynağı olarak ise yazar Kitab-ı Mukaddes'i almış. Kitaptaki anlatının çerçevesi de buna göre çizilmiş. Kronoloji bilimi esas alınarak yazılmış kitap, toplam dokuz bölüm. Bunlar sırasıyla, Yahudilik, Paganizm, Hristiyanlık, İslam, Haçlı Seferleri, Memlükler, Osmanlılar, İmparatorluk ve Siyonizm başlıklarından oluşuyor. Yazar Kudüs'ü anlattığı eserini, Altı Gün Savaşı'nın sonucunda, Doğu Kudüs'ün de İsrail askerlerince işgal edilmesi ile sonuçlandırıyor. 615 sayfalık eser özellikle İslam ve Müslüman devletlere yönelik hissedilen önyargıya sahip. Yazarın İslam hakkında da yeterli bilgiye sahip olmadığı ilgili bölümlerde kullandığı terimlerden anlaşılmakta. Buna karşın, kronolojiyi bir yazım tekniği olarak izlemesi ve kişiler üzerinden bir tarih okuması yapmasıyla kolayca okunabilen bir popüler tarih kitabı var karşımızda. Pegasus Yayınları tarafından Türkçeye kazandırılan eser her zaman aklımınız bir köşesinde bulunması gereken Kudüs'ü daha iyi anlamak isteyenler için okunması gereken bir kitap. Elbette bu okumayı başka diğer okumalar ile kuvvetlendirmek şartıyla.


#Simon Sebag Montefiore
#Kudüs
#Evanjelist
#Seküler
7 yıl önce