|

Naciye’nin kurtuluş hikayesi

Gerçek bir hikayeden yola çıkan yazar Semra Eminel, hayatını değiştirmek için dünya turuna çıkan Naciye üzerinden bir ruhsal değişimin hikayesini anlatıyor.

Yeni Şafak
04:00 - 7/11/2015 Cumartesi
Güncelleme: 19:01 - 6/11/2015 Cuma
Yeni Şafak
ZEYNEP CERAN


Naciye, dünya çapında iş yapan bir şirket tarafından davet edildiğinde yirmi beş yaşındadır. Tek istediği dünyayı dolaşmak ve biraz da macera olan Naciye için bu bulunmaz bir fırsattır. Ancak bir sorun vardır: ailesi. Anne babasına üç günlüğüne arkadaşına gittiğini söyleyen Naciye, soluğu Hindistan'da alır.


Yaşam felsefesi olarak agnostik veya deist bir yapıya sahip olan Naciye, aslında muhafazakâr bir çevrede büyümüştür ama ailesinin baskıcı tutumu onu tam tersi bir noktaya iter. Tanrı'nın varlığından emin olmayan Naciye, Hindistan'la başlayan iş hayatında bir anda kendini şirket entrikaları, değişik hayat felsefeleri ve şartları içinde bulur. Hindistan'da yaşadığı olay sonrasında hayat felsefesini ve inançsızlığını sorgulamaya başlar.



GERÇEK BİR HİKAYE


Yazar Semra Eminel, Nesil Yayınları arasında çıkan kitabı “Kurtulan”da gerçek bir hayat hikâyesini kaleme alıyor. İstanbul, Bodrum, Hindistan, Almanya, Güney Afrika, İngiltere eksenli gelişen olaylar zinciri içerisinde romanın kahramanı Naciye'nin kapitalizmin acımasız dişlileri arasında yaşadığı entrikaların yanısıra iç dünyasını ve hakikati arayış serüvenini tüm detaylarıyla görmek mümkün. Özellikle Hindistan ve Güney Afrika'da yaşadıkları, Almanya'da eğitim sırasında öğrendikleriyle kapitalizmin acımasız yüzünü gören Naciye, Hindistan'da bir iş adamının milyon dolarları kaybetme uğruna inançlarından taviz vermemesi üzerine kendi hayat felsefesini ve neye inanması gerektiğini sorgulamaya başlar.



Roman, içiçe geçmiş ve birbirini tamamlayan üç olaydan oluşuyor. Dünya çapında iş yapan şirketlerin işleyişi, Naciye'nin hakikati bulma çabası ile ailesi ve sosyal çevresiyle olan ilişkileri dengeli bir şekilde hikâyede verilmiş.



Aslında romanda konu edilen soru ve sorunlar, bir başka açıdan bütün insanlık tarihinde karşılaştığımız temel sorunların farklı kelimelerle ve farklı ortam ve araçlarla ifade edilmesinden başka bir şey değil. Antik Yunan filozofları da gördükleri, dokundukları, içinde yaşadıkları varlığın “ne” olduğu üzerinde durmuş, “değişim” karşısında hayret etmiş ve her şey değişirken değişmeyen “cevher”in niteliği üzerinde kafa yormuştur.



Bütün bu sorular ve sorunların etrafında döndüğü anlamları iki kavrama indirgemek, indirgemeciliğin bütün zaaflarını içinde taşısa bile, meselenin anlaşılırlığı açısından işlevseldir: arzu ve anlam. İnsanoğlu, öncelikle biyolojik bir varlıktır ve her varlığın kendi hayatiyetini sürdürmek için temel güdüleri vardır. Beslenme, barınma, neslin devamı gibi güdüler “arzu”yu oluşturur ve arzu, “biyolojik varlığın” devamını sağlar.



Ama insan, gelişmiş beyniyle diğer biyolojik organizmalardan farklı olarak anlam arayışındadır. Sadece olayları gözlemez; nedenini, niçinini sorgular. Bütün varlık zincirini anlamlı bir bütün hâlinde kavramak ister. Nihayetinde insanlaşma da bu kavrayışın sonucunda ortaya çıkar.



Farklı filozoflar hayatın bu iki yönünü fizik-metafizik, fenomen-numen, akıl-nakil, din-bilim, imgesel-simgesel gibi farklı adlandırmalarla ifade etmelerine rağmen aslında söyledikleri, “arzu ve anlam”ın varoluş çabası ve bu iki temel belirleyici arasındaki bitmez tükenmez diyalektik çelişkinin açılımından başka bir şey değil.



Kurtulan


Semra Eminel


Nesil Yayınları


2015


368 sayfa


#Semra Eminel
#Nesil Yayınları
#filozoflar
8 yıl önce