|

Öykü aslında basittir

Dünya edebiyatının usta kalemi Julio Cortazar’ın öyküleri toplu halde yayınlanmaya başladı. “Ötekinin Rüyası” öykünün en açık halini sunan bir tanım kitap olarak edebiyat meraklılarını bekliyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 11/01/2017 Çarşamba
Güncelleme: 21:38 - 10/01/2017 Salı
Yeni Şafak
ARDA AREL


Cortazar'ın, geçtiğimiz ay Can Yayınları'ndan çıkan kitabı Ötekinin Rüyası, okuruna Cortazar öyküsü okumuş olmaktan ötesini vaat etmiyor. Peki, nedir Cortazar öyküsü ya da hikâyeciliği? Ufak ama sağlam imgeler ve peşi sıra kısa betimleme cümleleriyle kurulan kucaklayıcı atmosfer mi? Resimlerden veya üzerine düşünülesi anlardan çıkan durum öykücülüğü mü? Fantastik öğelerle besili rüya ile gerçeklik arasında salınan ve her daim içinde bir giz barındıran büyülü gerçekçi hikâyeler mi? Ve yahut hepsi Cortazar öykücülüğüne dâhil mi? Kitabı okuduktan sonra aklımda oluşan yegâne şey şu oldu; öykü, aslında oldukça basit bir tür. Öyle sanıyorum, usta öykücü olmanın yolu da öyküyü basit yazabilmekten geçiyor. Cortazar öyküleri; öykü okuyup efkârlanmak, öykü okuyup keyiflenmek ya da sebepsiz öykü okumak isteyenlerin dışında, öyküyü teknik olarak incelemek isteyenler için de fevkalade bir çalışma sahası. Yazarın çoğu öyküsünde merkez öyle sağlam ki hikâye bir parça olsun sallanmıyor, okur hiçbir zaman boşluğa düşmüyor. Demem o ki; bir form olarak öyküyü, ayan beyan Ötekinin Rüyası'nda görebiliyoruz.



NE OLURSA OLSUN YETER Kİ KENDİNİ OKUTSUN!


Öyküyü kıymetli yapan şeylerden biri de mutlak suretle dildir. Teknik açıdan kusursuz bir metin, dil yetisi olan bir yazarın kaleminden çıkmamışsa kendini okutmayabilir. Aynı zamanda öykü, yapısı gereği -romana nazaran- kısa bir tür olması sebebiyle, okurunu olabildiğince hızlı hikâyeye davet etme mecburiyetindedir. Arjantinli kalemin marifetlerinden biri de şüphesiz, bizi atmosfere sokma yetisi. Birçok öyküsünün henüz başında işlediği sağlam imgelerle hem öyküye renk -yer yer boyut- katan, hem de okurda merak uyandıran Cortazar, kısa cümlelere -çoğu öyksünde- kare kare atmosferi oluşturup bizi hikâyesine davet ediyor. Kimi zaman öyküye müdahil olan iç seslere tanıklık ediyoruz. Usta yazar, iç sesleri sadece iç ses olmaktan çıkarıp, onlara sorular sorduruyor, cevaplar verdiriyor. İç sesler, -kullanıldığında- yazarın üslubunda öyle güzel yer ediniyor ki, kafa karışıklığına sebep olmadığı gibi -ki postmodern metinlerde istemli ya da istemsiz sık sık kafa karışlığına sebep olur- aksine öykünün ilerleyişine yardımcı oluyor.



SARKAÇ GİBİ SALINAN ÖYKÜLER


Bahsettiğim şeye Cortazar öykülerinde, kitapta bilakis şu bölümde diyemeyeceğimiz kadar sık rastlanıyor. Özellikle yazarın bazı öykülerinde rüya ile gerçek o kadar iç içe ki geçişleri kavramakta güçlük çekebiliyorsunuz. Yine de kendinizi, rüya ile gerçek tek, hepsi iç içe gibi bir bakışa konumlandırır; geçişsiz bir perspektiften öyküye yaklaşırsanız, öyküyü daha rahat kavrayabilirsiniz. Örneğin bir öyküde, kitap okuyan bir adamın odasından kitabın içine, adamın okuduğu hikâyeye geçiyor ve iki dünyanın bütünleştiğine şahit oluyorsunuz. Takmayın kafanıza olur öyle şeyler, nihayetinde bu bir öykü. Yine Nehir öyküsünde siz ölümün soğukluğunu öykünün henüz ilk cümlesinden hissetmeye başlamanıza rağmen son cümleye kadar Cortazar, rüya ile gerçeklik arasında sizi muallakta bırakıyor. Oysa işte orada, hemen burnunuzun dibinde.



Biraz da kitabın bölümlerini hatta kitabı oluşturan kitapları inceleyip, o kitapların içinden birkaç öyküyü işaret edelim. Kitabın içindeki ilk kitap Öteki Yaka. Cortazar'ın erken dönem öykülerinin yer aldığı Öteki Yaka'da, eser miktarda deneysellikler ve bol bol fantastik esintiler mevcut; yine köşe başlarını büyülü gerçekçi öyküler tutmuş. İntihaller ve Çeviriler, Gabriel Medrano Öyküleri ve Astronomiye Giriş ilk kitap Öteki Yaka'yı oluşturan bölümler. Astronomiye Giriş, isminden anlaşılacağı üzere özellikle bilimkurgu severlerin ıskalamaması gereken bir bölüm. Hayvan Hikâyeleri ve Gizli Silahlar, kitabı oluşturan ikinci ve üçüncü kitaplar. Bu bölümlerde öykülerin hacim kazandığını görüyoruz. Bu iki kitapta Cortazar, kendi klasik anlatısını genişletip eylem ve olay bazlı öykülere ağırlık veriyor. Örnek olarak, özellikle Gizli Silahlar kitabındaki Takipçi öyküsüne bakılabilir. Ötekinin Rüyası'nda yer alan son kitap, birbirinden keyifli öykülerin yer aldığı, üç bölümden oluşan Oyunun Sonu. Bu kitapta klasik Cortazar öykülerine geri dönüyoruz. Karınca öldürme makinesiyle Carlos dayının anlatıldığı Zehirler, gizin son cümleye kadar korunduğu Hükümlü Kapı keyifli; Aksolotl, Mainad'lar ve Nehir son kitaptaki etkileyici öykülerden.



Cortazar hakkında buraya kadar yazdıklarım bir yana; herhalde Cortazar, hakkında genelleme yapılmayacak nadir yazarlardan birisi. Çünkü Arjantinli yazar öykünün her türlüsünü kaleme almış. Onda Borgesvari çetrefilli kurgulara rastlayabilirsiniz. Bir bakmışsınız ki sonraki öyküsünde sayfalarca sadece bir kazak giymeyi anlatıyor. Bununla birlikte bu durum, onu tamamen deneysel bir yazar da yapmaz. Tıpkı, fantazyadan bu kadar beslenip de bir fantazya yazarı olmaması gibi. Cortazar, usta bir öykü yazarı. Ve Ötekinin Rüyası'dan öğrendiğim bir şey varsa; öykü aslında basit bir tür olduğu, Cortazar'ın kaleminden çıktığı sürece.


Arjantin'in usta yazarlarından Julio Cortazar'ın üç ciltlik bütün öykülerinin ilk cildi Ötekinin Rüyası ismiyle geçtiğimiz ay Can Yayınlarından çıktı. Yazarın Öteki Yaka -erken dönem öykülerinin yer aldığı-, Hayvan Hikayeleri, Gizli Silahlar ve Oyunun Sonu kitaplarını içeren Ötekinin Rüyası'nın çevirisini ise Süleyman Doğru yaptı. Kitap, henüz Cortazar okumamışlar, biraz Cortazar okumuş tadı damağında kalmış ve okumaya devam etmek isteyenler, Cortazar'ı Türkiye'de yayımlandığı kadarıyla okumuş ama bir gün okumadıkları yayımlanırsa okumadıklarını da okumaya ant içmişler için raflarda yerini aldı. Kısacası ikinci cildi çıkmadan ilk cildini soğutmayın derim, çünkü Cortazar hepimiz için!





• • •


Ötekinin Rüyası


Julio Cortazar


Çev.: Süleyman Doğru


Can Yayınları


2016


616 sayfa




#Ötekinin Rüyası
#Julio Cortazar
#Süleyman Doğru
7 yıl önce