|

Şehitlerden geriye sadece özlem kalıyor

Şehit yakınları ve gazilere psikolojik destek vermeyi amaçlayan 15 Temmuz Derneği’ne bağlı psikologlar 39 ildeki ailelerle görüştü. Şehit ailelerinin geçtiğimiz bir yıl içinde acı, keder, öfke ve özlem duygularını yoğun şekilde yaşadığını belirten Gülbahar Eda Erbaş, “Şehitlerden geriye sadece özlem kalıyor” diyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 16/07/2017 Pazar
Güncelleme: 09:52 - 16/07/2017 Pazar
Yeni Şafak
Şehitlerden geriye sadece özlem kalıyor
Şehitlerden geriye sadece özlem kalıyor
Temmuz dendiğinde hepimizin aklında farklı bir kare farklı bir anı canlanıyor. Ancak en büyük acıyı şehit yakınları yaşıyor. Ailelerde eşini, oğlunu, babasını, kızını, annesini, kardeşini kaybeden binlerce kişi var. Ailelerin acısını paylaşmak, yüklerini hafifletmek için profesyonel yardımda bulunmayı hedefleyen 15 Temmuz Derneği’ne bağlı psikologlar 39 şehirde binlerce kişiyle görüştü. Ailelere Gülbahar Eda Erbaş, Nesibe Özkan, Merve Uçar, Sema Vanlı, Burcu Nazlı Özdemir’den oluşan beş kişilik psikolog ekibi hizmet veriyor. Psikolog hanımlarla 15 Temmuz’un etkilerini, ailelerin sıkıntılarını ve medyaya düşen görevleri konuştuk.
Şehit aileleri ve gaziler için neler yapıyorsunuz?

Gülbahar Eda Erbaş: Şehit aileleri, gazilere psikolojik yardım sağlamak için bu ekip kuruldu. Elimize listeleri alıp şehit ailelerini ziyarete başladık. İstanbul ve Ankara’dan sonra 39 şehirde yaşayan şehit ailelerine gittik. Ailelerin talep ve ihtiyaçlarına göre insanları yönlendiriyoruz. Kesinlikle maddi bir bağış olmuyor. Ayrıca üniversite ve okullarda öğrencilere 15 Temmuz’un önemini, darbenin ne olduğunu, o gece yaşanan kahramanlıkları, demokrasinin ne olduğunu anlatıyoruz. Gazileri açık oturum ve televizyon programlarına yönlendiriyoruz ki olayları doğru anlatsınlar. Mahkeme süreçlerini takip ediyoruz.

AİLELER MAHKEMELERDE YALNIZ KALDI
Mahkemelere katılımın az olduğu görülüyor. Bununla ilgili ailelerin görüşü nedir?

Gülbahar Eda Erbaş: Mahkemelere katılım beklentileri karşılamıyor. Ailelerin anlattıklarına göre katiller oraya şık giyimleriyle çok rahat şekilde geliyorlar. Hareketleri ve konuşmaları lakayt. Orada boşluk olduğunda bundan güç alıyorlar. O gece sadece şehitler ve gaziler çıkmadı, herkes dışardaydı. Her şeyi çok çabuk unutuyoruz.

Nesibe Özkan: Baskı oluşması için ve ailelere destek amacıyla medyanın mahkemeleri hatırlatması gerekiyor. Kuruluşların Silivri ve Ankara’daki mahkemelere davetlerinin artması gerekiyor.

Sema Vanlı: İnsanların kendiliğinden oraya gelmesi gerekli. Aileler çok yalnız kaldıklarını söylüyorlar.

Ailelere nasıl yaklaştınız?

Gülbahar Eda Erbaş: Onlarla aile yakınlığı kurmak istedik. Herkese abi, amca, teyze diyerek yaklaştık. Resmiyetten uzak olunca dertlerini daha rahat açtılar. Yardıma gelen çoğu kişi kartını bırakıp gitmiş ve sonrasında telefonları açan olmamış. Biz kendi numaralarımızı verdik ve taleplerine samimiyetle cevap verdik. Her aradıklarında olumlu olumsuz geri dönüş yaptık. Bu da aramızdaki bağın kuvvetli olmasını sağladı.

Şehit aileleri yas sürecini nasıl geçiriyor?

Gülbahar Eda Erbaş: Normalde yasla ilgili bize gelen insanlardan bir farkları yoktu. Türkiye’deki özellikle muhafazakar kesimin inanç sistemi koruyucu oluyor. Şehit aileleri de kendi değerlerine uygun olarak bir yas süreci yaşıyorlar. Başta acı, üzüntü, öfke ve kederle besleniyor sonrasında özlem biraz artıyor ve öfke de yükseliyor. Bir süre sonra da tüm duygular asgari seviyeye çekiliyor. Şehitlerden geriye sadece özlem kalıyor. Şehitlik makamıyla gurur duyan ailelerin gönülleri ferahlıyor. Gurur duyanlar aileler ağlayıp düşmanı sevindirmek istemiyor ama acıyı da yaşamalılar. Yasa geç girilen süreçte travmatik durumlar meydana gelebiliyor. Şehitlerin çevresindeki kişilerin de bilgilenmesi gerekiyor.

Sema Vanlı: En önemlisi yas sürecini ötelemeden yaşamaları gerekiyordu, buna çalıştık.

MEDYA HASSAS
DAVRANMALI
Geçtiğimiz bir yılda ailelerde nasıl bir değişim gözlemlediniz?

Gülbahar Eda Erbaş: Aile üyelerinde inkar süreci uzun sürdü. Aileleri öfkesi artanlar ve yoluna girenler olarak iki gruba ayırabiliriz. Özellikle mahkeme süreçleri buna etki etti. Sükuneti sağlayıp normal hayatlarına dönmeye çalışanlar oluyor ama bu mahkeme süreçleri insanları zorluyor.

Burcu Nazlı Özdemir: Kimisi yaşadıklarının üstesinden tek başına gelmeye çalışıyor kimiyse paylaşmayı tercih ediyor. Genel olarak daha iyiler. Medyayla ilgili sıkıntılar da var. Birçok şeyi üzerine ekleme yaparak yayınlıyorlar. Olaylar hikayeleştirilip ailelerin hoşuna gitmeyen şekilde yansıtılıyor. Arayıp ‘Üç gaziyle röportaj yapmak istiyoruz ancak bacağı kopmuş olsun’ diyorlar. Basının hassasiyeti çok önemli. Aileler bundan yadsınamayacak şekilde etkileniyorlar.

Sema Vanlı: İsimler yanlış yazılıyor, fotoğraflar hatalı oluyor. Bu tip şeyler onlar için çok önemli. Basını arayıp uyardıklarında sözlerinin, duygularının dikkate alınması gerekiyor. Örneğin şehit annesine oğlunun cesedi gösterilmiyor ve toprağa veriyorlar. Ancak oğlunun başı kesilmiş haldeki bedenini televizyonda görebiliyor. Haber değeri adı altında büyük bir yıkıma neden oluyorlar.

TARİHE YANLIŞ
NOTLAR DÜŞÜYORUZ
Medyadaki saptırmalara karşılık ailelerin talepleri nedir?

Burcu Nazlı Özdemir: Aileler artık röportaj vermek istemiyor çünkü sözlerine yalan yanlış eklemeler yapılıyor. Olayların acite edilmesinden de rahatsızlar.

Gülbahar Eda Erbaş: Örneğin bir şehidin cenazesini almaya komşusunun gittiğini yazmışlar. Şehidin babası benim torunlarım bunu okuduklarında dedem sahip çıkmamış diyecekler diye vicdan azabı çekiyor. Gelecek nesillerin yanlış bilgilendirilmesine neden oluyoruz. Tarihe yanlış notlar düşüyoruz.

Nesibe Özkan: Biz hassasiyetleri ilgili yerlere iletmeye çalışıyoruz. Ortada kazanılmış bir zafer var ama bir kadın eşini kaybetmiş, bir baba oğlunu kaybetmiş oluyor. Kutlama yerine anma kelimesini kullanılmasını istiyorlar. Nöbet tutarken halay çekiyorlardı ama benim evimde yas tutuluyordu deniyor. Ailelerin de yer aldığı ve bu hassasiyetlerin gözetildiği bir program yapılabilir.

AİLELER ACILARINI PAYLAŞTI
Ailelerle hangi etkinlikler yapılıyor?

Nesibe Özkan: Periyodik buluşmalar dışında iftar ve gezi etkinlikleri oluyor. Mart ayında şehit aileleriyle Antalya kampı programımız vardı. Kızılay’ın düzenleyeceği kamp programları var. Ayrıca genç ve çocukların katılacağı kamp ve geziler olacak.

Antalya kampındaki hava nasıldı? Neler yapıldı?

Burcu Nazlı Özdemir: Grup çalışması yaptık. Aynı acıları yaşamış aileleri bir araya getirdik. Birbirleriyle en çok temas sağladıkları yerdi. Kemal Sayar ve Mücahit Öztürk aileler 'Birlikte başetme' süreçlerini konuştular.

UNUTULMASINDAN KORKUYORLAR
Şehit yakınları ve gazilerin başka hangi sıkıntıları öne çıkıyor?

Nesibe Özkan: Ne kadar tazminat aldınız, ne kadar yardım yapıldığı gündeme getiriliyor. Özellikle gaziler bu durumdan şikayetçi. ‘Oo hadi bakalım zengin oldun, yolunu buldun’ gibi tepkiler geldiğinde bundan çok rahatsız oluyorlar. Acıları hafiflemiyor. Ailelerin güvenlerini arttıracak konuşmalar yapılması gerekiyor.

Gülbahar Eda Erbaş: Çağrıldığı organizasyon için kalkıp başka şehre giden ve alanda yer kalmadığı için kaldırımda oturan aileler var. İyilik yaparken biraz daha özen gerekiyor. Çoğu edebinden susuyor. İyi niyet suistimal edilmemeli. Bir de 15 Temmuz’un ve şehitlerin unutlmasından korkuyorlar. Bu kaygıyı çok yaşıyorlar.

Şehit isimleri yaşadıkları sokağa
verilmeli
Okul, durak, sokaklara şehitlerin isimler veriliyor. Ailelerin tepkileri nasıl oluyor?

Sema Vanlı: Çoğu şehidimizin adı yaşatılmaya devam ediyor. Aileler bundan çok memnun. Eksik olanları da bize hatırlatıyorlar. Zamanla hepsinin adı bir yere verilecektir.

Gülbahar Eda Erbaş: Anadolu insanının bir duruşu var. Hatırlanıyor olmak, köprüden geçerken Fatiha okunacak olması onları mutlu ediyor. Ancak bazen Ankara’da şehit olan birinin adını Iğdır’daki sokağa veriyorlar. Şehidin annesi oğlumu kim tanıyıp kim hatırlayacak orada diye endişe ediyor. Genelde isimlerin kendi sokaklarına verilmesini istiyorlar.

Benim babam kahraman değil
mi?
Bir yıllık süreçten çocuklar nasıl etkilendi?

Merve Uçar: Çocuklarda büyüklere göre özlem daha fazla. Nasıl etkilendiği, geriye kalan anne veya babanın çocuğa nasıl anlattıklarıyla ilgili. Basında adı çıkmayan şehitler de var. ‘Ben babamı televizyonda görmüyorum. Benim babam kahraman değil mi?’ diye soran çocuklar oluyor.



#15 Temmuz
#Şehitler
#Özlem
7 yıl önce