|

Sokaktaki zaferi mahkeme salonlarına taşıyalım

15 Temmuz'un gönüllü avukatları, 28 Şubat ve diğer davalarda olduğu gibi adaletin tecelli etmesi için o mahkemeden bu mahkemeye koşuyor. Darbecilerin en ağır cezayı alması amacıyla büyük çaba sarf eden avukatlara göre, Türkiye ilk kez gerçek anlamda darbeyi yargılıyor. Eskiye oranla avukatların daha çok katılım sağladığı bu davalar için gönül elçilerinin halka bir de çağrısı var: Sokakta elde ettiğimiz zaferi mahkeme salonlarına taşıyalım. Bu salonları boş bırakmayalım.

Yeni Şafak ve
04:00 - 16/07/2017 Pazar
Güncelleme: 09:58 - 16/07/2017 Pazar
Yeni Şafak
​Sokaktaki zaferi mahkeme salonlarına taşıyalım
​Sokaktaki zaferi mahkeme salonlarına taşıyalım

15 Temmuz ana davası başta olmak üzere Türkiye’nin değişik yerlerinde devam eden darbe davaları 200’ün üstünde gönüllü avukat tarafından takip ediliyor. Geçmişte 28 Şubat, İslami Hareket ve Elele eylemleri gibi pek çok davada da gönüllü olarak yer alan bu avukatlar için 15 Temmuz davaları ayrı bir önem taşıyor. 15 Temmuz darbe girişimiyle Türkiye'nin uluslararası güçler tarafından işgale açık bir ülke haline getirilmek istendiğini belirten avukatlar, bu davada yer almayı milli bir görev addederek Türk halkının hakkını sonuna kadar savunacaklarını belirtiyor. 15 Temmuz'un yıldönümü vesilesiyle bir araya geldiğimiz Hüsnü Tuna, Cüneyt Toraman, Yasin Şamlı, Necip Kibar, Mehmet Sarı ve Rıza Saka darbecilerin en ağır cezaları alması için omuzlarında cüppeleri ve ellerinde dosyalarıyla o mahkemeden bu mahmekemeye koşuyor. Geçmişte hukuksuz uygulamalardan dolayı çok zor şartlar altında çalıştıklarını, hakimlerin ve yargıçların adil olmadıklarını belirten avukatlar, 15 Temmuz davalarıyla Türkiye'nin gerçek anlamda darbeyi yargıladığını ve mahkemelerin ise güvenilir olduğunu söylüyor. Türk halkının sokakta elde ettiği zaferi mahkeme salonlarına taşıması gerektiğini savunan avukatlar mahkeme salonlarının doldurulması konusunda da ortak görüşe sahip.

CANIMIZI ORTAYA KOYDUK

Avukat Hüsnü Tuna’yı hepimiz 28 Şubat sürecinde başörtülü kızların davalarına gönüllü olarak sahip çıkan bir isim olarak tanıyoruz. Şimdi ise 15 Temmuz davalarında şehit, gazi ve bazı devlet kurumları için gönüllü avukatlık yapıyor. 1980 darbesini ve 28 Şubat'ı birebir yaşadığı için bu tür konularda hassas olduğunu ifade eden Tuna, "85 sonrası avukatlık dönemimde siyasi davalarla büyük oranda haşır neşir oldum. 2010 yılında 80 darbesini gerçekleştirenlerin yargı önüne çıkarılması ve aynı şekilde 28 Şubat'ı yapanların da hakim karşısına çıkması bunlara karşı daha uyanık olmamız gerektiği konusunda bende bir duyarlılık oluşturdu. 15 Temmuz'u Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nde canlı olarak yaşadım. Darbe olduğunu duyduğum esnada Türkiye'nin bugün itibariyle elde ettiği tüm kazanımlarının ortadan kalkacağını düşünerek Türk milletinin bir evladı olarak ben de sokağa çıktım. Geçmiş yıllarda İslami düşüncelerinden dolayı suçlanan kişilere karşı açılan davaları takip etme konusunda oluşan duyarlılığım 15 Temmuz davalarında da devam ediyor. İnsanlar bu davaya karşı koymak için canlarını verdi. Bir hukukçu olarak benim görevim milletimin yanında yer alarak onların hakkını savunmak" diye konuşuyor.

AVUKATLAR ARTIK DAHA DUYARLI

Avukatların 28 Şubat dönemine oranla günümüzde bu türden davalara daha duyarlı olduğunu belirten Tuna, "O yıllarda 20-30 kişiyi geçmezdik. Avukatlardaki duyarlılık bugünkü kadar değildi. Hukukçular milletin yanında yer alma noktasında bugün daha bilinçli. Pek çok arkadaşım bu davaları gönüllü olarak takip ediyor" diyerek devam ediyor: "Mahkemeleri geçmişle mukayese edecek olursak 97'de darbecilerin etkisinde olan yargıç ve savcılar vardı. Hem darbe hem de mahkemeler aracılığıyla insanlar etkisiz hale getirilmek istendi. Ama 15 Temmuz mahkemeleri 28 Şubat ile mukayese edilmeyecek kadar arınmış durumda. Mahkemeler daha tarafsız bir hal aldı. Bugün mahkemelerde daha objektif kararlar alınıyor. Darbecilerden yaptıklarının hesabının sorulmasının artık daha mümkün olduğunu düşünüyorum. 28 Şubat'ta Türkiye'nin dindar halkına kumpas kurdular. Onlar da tankları yürüttü, ceset torbaları hazırladılar fakat 15 Temmuz'da insanlarımızın üzerine ateş açtılar. Dolayısıyla bu davalar sadece şehitlerimiz ve gazilerimiz için değil 81 milyon için önemli."

En ağır cezayı almaları için uğraşıyo
ruz

Darbe Davaları Takip Platformu Başkanlığı görevini yürüten Avukat Rıza Saka, 15 Temmuz davalarında şehit, gazi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vekili olarak katılıyor. Duruşmaların tümüne katılmaya özen gösteren Saka,"Türk halkı adına duruşmalara katılımı yetersiz buluyorum. Şehitleri anmak sadece meydanlarda ekranların kameraların ya da siyasetçilerin olduğu alanlarda olmuyor. Onları her yönüyle anmalıyız. Anma ve mücadele mekanlarından birisi de aslında mahkeme salonları" diyerek ekliyor: " Sanıklar ilk duruşmada çok laubaliydi. Duruşma salonunu adeta bir tören alanına girer gibi girdiler. Aslında darbe davalarında yargılanan sanıklarla ilgili özel bir düzenleme yapılması gerekiyor. Özel kıyafetli elleri ayakları kelepçeyle bağlı sanıkları biliriz. İlk duruşmada bizde de öyle olması gerektiğini anladık. Bir de sanıklar bizlere avukatlara ve müdahil olarak bulunan şehit yakınları ve gazilere yönelik bakışları tehdit doluydu. Bu nedenle bu davaların peşini bırakmayacağız. En ağır şekilde cezalandırılmaları için elimizden geleni yapacağız."

Haksızlıklara
boyun eğmedik

15 Temmuz'un Türkiye’nin 28 Şubat ayarlarına dönmesi için gerçekleştiğini ifade eden Avukat Cüneyt Toraman, "28 Şubat darbe sürecinde, hak ihlallerine karşı binlerce dava açtık. Bu süreçte hukuk rafa kaldırıldığı için açtığımız davaların büyük çoğunluğu adeta duvara çarparak geri döndü. Sonucunu bile bile davalar açmaya devam ettik. Hukuksuzluklara, haksızlıklara boyun eğmediğimizi gösterdik. Meşru sınırlar içinde bu zulme direndik. Eğer 28 Şubat darbe sürecinde bu direnişimiz olmasaydı, 2002 yılında yapılan seçimlerde bu darbeye destek veren siyasi partiler sandığa gömülmez, 15 Temmuz darbe teşebbüsüne karşı böyle geniş kapsamlı bir direniş olmazdı" diye konuşuyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsü davalarına halkın yeterli desteği vermediğini de söyleyen Toraman, "Halkına kurşun sıkan, bomba yağdıran sanıklar, uzun güvenlik koridorunun ortasından geçerken, kortejin iki tarafında, üzerlerine kurşun sıktıkları halk ile göz göze gelmeli. Halkımızın sokakta elde ettiği başarıyı, mahkeme salonlarında taçlandırmalarını bekliyoruz" diyor.

HUKUK TIKIR TIKIR İŞLİYOR

FETÖ'nün 2014 yılında Hakimler Savcılar Yükek Kurulu (HSYK) seçimlerini kaybettikten sonra yargıdan tasfiye edilmeye başladığını ifade eden Toraman, "Yargı böylece vesayetten kurtulmuş oldu. Şu an hukuk tıkır tıkır işliyor. İşkence liginde ilk üç sırada iken son sıralara düştük. Bir iki ay önce, FETÖ liderinin talimatına kadar, FETÖ sanıklarının, avukatlarının, yakınlarının, işkence iddiası dahi söz konusu olmadı. Diğer davalarda hatalar yüzde 30-50 düzeyinde olduğu halde, FETÖ davalarında bu oran yüzde 3-5 civarında" ifadelerini kullanıyor.

Davamıza
sahip
ç
ıkıyoruz

Avukat Necip Kibar, 15 Temmuz davalarına katılma sebebini ise şöyle açıklıyor: "15 Temmuz, Türk vatandaşlarının inanç ve kimliğine yönelik yapılmış bir darbe girişimidir. Maksadımız bu davada da Türkiye Cumhuriyeti vatadaşlarının tamamının değerlerini korunması, muhafaza edilmesi ve özgürlüklerin yok edilmemesi. 28 Şubat'ta da meydanlarda, üniversite kapılarında, imam hatiplerde sayısız avukat arkadaşımız gönüllü nöbetler tutmuştu. Avukatlar olarak 28 Şubat'ta olduğu gibi bu davalara da sahip çıkıyoruz." Halkın duruşma salonlarına gelerek avuklatlara destek vermesi gerektiğini belirten Kibar, "Gezi Parkı yürüyüşünde mağdur olan bir şahıs için İstanbul Adalet Sarayı'nı ayağa kaldırdılar. Bizim 250 şehidimiz ve çok sayıda gazimiz var. Bizim onlardan 250 kat daha gür çıkmalı sesimiz" ifadelerini kullanıyor.

Vicdani borcumu ödüyorum

28 Şubat'ın hayalleri yıkılan kuşağı içerisinde yer aldığını ifade eden avukat Mehmet Sarı, "Biz hayalleri yıkılandık ama bir taraftan da hayatları kararanların dönemi başlamıştı. Bu tür davaların içerisinde bulunmayı vicdani bir borç olarak addediyorum" diyerek devam ediyor:"28 Şubat dönemi mesleğimin ilk yıllarına denk geliyordu ve mesleğimin geleceğine yönelik büyük bir ümitsizliğe kapılmıştım. Örneğin, ofisimizde çalışan başörtülü bir arkadaşımız mahkemeden bir dosya almaya giderdi. Sırf başörtülü diye hakim bu arkadaşımıza imza vermemişti ve biz de imzayı başka bir arkadaşımızı göndererek almıştık." 15 Temmuz hakkında açılan 7 dosyanın mesuliyetini üstlenen Sarı, "Türkiye bu davalarla gerçek anlamda darbeyi yargılıyor. Hainlerinlerin en ağır cezayı alacağını noktasında umutluyorum. Halkımızın içi rahat olsun" diyor.

Dosyalar titizlikle çalışılmalı

15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye ile sınırlı olmadığını belirten Avukat Yasin Şamlı, "İslam coğrafyası kan gölüne döndürüldü. Bu kanlı plan Türkiye’deki 15 Temmuz darbesiyle tamamlanmak istendi. Halkımız ilk defa darbeye direnerek darbecileri püskürttü. Bu davalara sahip çıkmak millete sahip çıkmak, ümmete sahip çıkmak nihayet 249 şehit adına adalete sahip çıkmaktır" diyor. 28 Şubat'a oranla 15 Temmuz davalarında avukatlar olarak sayıca daha fazla olduklarını ifade eden Şamlı, "Biz şehit yakınları ve gazilerin avukatları olarak bu dosyaların ciddi bir şekilde çalışılması gerektiği kanaatindeyiz. Sanıklar, AİHM başta olmak üzere uluslararası hukuk kurumlarından yardım alma planları yapmaktadırlar. Darbe davalarında verilecek mahkumiyet kararlarının sağlam deliler üzerine bina edilmesi oldukça önemli" diye konuşuyor.





#15 Temmuz
#28 Şubat
#Mahkeme
7 yıl önce