|

Suriye’de strateji savaşları

SETA Vakfı tarafından yayınlanan “Küresel ve Bölgesel Aktörlerin Suriye Stratejileri” adlı kitabın editörlüğünü Hasan Basri Yalçın ve Burhanettin Duran yaptı. Çeşitli akademisyenlerin araştırmalarını kapsayan eserde ABD, AB, Rusya, İran, İsrail gibi farklı aktörlerin Suriye’deki stratejilerini ortaya çıkartmaya çabası ortaya çıkartılıyor.

Yeni Şafak ve
04:00 - 12/11/2016 Cumartesi
Güncelleme: 19:40 - 11/11/2016 Cuma
Yeni Şafak
BEKİR AYDOĞAN


Arap Baharı olarak nitelenen ve Ortadoğu ile Kuzey Afrika ülkelerini etkisi altına alan demokratik halk hareketleri hissedildiği coğrafyalarda siyasi, ekonomik ve sosyolojik açıdan tektonik değişimlere yol açtı. Refah, demokrasi ve özgürlük sloganlarıyla haklarını arayan Suriyelilerin 15 Mart 2011'de başlattığı barışçıl protestoları rejimin silah kullanarak bastırmaya çalışmasıyla ülkedeki siyasi kriz iç savaşa evrildi. 600 bin kişinin hayatını kaybettiği, 13 milyon Suriyeli'nin mülteci konumuna düştüğü ülkede savaşın yıkıcı etkisi ve tıkanmışlığı krize müdahil olan yerel/bölgesel/küresel aktörlerin stratejilerinin çarpıştığı Halep'teki yıkımda sembolleşti.



Suriye'deki insani krizin ulaştığı aciliyet evresinin yanı sıra iç savaşın yaydığı istikrarsızlık, terör örgütlerine alan açan ve terörü ihraç eden otorite boşluğu ve mülteci krizi Suriye sınırlarını aşarak bölgesel ve küresel bir soruna dönüştü. Suriye'deki iç savaşın çıkışını, gidişatını ve olası sonuçlarını anlamak için şüphesiz aktörlerin ilgili stratejilerini ele almak gerektiğini söyleyebiliriz. Geçtiğimiz günlerde SETA (Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı) tarafından yayınlanan “Küresel ve Bölgesel Aktörlerin Suriye Stratejileri” isimli kitap tam da bu ihtiyaca binaen aktörlerin Suriye stratejilerini masaya yatırıyor.



TEK TARAFLI ÇÖZÜM İMKANSIZ



Suriye'deki iç savaşta etkili olan aktörlerin genel stratejilerini ele alması bakımından bu konuda hazırlanmış en kapsamlı çalışmalardan biri olarak öne çıkan derleme kitabın editörlüğünü, SETA Genel Koordinatörü Prof. Dr. Burhanettin Duran ve SETA Stratejik Araştırmalar Direktörü Doç. Dr. Hasan Basri Yalçın yapıyor. Alanında uzman akademisyenlerin kaleme aldığı kitapta, giriş ve 14 ayrı makalede başta Türkiye olmak üzere ABD, NATO, AB, Rusya, İran, Mısır, Suudi Arabistan ve İsrail gibi farklı aktörlerin Suriye'deki stratejileri tartışılıyor. Bahsi geçen konuda aktörlerin uluslararası siyasetteki nihai hedefleri, bu hedeflerin Ortadoğu ve Suriye politikalarına etkileri ele alınıyor. Her bölümde farklı aktörler ve konular üzerinden Suriye'deki iç savaşı analiz eden kitap; aktörlerin iç savaştaki stratejilerinin nedenselliğini ele alırken aktörlerin politikalarındaki hedefleri, yöntemleri ve güç parametreleri arasındaki uyumu da sorguluyor. Suriye'de ne olup bittiğini anlamak için benzeri birçok soruya cevap arayan kitabın gündelik dış politika gelişmelerinden ziyade aktörlerin orta ve uzun vadeli hesaplarını konu edinişi araştırmacılara iyi bir kaynak özelliği de taşıyor. Kitap ayrıca, iç savaşın bir sonucu olarak güvenlik tüketen iç dinamikleriyle Suriye kaynaklı terör örgütleri PYD/PKK ve DAEŞ terörüne karşı olmak üzere genel olarak Türkiye'nin Suriye politikaları için stratejik öneriler de içeriyor.



İç savaşın başlangıcında halk hareketleri ile Beşşar Esed rejimine bağlı güçler arasındaki çatışma üzerinden Esed'in gitmesi ve kalması konusunda ayrılık yaşayan aktörler; zamanla DAEŞ ve PYD gibi terör örgütü, devlet altı silahlı gruplar ya da radikal örgütler nedeniyle kompleks politikalara yöneldi. Başta Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar gibi ülkelerle birlikte rejime karşı ılımlı muhalifleri destekleyen ABD'nin savaşın ileri safhalarında Esed'in statüsünün tartışılmasını geri plana atıp Rusya'nın artan müdahalesine göz yumması, muhalifler yerine PYD'ye alan açan DAEŞ'le mücadeleye yönelmesi ve İran ile Hizbullah'ın rejime desteği savaşı karmaşıklaştırdı. Rusya'nın rejime artan desteği ve ABD'nin muhaliflere verdiği desteği zayıflatması ise savaşın dengeye oturduğu yıpratma savaşına dönen krizde Cenevre'deki uluslararası toplantılardan kırılgan ve geçici ateşkesler dışında etkili bir sonuç çıkmamasına yol açtı. Kitapta, Suriye'de kolay ve hızlı bir çözümün beklenmemesi gerektiği belirtilirken, ABD'nin artık Suriye'de Rusya'nın bölge tutma (area denial) stratejisini göz önünde bulundurmadan hareket edemeyeceğinin altı çiziliyor. Kalıcı bir çözüm için tarafların tek başına yapacakları önemli bir şeyin olmadığı, bölge ülkelerinin ya da ABD ve Rusya gibi küresel güçlerin de tek taraflı ve bir diğerini yok sayarak çözüm getiremeyeceği ele alınıyor.



ABD'NİN DENGE POLİTİKASI



Rejimin İran'la birlikte en büyük destekçilerinden olan Rusya'nın konjonktür gereği caydırılabilir (deterrence) ancak zorlanamaz (compellence) olduğu vurgulanıyor. Öte yandan çözüm yerine denge isteyen ABD'nin, çözümsüzlüğün maliyetini en çok yüklenen bölge ülkeleri birbirini yıpratırken kendisinin süreçten güçlenerek ve kazançlı çıkmasını amaçladığı değerlendiriliyor. Suriye'de bütüncül bir stratejisi olmayan NATO'nun Doğu Avrupa'da Rusya'ya gösterdiği direnci Suriye'de göstermediği ve özellikle Türkiye'nin PYD'ye karşı hassasiyetlerine yeterince taraf olmadığı ancak Ankara'nın birliği göreve çağırdığı 4. madde çerçevesinde rol aldığı hatırlatılıyor. Ortak güvenlik ve dış politika ilkelerini uygulayamayan Avrupa Birliği'nin (AB) de meseleye göç, terör ve enerji güvenliği kapsamında yaklaştığı ve özellikle DAEŞ sonrası Esed'in varlığına ses çıkarmadığı dile getiriliyor.



Suriye'deki iç savaşın Türkiye'ye maliyetinin de ele alındığı kitapta, Ankara'nın Rusya ve İran'la ilişkilerinin olumsuz etkilendiği, Suriye'deki otorite boşluğundan doğan terör örgütleri nedeniyle meselenin Ankara için aynı zamanda kritik bir güvenlik konusu haline geldiğinin altını çiziliyor. Suriye'deki iç savaştan olumsuz etkilenen Türkiye ve İran'ın politikaları farklı olsa da ikili ilişkilerinin devam edeceği ve iki ülkenin çözüm için yakınlaşmak durumunda olduğu vurgulanıyor. Diğer yandan cunta yönetimi altındaki Mısır'da her ne kadar darbeyle görevinden alınan Muhammed Mursi döneminde muhaliflere yakın duruş sergilense de, genel olarak yönetimdekilerin ülkenin iç meseleleriyle uğraşması nedeniyle tutarlı bir politika geliştiremediği belirtiliyor. İç savaşın başında Müslüman Kardeşler karşıtlığını öne çıkartan Suudi Arabistan'ın zamanla İran tehdidini öncelediği, bununla beraber Riyad yönetiminin ABD ile ilişkilerinin gerilmesinden sonra bölgedeki politikalarını daha da sertleştirdiği ele alınıyor. Sınırlı müdahale stratejisiyle hareket eden İsrail'in ise iç savaşın özellikle İran, Hizbullah, rejim ve muhalifleri zayıflattığını düşündüğü ancak rejimin yerine gelmesi muhtemel grupların bilinmezliğini de dikkate alarak çıkarları nispetinde değerlendirme yaptığı belirtiliyor.



Özetle kitapta, sadece Suriyelilerin değil başta tüm bölge ülkelerinin ve aktörlerin müdahil olduğu ülkedeki vekalet savaşında kimin neyi hedeflediği, ne tür araçlar kullandığı, hangi yolları tercih ettiği ve stratejileri detaylı olarak incelemeye alınıyor.







• • •


Küresel ve Bölgesel Aktörlerin Suriye Stratejileri


Burhanettin Duran, Hasan Basri Yalçın


SETA Yayınları


2016


288 sayfa



#Arap Baharı
#SETA Vakfı
#Burhanettin Duran
#Hasan Basri Yalçın
7 yıl önce