“Dinin Antropolojik Bir Kategori olarak İnşası” Talal Asad denince ilk akla gelen metinlerden biri. Antropolojinin dine bakışının 19. yüzyıldan 20. yüzyıla nasıl değiştiğinden başlayarak bizatihi dini tanımlama ihtiyacının Hıristiyanlık tarihinde karşılaşılan belirli bir sorunun çözümüne ilişkin ve dolayısıyla tarihsel olduğu sonucuna varıyor yazar. Asad bu bölümde tüm dinlerde ortak olan üzerinden dinin evrensel bir tanımını yapan Clifford Geertz’i eleştirerek ilerliyor. Bir sonraki yazı da ise sözü antropolojinin merkezi kavramlarından “ritüel”in bugünkü anlamının yine antropoloji tarafından kurulduğuna getiriyor. “Ritüel” bir zamanlar ibadetlerde okunacak dua ve ilahilerin yazılı olduğu kitap anlamındayken, antropoloji marifetiyle her türlü simgesel eylemin karşılığı oluyor.
“Arkaizmler”in altındaki iki bölüm ortaçağ Hıristiyanlık düşünce ve yaşayışı üzerinden “Soykütükleri” başlığı altındaki din tanımı eleştirisinin sürdürülmesi olarak okunabilir. Asad’ın mükerrer iddiası ortaçağ ve modern dönem Hıristiyanlıklarının aynı olmadığıdır. İşte burası Talal Asad’ın Avrupa’nın tarihsel antropolojisi ile uğraştığı bölüm.
Altıncı bölümde ise İslam’da eleştirinin mümkün olmadığını iddia edenlere karşı çıkan Asad, Kant’ın eleştiri kavramının devlete koşulsuz itaati dışlamadığını gösteriyor. Ekseriyetle Salman Rushdie olayı ve içerimlerine dair olan son iki bölüm bugün Charlie Hebdo vakası akılda tutularak okunmalı.
Dinin Soykütükleri en nihayetinde modernliğe ve şimdiye dair bir kitap.