|

Türkiye-Rusya ilişkilerinde yeni dönem

Başbakan Binali Yıldırım’ın, Tataristan’ı da içeren Rusya ziyareti, iki ülkenin ilişkilere yeni ivme kazandırma isteğini göstermesi açısından anlamlıydı. Rusya’nın Türkiye ile ilişkilerde yeni bir strateji geliştirdiğini ziyaret sırasındaki nüanslar ile anlamak mümkün.

Yeni Şafak
04:00 - 20/12/2016 Salı
Güncelleme: 12:23 - 20/12/2016 Salı
Yeni Şafak
Prof. Dr. Salih Yılmaz • Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi



Başbakan Binali Yıldırım, Rusya Devlet Başkanı Putin ve Başbakan Medvedev, Tataristan Devlet Başkanı Minnihanov ile de görüştüğü Rusya ziyareti 5-7 Aralık 2016 tarihleri arasında gerçekleşti. Bu ziyaretin önemi Türkiye-Rusya ilişkilerinin normalleşme sürecinin hızlandığı ve Türkiye'nin Avrasya vizyonu çerçevesinde Şanghay İşbirliği Örgütüne girmesinin konuşulduğu dönemde olmasıydı. Rusya Başbakanı Medvedev'in ev sahipliğinde gerçekleşen bu ziyaretin Türkiye açısından ana gündemi şöyleydi:



* TL-Ruble ile alışveriş



* Ortak Fon Çalışması



* Bölgesel meseleler



* Şanghay İşbirliği Örgütüne üyelik



* Enerji alanında yatırımlar



Ekonomik ambargoların tamamıyla kaldırılması



Vizesiz rejime dönüş



FETÖ ile mücadele



Suriye ve Irak



Ana gündem maddeleri çerçevesinde Başbakan'ın Moskova'da ilk buluştuğu Türk iş adamları oldu. Gece saatlerinde Moskova Lotte Hotelde düzenlenen toplantıda birçok Türk işadamının firma sahibi olamaması nedeniyle firmalarını Rus ortaklarına devrettiği, Rusya'daki Türk inşaat ve taşeronluk firmalarının lokomotif sektörden ihale alamadığı, çalışma vizeleri konusunda yasakların kaldırmaması nedeniyle birçok firmanın yetişmiş personel getiremediği dile getirildi. Vize yasakları nedeniyle birçok ailenin parçalandığı verilerle anlatıldı. Başbakan, Türk iş adamlarının taleplerini özellikle Medvedev ile yaptığı görüşmede gündeme getirdiği biliniyor. Türk iş adamlarının hazırladığı rapor Rus muhataplarına iletildi.



SURİYE'DE DİYALOG KAPILARI AÇIK


Başbakan Binali Yıldırım'ın 2. Durağı ise MGİMO olarak adlandırılan Rusya Devlet Diplomasi Enstitüsü oldu. Aynı üniversitede Cumhurbaşkanı Erdoğan da 5 yıl önce konuşmuştu. Yıldırım'ın diplomat adaylarına yaptığı konuşmada bu ziyaretin sadece Türkiye ve Rusya arasındaki ikili ilişkilerin değil, acil çözüm bekleyen bölgesel ve uluslararası sorunların da çözülmesine katkı sağlayacağını ifade etti.



Başbakan Yıldırım daha sonrasında Rusya Başbakanı Medvedev ile görüştü. Bu görüşmede iki ülkenin ekonomide sürdürülebilir büyüme sağlaması, ortak yatırım fonunun 2017'de faaliyete geçmesi, Rusya'nın Türk Akımı anlaşmasını ivedilikle onaylaması, Akkuyu nükleer güç santraline stratejik proje statüsü verilmesi, Türk Akımı'nın Avrupa'ya uzanması konusu gündemdeydi.



Türkiye'de yapılması planlanan Akkuyu santrali projesinin yavaş ilerlemesine bağlı olarak Türkiye'nin kuruluşunun 100. yıldönümünde santralin ancak tek fazının devreye girebileceği Rus tarafınca vurgulandı. İki ülkenin 100 milyarlık ticaret hacmine ulaşabilmesi için yapılması gerekenler masaya yatırıldı. Türkiye başta turizm olmak üzere birçok konuda Rusya tarafının çekincelerinin yersizliğine dair sunumlarda bulundu. Suriye ve Irak başta olmak üzere dış meselelerin iki ülkenin devlet başkanı arasında ele alındığından hareketle Suriye meselesinin çözümü iç diyalog içerisinde olunacağı ve terör tehdidine karşı birlikte hareket edileceği özellikle vurgulandı. 2017 yılının ilk yarısında Putin ve Erdoğan'ın katılımıyla yapılması planlanan Üst Düzey İşbirliği Konseyi (ÜDİK) toplantısı için gerekli tüm proje belgelerinin hazırlanması yönünde karar alındı.



Türk-Rus tarafının yaptığı görüşmelerde merkez bankalarının karşılıklı ticarette yerel para birimlerinin kullanılması için teknik çalışmalara başlaması kararı alındı. Fakat Rusya tarafının inşaat/turizm/tarım ürünleri vb. konularda ruble/tl işbirliğini desteklemesine rağmen doğalgaz satışında TL ile ödeme konusunu kabul etmemesi bu işbirliğinin eşit şartlarda olmayacağını da ortaya koyuyor.



Başbakan Yıldırım'ın 6 Aralık'taki 3. Durağı ise akşam Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşme oldu. Bu görüşmede Putin, özellikle Türk Akımı anlaşmasının onaylanmasını öngören kanunu imzalayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a müteşekkir olduğunu dile getirdi. Bu görüşmenin daha çok nezaket görüşmesi olduğunu söyleyebiliriz.



Başbakan Yıldırım'ın 7 Aralık'taki durağı ise Tataristan oldu. Başbakan Binali Yıldırım ve beraberindeki bakanlar, Kazan'da Tataristan Cumhurbaşkanı Rüstem Minnihanov'un konuğu oldular. Kazan'da Türk-Tatar İş Konseyi toplantısına katılan Yıldırım'ın Kazan ziyareti Türkiye'den Başbakan seviyesinde ikinci ziyaret oluyor. Bu ziyarette başta ekonomi olmak üzere her alanda işbirliği konuları ele alındı. Ayrıca ünlü Tatar-Türk düşünür, devlet adamı Sadri Maksudi Arsal'ın Kazan'daki anıtının açılış törenine katıldı. Yıldırım, 7 Aralık akşam saatlerinde Türkiye'ye döndü.



RUSYA İLİŞKİLERDE TEMKİNLİ İLERLİYOR


Bu ziyaret kapsamında Rus haber ajansı Tass için bir makale kaleme alan Başbakan Binali Yıldırım, Rusya'nın 15 Temmuz hain darbe girişimi gecesi takındığı tavrı överek FETÖ, DEAŞ, PKK gibi terör örgütlerine karşı neler yapılabileceği, Azerbaycan-Ermenistan çatışması, Kafkasya'daki gelişmeler, Kıbrıs ve Karadeniz'in durumu, Putin'in ziyareti sırasında gündeme gelen savunma alanında işbirliği, Türkiye'nin almayı planladığı uzun menzilli hava savunma sistemi, Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütüne (ŞİÖ) üyeliği, Fırat Kalkanı Harekâtı'nda Türk askerine yönelik saldırı, Halep'e insani yardım konularını da görüşmelerde gündeme getirdi.



İkili görüşmelerde her ne kadar Şanghay konusu sıkça telaffuz edilmişse de Türkiye'nin niyetinin AB ile ipleri koparmak olmadığı anlaşılıyordu. Bu konuların Rusya'da da yeni gündem olduğunu düşündüğümüzde Şanghay ihtimalinin Rusları heyecanlandırdığını söylemek mümkün. Zaten bu heyecanın da bir sonucu olarak Şanghay'ın Başbakanlar düzeyinde yapılacak 2017 toplantısına Türkiye'nin davet edilmesi kararı alındı. Şimdilik AB/NATO bloğundan Türkiye'yi ayırmanın zor olduğunun Ruslar da farkındalar. Fakat bu başlangıcın devamı gelirse gelecek 10 yılda Türkiye'nin Doğu ile bağlarının güçlenmesi ve NATO'yu ilgi alanından çıkarması ihtimal dışında değildir. Rusya şu an itibariyle Türkiye ile olan ilişkilerini yavaş ve ABD'yi telaşlandırmadan yürütmek istiyor. Çünkü Rusya da biliyor ki hem AB hem de NATO Türkiye'den kolay kolay vazgeçmeyecektir. Türkiye'nin Şanghay/Avrasya perspektifi bölgedeki krizlerin de çözüme kavuşmasını kolaylaştıracak gibi duruyor. Özellikle Dağlık Karabağ Sorunu, Gürcistan/Rusya krizi gibi kriz bölgelerinde her an yeni bir başlangıç yapılabilir. Rusya'nın Doğu Avrupa'dan Avrupa'ya açılan kapısı olarak bilinen Ukrayna/Polonya güzergâhının kapanması, Baltık ülkelerinde NATO'nun güçlü yığınaklar yapması Rusya'yı Türkiye'ye mecbur bırakmış durumdadır. Fakat Türkiye'nin Rusya'nın bu mecburiyetini ne kadar iyi değerlendirebildiği tartışılabilir.



KİLİT KONU AL-BAB


Yıldırım'ın Rusya ziyaretinde en ilginç taleplerden birisi Çanakkale'deki Rus şehitliğine anıt yapmak istediklerini dile getirmeleriydi. Ruslar daha önce de sivil toplum örgütleri kanalıyla Ankara Dikmen'de Gagarin büstü dikmek istemişler fakat izin alamamışlardı.



Rusya'da Başbakanlar düzeyinde yapılan görüşmelerde sıkça gündeme gelen konulardan birisi de Fırat Kalkanı'nın El Bab'tan sonra Halep'i de kapsayıp kapsamayacağıydı. Türkiye tarafının harekâtın el-Bab ile sınırlı olacağına dair söylemlerinin Rusların korkularını yok ettiğini söylemek güç olacaktır. Rusya, Türkiye'nin Suriye'de ineceği son noktanın el-Bab'la sınırlı olmasından emin olmak istiyor. Aslında Esed ordusunun el-Bab'a yürüme taktiği, YPG'nin Türk ordusuna saldırıları bir uyarı niteliğindeydi.



Rusların Halep'te Türkiye ile işbirliği yapmak istediğini dile getirmesi de Türkiye'nin Suriye'de belirleyici bir güç olduğunu tasdikliyor. Türkiye, Rusya'dan Esed rejimi üzerinde daha fazla inisiyatif almasını talep ediyor. Türkiye hala Esed ile muhatap olmamakta kararlı duruyor.



Rusya'nın Türkiye ile olan ilişkileri kontrollü yürütmeye çalıştığı unutulmamalıdır. Rusya aslında Türkiye stratejisini yeniliyor. Bu stratejinin ipuçlarını 2017 yılının başında Putin/Erdoğan görüşmesinde göreceğiz.



#Rusya
#Ruble
#Şanghay İşbirliği
#Salih Yılmaz
7 yıl önce