|

Ülkünün büyüttüğü kadın: Emine Işınsu

Emine Işınsu annesi Halide Nusret Zorlutuna ile birlikte Ayşe dergisini çıkarıyor ve kadınlara dair yazılar kaleme alıyor.

04:00 - 15/03/2024 Cuma
Güncelleme: 02:26 - 15/03/2024 Cuma
Yeni Şafak
Emine Işınsu
Emine Işınsu
RANA SENANUR DOĞAN

Bazen insanlar için bir duyuşa ihtiyaç olur, bekleyip bakmaya, kaçan noktaları tutmaya ve hatırlamaya… Bazen de sadece bellekler için basit duraklar oluşturmak gerekir, Türk edebiyatında bellek tazeleyici isimler bu işe yarıyor. Unuttuğumuz, geride bıraktığımız ne varsa hayatı durdurup “Burada bunu unuttun” der gibi bize kendimizi hatırlatıyor. Emine Işınsu romanlarıyla biraz da böyle bir bellek tazeleyici görev üstleniyor okurları nezdinde. Çünkü geride bırakılan acıların, plastik acımasızlıklarla değersizleştirildiği bir dönemden geçiyoruz. Barışmış olmanın unutmak için yeterli olacağına dair bir algıyla millî şuurun ince uçlarına tasallut edildiğini fark ediyoruz. Ancak, tarihin akan nehrinde bir yerlerde hala devam eden acılar var. Balkanlar orada öylece duruyor mesela; tüm acısı, mazisi, yetimliği ile ama asla öksüz kalmayarak. Öksüzlerin anası bir “Türklük” var zira serde ve o erksiz de olsak daima içimizde bir yürek yangınıyla başımızda dimdik ses veriyor bizlere. Emine Işınsu bu topraklardan kaçıp gelmiş bir babanın evladı. Yıllar sonra “Ülküler gökteki yıldızlar gibidir, onlara ulaşılamaz ama onlarla rota tayin edilir.”1 Satırlarını yazdıracak bir mazi ve bilinçle büyüyor. Ülküsü Türk’ün nefes aldığı topraklarda huzurun ve mutluluğun yeniden inşası için çalışmak olunca edebiyat ve dergi yazıları çocukluğundan beri “şair” olarak anılan Emine Işınsu’ya edebiyatın bambaşka bir türünde okunur hale getiriyor. Romancı Emine Işınsu, Şair Emine Işınsu’dan daha etkili ve etkin bir hale gelmiş oluyor. Edebiyat dergilerinde, kadın temalı dergilerde hayata dair yazılar kaleme alıyor. Annesiyle ortak dertleri, Ayşe dergisinde kadınlara dair yazıyor. Romancılığı tüm kuramlardan ve kurallardan azade. Hikâyesi ve kurgusu öyle güçlü bir kaynaktan ve yalın bir biçimde besleniyor ki durup düşünmeden romanın akışında olağan bir okuma izleği okuyucu için oluşuveriyor.

ATA TOPRAĞINA DAİR

Halide Nusret Zorlutuna’nın kızı olmak büyük bir lütûfken bir de Türklüğün, Türk olmanın, adınla ve mazinle var olmanın acısını yaşamış Balkan göçmeni bir babanın da evladı Emine Işınsu. Küçücük bir dolaba bir somun ekmekle saklanmış erkek çocuğu büyüyor ve Halide Nusret Hanım’ın eşi, Emine Işınsu Hanım’ın babası oluyor. Bu topraklarda yeşeren acı vedalar Işınsu’nun kaleminde adeta bir çalar saat gibi bizlere “ne olduğumuzu” tekrar ve tekrar hatırlatıyor. “Türkiye, Türkiye’den büyüktür.” Bu cümleyi Rumeli’nin, Orta Asya’nın hatta Orta Doğu’nun pek çok yerinde sıklıkla duyabilirsiniz. Sınırları haritalardan taşan bir milletin sesini Yunus gibi, Hacı Bektaş-ı Velî gibi, Ahmed Yesevî gibi isimlere tutunarak duyuran bir Türk kadını… Bugün kültürel iktidar mahiyetinde tartışılan pek çok hususun karşı cephesinde geleneğin küllerini harlı tutarak yeniden ses vermeyi başarmış bir kadın… Şiirlerinde duru Türkçeye, Türk’ün veznine sadık kalmış. Şiirleri romanları kadar bilinmese de Türk edebiyatında pek çok şaire kıyasla belli bir kitleye hitap etmeyi başarmıştır. Romanlarında isimler ve hikâyeleriyle kendini okuyucusunun hayat yolculuğunda bir eşlikçi konumuna oturtur. Bunu da en çok sevdiklerini, kimi zaman babasını, kimi zaman kızını, kimi zaman da doğrudan kendisini kurguda yeniden inşa ederek yapar. Sınırlarını okuyucusuyla paylaşan bir yazar olarak Emine Işınsu Cumhuriyet gibi taze bir çiçeğin yaydığı güzel kokulardan biri olarak edebiyatımızda neşvünemâ bulmuştur.

Emine Işınsu, Çiçekler Büyür, Bilge Kültür Sanat, İstanbul, 2020, s.190.



#Aktüel
#Hayat
#Edebiyat
1 ay önce