|

Vahdete yolculuk

Günümüze kadar yerli yabancı birçok esere kaynaklık eden, esin kaynağı olan Mantıku’t-Tayr, farklı bir çeviriyle Türkçe’de. Ferîdüddîn Attâr’ın Kuşların İlâhisi anlamına gelen eseri, Cemal Aydın tarafından uzun yıllara yayılan titiz bir çalışma sonucu yayına hazırlandı.

Yeni Şafak ve
04:00 - 11/02/2016 Perşembe
Güncelleme: 21:29 - 10/02/2016 Çarşamba
Yeni Şafak
BELKIS İBRAHİMHAKKIOĞLU


Yazıldığı günden bu yana yaklaşık sekiz asır geçmiş olmasına rağmen her dem tazeliğini koruyan bir eser Mantıku't-Tayr. Dünya klasikleri arasında erişilmesi zor bir yere taht kuran bu ölümsüz eserin çeşitli dillere defalarca tercümesi edilmesi ve sanat eserlerine hâlâ ilham kaynağı oluşu, evrensel anlamda insanlar üzerindeki etkisinin gücünü de göstermektedir. Zira Attâr, beyitler halinde kaleme aldığı kitabında, sembolik ve son derece şiirsel bir dille insanın var oluş hakikatini anlatmaktadır. Mantıku't-Tayr, aynı zamanda tasavvufun temel prensiplerine ve kavramlarına yer veren anahtar kitap olması yönüyle de ayrı bir değer taşır.


12. ve 13. Yüzyıllar arasında yaşamış olan Ferîdüddîn Attâr'ın engin ilmi ve şahsi tecrübeleri ışığında ortaya çıkan Mantık'ut-Tayr, Cemal Aydın'ın büyük emek verdiği tercümesiyle yeniden ilgi toplayan kitaplar arasında yerini aldı. Aydın, çalışmalarında kitabın Farsça orijinali dışında Fransızca'daki dört ayrı çevirisini ve Arapça tercümesini dikkate aldığını, ayrıca Osmanlıca ve Türkçe çevirilerin tamamını da incelediğini belirtiyor. Kitapta sayısı 540'ı bulan dipnotlar özellikle dikkat çekiyor. Mütercim, eser hakkında verdiği bilgilerde, Fransızca tercümelerde de çok sayıda dipnot bulunduğunu ve kendisinin bunlardan yaralandığını ifade ediyor. Kaybettiğimiz kültür dilimizden dolayı, tıpkı yabancılar gibi bizim de dipnotları okumadan eserin saklı dilini kavramamız gerçekten çok zor. Zira beyitlerde yer alan telmihlerin, mecazların, sembollerin vs. bugün kullandığımız dilde artık karşılığı yok.


Mantıku'l-Tayr, hakikâtini arayan insanın yol ve yolculuğunun kuşların dilinden hikâyesidir. Attâr kesretten vahdete uzanan bu yolculukta kuşlar âlemine nefsin mertebelerini sıralayan sembolik anlamlar yükler. Yeryüzüne dağıldıktan sonra Elest Meclisi'ndeki sözleşmesini unutarak sûretlerin perdesine bürünen insan, aslından uzaklaşıp ayrılığa düşmüştür. Ancak koptuğu bütünün hatırası ona eksikliği hep his ettirir. Kuşlar bu eksikliği ülkelerinin başsız olmasından yakınarak dile getirirler: “Cihanda başsız bir ülke yok! Nasıl olur da bizim ülkemizin padişahı olmaz? Bu durumun ilelebet sürüp gitmemesi lazım! Bütün çabalarımızı bir araya getirmeli ve arayıp tarayıp bir sultan bulmalıyız.”



BAŞINDA HAKİKAT TACI BULUNAN KUŞ


Sultanı bulmak için çıkılacak yola bir rehber gerekmektedir. Aralarında bu göreve en uygun olan Hüthüt kuşudur, çünkü “Gerdanında manevî yola girmiş olduğunun nişanesi olan bir süs vardı. Başında ise hakikat tacı bulunuyordu.” Attâr, Kur'ân-ı Kerim'de ismi zikredildiği ve Hazreti Süleyman'a haberler ulaştırdığı için Hüthüt kuşunu özellikle seçmiştir ve sırtında tarikat elbisesi, başında hakikat tacı bulunan mürşid-i kâmili temsil etmektedir.



Hüthüt, kuşlara aradıkları yüce sultanın Simurg olduğunu söyler ve: “O bize çok yakındır, bizse O'ndan çok uzağız” diyerek bize şah damarımızdan daha yakın olandan uzak duruşumuzun gafletimizden kaynaklandığını ima eder. Simurg'un vasıflarının methinden sonra Attâr Hüthüt'ün dilinden o yola ancak; “O eşiğin önünde canını feda etmeyi bilenlerin” baş koyabileceğini ihtar eder. Kuşların hepsi önce büyük bir heyecan ve sabırsızlıkla yola koyulmak için acele ederler, ne var ki; “Bu yol hayli uzun, hedefse çok uzak olduğu için, tam kanat açılıp uçulacağı sırada kuşlardan her birini bir ürküntü, bir endişe, bir korku sardı.”



YOLDAKİ TUZAKLAR


Kuşlardan bir kısmı daha yolun başında kendilerini kurtuluşa erdirecek olan yolculuktan türlü bahanelere sarılarak vazgeçmek isterler. Bunlar nefsin en alt basamağı olan emmarede takılı kalan gruptandır. İleri sürdükleri bahaneler, gerçekte irfan yoksunu olduklarını açığa çıkarmaktadır. Hüthüt kuşların kendileriyle yüzleşmelerine ayna olmuştur. Onun rehberliğinde eksiklerini, kusurlarını, acziyetlerini fark etmeye başlarlar. Ama nefisleri onları henüz terk etmemiştir, yolculuğa devam ettikçe bunun göründüğünden daha da zor bir mesele olmadığını anlarlar. Hâlden hâle girerek kan ter içinde yol almaya çalışsalar da pek çoğu yoldaki tuzakların tutsağı olmaktan kendini kurtaramaz ve fire verirler. Yola devam edenler şeksiz şüphesiz teslimiyetlerine engel olan kuruntularından kurtulmak için sürekli Hüthüt'e sorular sorarlar. Hüthüt onların şüphelerini anlattığı menkıbe ve küçük hikâyeciklerle cevaplar ve seyr-i sülûkta uyulması gereken hususları öğütler. Kuşlardan biri ona: “Ey dost, bu yol kaç fersah?” diye sorar. Hüthüt katedilmesi gereken yedi vadiden söz eder, bunlar; talep vadisi, aşk vadisi, marifet vadisi, istiğna vadisi, hayret vadisi, sonuncusu da fakr ve fenâ vadisidir.



Sâlikin, yolculuk süresince karşılaşabileceği bütün zorluklar karşısında test edildiği bu yedi basamaklı vadi için Hüthüt: “Bundan sonra artık bu yolda yürünecek bir mesafe yoktur! Cezbeye kapılırsın, senin için yol diye bir şey kalmaz. O andan itibaren bir su damlası bile olsan, derya kesilirsin” der. Yedi vadiyi aşanlar ölmeden evvel ölüp Hakk'ın varlığında yok olanlardır. Geriye o zorlu yolların zahmetini göğüsleyebilen otuz kuş kalmıştır. Yoluna baş koyup uğrunda nice çetin imtihanlardan geçtikleri yüce Sultan'ın huzuruna vardıklarında gördükleri kendilerinden başkası değildir. Hayretlerine karşılık sessiz ve sözsüz olarak şu cevabı alırlar: “Güneşe benzeyen bu Huzur makamı, bir aynadır. Bu makama erişen onda kendini görür. Siz buraya otuz kuş (sî murg) olarak geldiğiniz için bu aynada otuz olarak görünüyorsunuz. Kırk veya elli olarak gelseydiniz, önünüzden yine perde kalkacaktı..! Siz başkasını aramak için onca uzun zaman yol kat etmenize rağmen, görmekte olduğunuz bizzat sizsiniz ve görüp göreceğiniz de yine sizsiniz.”



Attâr eserinde derinlerimize işleyen anlatımı ile bütün hata ve gafletlerimize ayna tutuyor, kendimizi nasıl terbiye edebileceğimizin yol ve yordamını gösteriyor, esmanın hikmetleri üzerinde düşünmeye yönlendiriyor. Attâr'ın manevî tasarrufunda günümüz insanına ışık tutacak önemli bir kitap.





• • •


Kuşların İlâhisi – Mantıku't-Tayr


Ferîdüddîn Attâr


Çev.:


Cemal Aydın


Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları


Ocak 2016


400 sayfa




#Mantıku'l-Tayr
#Attâr
#Farsça
8 yıl önce