|

Tahliyeler icin ilk degerlendirme

Başbakan Yardımcısı Arınç, Anayasa Mahkemesi'nin Balyoz kararı ile ilgili "Bireysel başvuru olmasaydı, bugün yaşadığımız olayı yaşamamış olacaktık" dedi.

Aa
00:00 - 19/06/2014 Perşembe
Güncelleme: 02:20 - 20/06/2014 Cuma
Yeni Şafak
Tahliyeler icin ilk degerlendirme
Tahliyeler icin ilk degerlendirme

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel hakkına başvuru noktasında tek başına kaldıklarını, milletin yüzde 58 ile 'bu iş çok iyi' dediğini ve mahkemenin yapısını değiştirdiklerini belirterek, "Bireysel başvuru olmasaydı, bugün yaşadığımız olayı yaşamamış olacaktık. Dolayısıyla bunu bir ileri demokrasi noktası olarak görüp, birey haklarını genişleten bir iş olarak kabul edenler bence bugün kazandılar. Ama bu meseleye sadece siyaset ideolojisi noktasından bakıp 'Hayır' diyenler, bugün ne kadar sevinseler de hak noktasında kayıptalar" dedi.

Arınç, Bursa Gazeteciler Cemiyetince Basın Kültür Sarayı'nda düzenlenen "Gazetecilik Başarı Ödülleri Yarışması Ödül Töreni"nde yaptığı konuşmada, Türkiye'de özgürlük alanlarını genişletmek, demokratikleşmede daha ileri noktalara gelmenin amaçları olduğunu, ancak bu konularda yerli yersiz eleştiriler aldıklarını söyledi.

Haklı, yerinde olan eleştirilerin de olduğunu, bunları kabul edebileceklerini, tamir etmek için çalışacaklarını ancak bazen de haksız eleştiriler hatta suçlamalar karşısında kalabildiklerini anlatan Arınç, siyasi hayatında belli bir noktaya geldiğini, 19-20 yaşından beri siyasetten uzak kalmadığını bildirdi.

Demokratikleşmenin önemine dikkati çeken Arınç, "Kendi hükümetim açısından söylüyorum; 12 yıllık iktidar içerisinde ne zaman demokratikleşme alanında ileri adımlar atılmış ise hep kazandık hep oyumuz arttı. Ne zaman kendi içimize kapanmışsak günlük sorunlarla uğraşır hale gelmişsek, o zaman içe doğru bir büzülme yaşandı" diye konuştu.

Arınç, ileride herkese anlatacağı konulardan birinin 12 Eylül 2010 referandumunda Anayasa'nın 26 maddesinin değiştirilmesi olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Bunun meclisteki fedakarlık noktasındaki çalışmalarını yaptık. Tek başımıza yaptık. Ama hemen diğer partilerin hepsi, belli açılardan eleştirdi, oylamaya katılmadı, 'Evet' demedi, sonunda milletimizin önüne götürdük. Milletimiz de her şeye rağmen yüzde 58 ile 'Evet' dedi, anayasa değişikliği gerçekleşti. Şimdi günlük hayatımıza bakalım; Anayasa Mahkemesi'ne bireysel hakkına başvuru noktasında tek başımıza kalmıştık. Aziz milletimiz de yüzde 58 ile 'Bu iş çok iyi' dedi. Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştirdik. Eskiden 11 asil 4 yedek vardı, yedek ölünceye kadar yedek, asil ölünceye kadar asildi. Öyle yedek üye vardı ki hayatında bir tek karara imza atmadan emekli oluyordu. 11 kişinin içerisinde kutuplaşmalar ve gruplaşmalar vardı. Hemen hemen Anayasa Mahkemesi'ne götürülen bir konunun akı önceden tahmin etmek mümkündü. Ama bu sayı yedek asil ayrımı olmadan 17'ye yükseldi, kendi içinde yeni bir yapılanma oldu, taban zenginleşti ve demokratik fikirler, biraz daha çoğullaştı."

Bireysel başvuru olmasaydı...

Aynı zamanda pek çok Avrupa ülkesinde olan ama Türkiye'de o zaman bile düşünülemeyen bireysel başvuru hakkını tanıdıklarına da değinen Arınç, şunları kaydetti:

"Bu da yürürlüğe girdi. Şimdi insanlar anayasa, İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve diğer uluslararası anlaşmalar içerisinde herhangi bir şekilde hak ihlali olduğunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden, hiç masraf da yapmadan Anayasa Mahkemesi'ne başvurabiliyorlar. İşte bundan önce uzun tutukluluk süreleri itibarıyla dün verilen kararlarla hak ihlali noktasında Anayasa Mahkemesi, bazen oy birliği, bazen oy çokluğuyla çok önemli kararlar verdi ve bir davanın 20 yıllık, 18 yıllık hükümlüsü olan kişiler bugün hepsi tahliye edildi. Siyasi noktadan bakarsak bunu yanlış bulanlar olduğu gibi doğru bulanlar ve alkışlayanlar da olacaktır. Ama bireysel başvuru olmasaydı, bugün yaşadığımız olayı yaşamamış olacaktık. Dolayısıyla bunu bir ileri demokrasi noktası olarak görüp, birey haklarını genişleten bir iş olarak kabul edenler bence bugün kazandılar. Ama bu meseleye sadece siyaset ideolojisi noktasından bakıp 'Hayır' diyenler, bugün ne kadar sevinseler de hak noktasında kayıptalar."

Anayasa Mahkemesi'nin kararına elbette saygılı olacağız

Arınç, her zaman insan odaklı bireysel hakları daha çok geliştiren bir demokrasi anlayışı içinde olmak gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sevmediklerimiz olabilir ama bireysel başvuruyla Anayasa Mahkemesi onları haklı bulabilir. Anayasa Mahkemesi'nin kararına elbette saygılı olacağız, elbette onun verdiği kararların bireyi koruyan kararlar olduğunu da düşüneceğiz. Bunu şunun için söylüyorum; hükümetler, bakanlar elbette eleştirilebilir. Ben de zaman zaman bazı konuşmalarımda bu eleştirileri paylaşıyorum ve bu eleştirileri paylaşırken de mesela yargılama sürecinin uzun olmamasını hele hele tutukluğun istisnai olmasını, 2-3 yıldan beri çok yüksek sesle söylüyorum. Birileri beğenmemiş, birilerinin hoşuna gitmiş olabilir. Ama biz demokrasiden, fikirlerimizi karşılıklı olarak birbirimize anlatmak zorundayız ki, gelişmeler ancak bununla mümkün olsun. Müzakere etmek tartışmak konuşmak varken, kavga etmek ve birbirimize küsmek, bizim için yakışan bir davranış değildir."

Arınç, üç dört yıldan bu yana gazeteciler cemiyetinin bütün toplantılarını kaçırmamaya gayret ettiğini söyledi.

BGC Başkanı Nuri Kolaylı'yı tebrik eden Arınç, ''Değerli başkanımız başarılıdır. Başarılı olduğu için de her seçimde sizlerin desteğiyle, sizlerin oylarıyla başkan seçiliyor. Sayın Başkanımız aynı zamanda, gazeteciler konfederasyonu ismiyle birkaç aydan bu yana kurulu bulunan yetmişten fazla derneğin, sekizden fazla konfederasyonun üye olduğu büyük bir meslek kuruluşunun da genel başkanı seçildi. Bundan dolayı kendilerini candan tebrik ediyorum'' diye konuştu.

Basın Yayın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay ile Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdür Yardımcısı Erkan Durdu'nun da törende olduğunu belirten Arınç, ''Gazetecilerin meslek kuruluşları dernekleri vakıflarıyla yakın bir ilişki içindeyiz. Bu sektördeki çeşitlilik federasyonlar konfederasyonlar, dernekler bizim de çalışma alanımız içerisinde. Kendilerinden yararlanıyoruz. Hem mesleki sorunlar hem de çözümleri konusunda gazetecilik mesleğini ifa ederken, karşılaşılabilen sorunların çözümü noktasında, ilan ve reklamları arttırma konusunda, internet haber sitelerinin basın kanunu kapsamı içine alınıp, onlara bir takım hukuki ve mali avantajlar sağlama konusunda, bugüne kadar birlikte çok önemli çalışmalar yaptık'' diye konuştu.

Bazı kuruluşların meseleye gazetecilik mesleği ve bu mesleğin sorunları açısından bakmadıklarını dile getiren Arınç, ''Maalesef ideolojik pencereden bakıyorlar. Karşı karşıya gelsek bile ellerimiz birbirine uzanmıyor. Sıkılı yumrukla el sıkışılmaz, önemli olan sektörle ilgili konularda paydaşların bir araya gelmesi, samimi bir işbirliği yapmasıdır. Bunları gerçekleştirebilirsek, hakikaten çok güzel işleri birlikte başarabiliyoruz. Mesela internet haber siteleri ile ilgili konuyu biz iki senedir çalışıyoruz, bu konuya ilgi duyan bütün kuruluşlarla bir araya geldik. İnşallah kanunlaştığını da göreceksiniz ki; sektörün paydaşları bu kanunda kendilerini rahatlıkla bulabilecekler'' ifadesini kullandı.

Arınç, bu tür ödül törenlerinin aynı zamanda önemli konuların görüşülebileceği bir zemin olması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

''Çevremizde olan birçok olaydan Türkiye'de yaşadığımız pek çok toplumsal olaya kadar birbirimizi anlamak, dinlemek, şüphesiz bunun önünde sevmek noktasında olmalıyız. Gazetecilik basın mesleği, demokrasinin olmazsa olmazı. Basın bizi bilgilendiren, gözümüz, kulağımız, dilimiz mesafesinde önemli bir kurum. Basının sansür edilmeyeceği ilk Anayasadan beri yazılıdır, şimdi onu tahkim edecek güçlendirecek işler de yapmalıyız. Ancak cezaevinde 'şu kadar var, neden bu kadar var' noktasında yasalarımızın ne durumda olduğunu görmeden bunu sadece bir konuşma mevzu yaparsak gerçekçi olmayız. Türkiye'de halen terörle mücadele kanunu var. Bu kanunda değiştirdiğimiz ama değiştiremediğimiz maddeler de var, mesela propaganda unsurunun içerisine şiddete sevk eden, silaha sevk eden beyanları ve eylemleri suç konusu yaptık ama böyle bir unsur yoksa propaganda serbest hale geldi. Milliyetçi düşüncenin sahipleri bundan dolayı bizi eleştirmiş olabilir ama çağı yakalamak mecburiyetindeyiz. Zaman tünelinde kalmamışsak; zamanı iyi okumak noktasındayız. Bu bayrak denen şeyler de nereden çıktı? Birilerini kullandıkları için söylüyorum, neden şu adamın ismini alkışlıyorlar, neden bu adama sevgi duyuyorlar? Bu çağda bunları konuşacak noktada değiliz. Şiddet olmasın, silah olmasın, baskı tehdit olmasın. Her şey konuşulabilsin, herkes birbirine istediği dilde hitap edebilsin.''

Bursa medyasının çok değerli ve kaliteli olduğunu kaydeden Arınç, AA Bursa Bölge Müdürlüğü foto muhabiri Ali Atmaca'nın Ukrayna'da görevi sırasında iki ateş arasında kaldığını, sağlık durumunun iyi olduğunu, kısa bir süre sonra geri döneceğini belirterek, gazetecilerin yaşadıkları zorlukları bildiğini söyledi.

Daha sonra Arınç, ödüle layık görülen gazetecilerin ödüllerini takdim etti. Gazete-internet-genel haber dalında ödüle layık görülen AA Bursa Bölge Müdürlüğü muhabiri Harun Kaymaz da ödülünü Arınç'ın elinden aldı.

10 yıl önce