|

Rabbâni'nin hikmet iftarı

Bir çok İslam aliminin büyük değer verdiği Mektubat-ı Rabbanî'nin sahibi İmam Rabbanî'nin, Seyr-i Sülük yolculuğunda yaşadığı haller Mübarek Ramazan ayında gerçekleşmiştir. İmam Rabbanî Hz.leri Mektubat'ta Ramazanla ilgili olarak da, açlığa ve tokluğa acele ile yaklaşmadaki tutumlarını, kulun acziyetini bilmesindeki gösterge olduğunu söyler.

Yeni Şafak
09:52 - 6/07/2015 الإثنين
Güncelleme: 10:17 - 6/07/2015 الإثنين
Yeni Şafak

Bir çok İslam alimi Mektubat-ı Rabbanî'yi, 'Allah'ın kitabı ve Rasûlünün sözlerinden sonra dinin en büyük kitabıdır' diye anarlar. Bu mübarek eserin sahibi, Dinin ikinci bin yıl yenileyicisi ( Müceddid-i el Fisâni) İmam Rabbani Hz.leri, hicri 971'de, Hindistan Serhend'te dünyaya teşrif etmiştir.



Küçük yaşta hafızlıkla şereflenen İmam Rabbanî Hz.leri'nin, ilimde, zekâda, ahlakda ve ferasette üstünlüğünün, daha ilk çocukluk döneminde kendini belli ettiği nakledilir. Henüz çok ufak yaşlarda iken geçirdiği şiddetli hastalık sırasında, şifa vesilesi ümidiyle gittikleri bir Kâdirî Şeyhi O'nu öper ve "Korkmayın uzun yaşayacak ve çok büyük bir âlim olacak" demiştir.



Hac yolculuğuna çıktığı sırada uğradığı Delhi şehrinde Mürşidi Muhammed Bâkibillâh Hz.leri ile karşılaşır. Mürşidine duyduğu büyük muhabbet ve öğrenme azmi ile Hac niyetini erteler ve yanında kalır. Fakat irşadını tamamlaması uzun sürmez, iki ay sonra icazetini alır. Artık tebliğ ve irşad vazifesi O'ndadır. Ve görevini ifa etmek üzere memleketine döner.



Seyr-i Sülük yolculuğunda yaşadığı hallerden birini, Mürşidi Bâkibillâh Hz.lerine mektubunda şöyle anlatır:


"Zâti tecellinin başlangıcı, Şeyh Muhiddin Arabî Hz.lerindendir. Beni bulunduğum hâlden alıp kendime getirdiler ve o hâlden yine manevi sarhoşluğa, kendini kaybetme durumuna geçirdiler. İniş çıkışlarda da bana, arabî ilimler, garip bilgiler, esrarlı anlayışlardan bahşettiler. Her derecede, o makamın devamı için gereken ihsanlarda bulundular. Hususiyle görünen şeylerin iç yüzünü gösterdiler.


Mübarek Ramazan'ın sekizinde beni, "bekâ" derecesine şereflendirdiler ki, üzerime yığılan ihsanları dile getirebilmek haddim değil."(1)



Bu mektuptan da anladığımız üzere bekâ yolculuğuna varışı, Aziz Ramazan ayına isabet etmektedir.



Kur'an'ın içinde indirilmiş olmasını, Ramazan ayının büyüklüğünün izahında büyük önem teşkil ettiğini düşünmektedir. Bu ayın hiç bir ânının boşa geçirilmeksizin kıymetinin bilinmesi yönünde hareket ve tavsiye ederdi.



Yine Mübarek Ramazan ayının diğer bütün aylardan üstün oluşundaki fazileti, diğer başka aylarda yapılan nafile ibadetlerin, bu ayda farz ibadetler kadar ecir kazandırması ile açıklamışlardır.



Mektubat / 45. mektupta Ramazanla ilgili olarak, "Bu ayda, her gece, cehenneme girmesi gereken binlerce Müslüman affolunur, âzad olur. Bu ayda, cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar zincirle bağlanır. Rahmet kapıları açılır. Allahû Teala, bu mubarek ayda O'nun şanına yakışacak, kulluk yapmayı ve Rabbimizin razı olduğu, beğendiği yolda bulunmayı, hepimize nasip eylesin. Âmin." diye faziletinden bahsetmiş ve dua etmişlerdir.



İftarda yemeğe acelenin ve sahurda geciktirmenin sırrı


Peygamber sünneti olan 'erken iftar etme' ve 'geç sahur yeme'ye ehemmiyet veren İmam Rabbâni Hazretleri, açlığa ve tokluğa acele ile yaklaşmadaki tutumlarını, kulun acziyetini bilmesindeki gösterge olduğunu düşünürlerdi. Bu hâlin varlığını, "Rasûlullah (s.a.v) bu iki sünneti yapmaya çok önem verirlerdi. Iftarda acele etmek ve sahuru geciktirmek, belki insanın aczini, yiyip içmeye ve dolayısıyla herşeye muhtaç olduğunu göstermektedir. İbadet etmek de zaten bu demektir." diye izah etmişlerdir.



Mazeretsiz olduğu halde, sırf açlık ya da susuzluk nedeniyle tutulmayan orucun muazzam bir kayıp ve büyük günahlardan olduğunu söylerlerdi.



"Ramazan-ı Şerif ayı, islam dininin namusudur. Bu aya hürmet etmeyen, islamiyetin namus perdesini yırtmış olur." buyururlardı.


Vakit namazlarını düzenli kılmayan kişilerin de oruçlarının kabulüne işaret eder ve namaz kılmaktaki eksiklikleri olsa da, oruca riayetlerini iman kıpırtısı olarak görülmesi gerektiğini düşünürlerdi.



"Bu ayda ibadet ve iş yapabilenlere, bütün sene bu işleri yapmak nasip olur. Bu aya saygısızlık edenin, günah işleyenin bütün senesi günah işlemekle geçer. Elden geldiği kadar ibadet etmeli ve Hakk Teala'nın razı olduğu işler yapılmalıdır."(2) diye tavsiye ederlerdi.



İslamiyete ve müslümanlara çok hizmetleri geçmiş olan İmam Rabbâni Hazretleri Hicri 1031 Safer ayında vefat etmiştir. Allah O'nlardan razı olsun.


#İmam Rabbâni Hazretleri
#Peygamber sünneti
#Ramazan-ı Şerif
٪d سنوات قبل