Boyu sadece 175 cm olmasına rağmen, dünyanın bir zamanlar en iyi kalecileri arasında yer alan Jorge Campos, Meksika Milli Takımı'nın kalesini defalarca başarıyla korumuştu. Her maça rengarenk formasıyla çıkmış sempatik tavırlarıyla biz izleyicileri kendisine hayran bırakmıştı. Futbol yaşantısının başlarında forvet olarak görev yapmış, gollerini sıralamış ve daha sonra kaleci olmak istemişti. Yaşlanan tüm şöhretler gibi o da son durak olarak Amerika'yi bellemiş, önce Los Angeles Galaxy ardından Chicago Fire takımlarında top koşturmuştu.
Jorge Campos'un bu ilginç futbol hayatında çok fazla bilinmeyen bulunuyor. Meksikalı efsane kalecinin ortaya çıkmaya başlayan bilinmeyenleri ise futbol severleri oldukça şaşırtıyor. İşte onlardan bir tanesi...
Miguel Mejia Baron'un ilk teknik direktör deneyimini yaşadığı Pumas UNAM takımı şampiyonluğa oynarken forvet oyuncuları sakatlanmıştı. Teknik direktör Baron'un odasında kara kara düşündüğü sıralarda kapı çalar ve Jorge Campos içeri girer. Ve işte Jorge Campos'u efsane yapan hikaye burada başlar... İşte Campos ve teknik direktör Baron arasında geçen konuşma;
- Campos: Koç, seninle bir şey konuşmak için geldim.
- Baron: Tabii ki. Bir sorunun mu var?
- Campos: Benim yok ama sanırım takımın var. Bak, ben artık yedek kulübesinde oturmaktan sıkıldım. Hayatım boyunca orada olmak istemiyorum. Ban bir şans ver ve sakatlanan forvetin yerine beni oynat.
- Baron: Bu nasıl olabilir, sen kalecisin?
Bu sohbetin ardından antrenmanlarda forvet olarak denenmeye başlayan Campos kaleci olarak transfer olduğu Pumas UNAM'ın yeni forveti olmuştu.Hem de öyle bir forvet ki ilk sezonunda 14 gol atıp, gol kralı olacak kadar yetenekli.
Pumas'da iki sezon forvet oynayan Campos takımın kalecisinin satılması sonrasında karşısında teknik direktörü Baron'u görür. Ve işte Campos'u efsane yapan en önemli konuşmalardan ikincisi burada gerçekleşir;
- Baron: Nasılsın Jorge. Adolfo Rios (Takımın kalecisi)'un ayrılığını biliyorsun.
- Campos: Evet çok iyi bir kaleciydi. Şimdi yeni bir kaleci almak zorundayız.
- Baron: Ben de onun için gelmiştim. Pek de zorunda değiliz, aslında.
- Campos: Nasıl, yani?
- Baron: Eldivenleri yeniden giymenin zamanı geldi...
-
-
-
-
-
-
