aili meçhul bir cinayetle aramızdan ayrılan Kürk Mantolu Madonna kitabının yazarı Sabahattin Ali'nin kızı Filiz Ali'ye, çok sesli batı müziğinin gelişip yaygınlaşmasına yönelik çalışmaları, Türkiye'nin kültür sanat hayatına kattığı değer, 50 yılı aşan eğitimci kimliği ve değerli emekleri nedeniyle İstanbul Müzik Festivali'nin Onur Ödülü takdim edildi. Prof. Filiz Ali'nin kurucusu olduğu Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi Festival Orkestrası (AIMA) festival kapsamında dün akşam 20.30'da Sent Antuan Kilisesi'nde bir de konser verdi. Bu vesilelerle Filiz Ali'yle bir araya gelip hem eski günleri hem de gelecek günleri konuştuk. Tüm hayatı boyunca Sabahattin Ali'nin kızı olmanın sorumluluğunu hissettiğini söyleyen Filiz Ali, “Doğayı sevmeyi de babamdan öğrendim. Yüzmeyi, kürek çekmeyi, balık tutmayı da bana öğreten babamdı. Kısaca beni her bakımdan hayata hazırlayarak gitti bu gezegenden babam” diyor.
1940'lı yıllarda Ankara'da yaşayan pek çok memur ailesi gibi kendi halinde bir çekirdek aileydik. Anne, baba ve çocuk. Babam yeni kurulan Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro ve Opera Bölümlerinde öğretmendi. Her iki bölümün derslerine, sahne provalarına, Tatbikat Sahnesi'ndeki temsillere, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası konserlerine beni de götürür, ben de büyük bir merak ve hayranlıkla olup biteni izlerdim. İlk sanat ve müzik eğitimim böyle başladı sanırım. İçiçe 3 odalı evimizin duvarları kitaplıkla kaplıydı. Babamın koltuğunun altında daima bir kitap olur, her boş saniyesinde kitap okumaya başlardı. Kitapçıları birlikte gezerken benim çocuk kitapları ve dergileri ile kaynaşmama imkan verirdi. Kitap ve okuma sevgim de böyle gelişti. Dostlarla birlikte çıkılan doğa yürüyüşlerinde pikniklerde ben babamın sırtında gezer, etrafı yükseklerden izlerdim. Doğayı sevmeyi de babamdan öğrendim. Yüzmeyi, kürek çekmeyi, balık tutmayı da bana öğreten babamdı. Kısaca beni her bakımdan hayata hazırlayarak gitti bu gezegenden babam.
Annem bana mümkün olduğu kadar sezdirmemek isterdi ama tabii ki bazı şeylerin iyi gitmediğini, babamın zor durumda olduğunu hissediyordum.
Biz onu kitaplarından tanıyoruz ama sizin babanızdı. Nasıl bir adamdı Sabahattin Ali?
İyi bir adamdı. Üstün zekalı, nüktedan, ayaklı kütüphane, neşeli, sohbetine doyum olmayan, heyecanlı, cıva gibi bir adamdı benim tanıdığım Sabahattin Ali. Bana bir kere yemek masasında mızmızlık yapıyorum diye ceza vermişti, o kadar. Mızmızlığı hiç sevmezdi.
Mektuplarda evet ama genellikle “şeftali yanaklım” derdi.
Hissetmez miyim? Bütün hayatım boyunca.
Anılarımı yazmakla uğraşıyorum. Biraz yılan hikayesine döndü ama yakında biter sanıyorum.
Ben ilahi adalete inanırım. Er veya geç gerçekler ortaya dökülecektir. Ben görür müyüm bilmem tabii.
Radyo bizim çocukluğumuzun tek iletişim aracıydı. Bizim evde radyodan yayınlanan müzik hiç eksik olmazdı. İlkokul 3. sınıftayken öğretmenimiz müziğe kulağı yatkın öğrencileri Radyo Çocuk Kulübü çocuk korosuna yönlendirmişti. Koroda arkadaşlarla birlikte şarkı söylemenin zevkini de böyle öğrendim. Aynı yıl babam Konservatuar'dan tanıdığı Macar Piyano öğretmeni Roji Sabo'dan piyano dersleri aldırmaya başladı bana. Piyano maceram böyle başladı, babamın öldürülmesinden sonra Ankara Devlet Konservatuarı parasız yatılı sınavına girerek piyano bölümünü kazandım ve müzik mesleğine adım attım.
Ankara ve İstanbul radyolarında 25 yıl her türden müzik programı yaptım. Dünya Şarkı Söylüyor, Her Ülkeden Halk Şarkıları, Günümüzde Caz bu programlardan sadece birkaçı. Her türden müziğin niteliklisini, iyi icra edilmişini ilgiyle dinlerim. Müzik benim hayatım.
Klasik müzik konserleri dünyanın hiçbir yerinde popüler müzik gibi ilgi görmez. Klasik müziği sevmek ve zevk alabilmek için insanın kendini yetiştirmesi, bilgi ve görgüsünü cilalaması gerekir. Güzelliklere ulaşabilmek de çaba ister açıkçası.
Ayvalık AIMA Festival Orkestrası 2013 yılında 1998 yılından bu yana AIMA yaz ustalık derslerine katılan müzisyenlerden kuruldu. Genç orkestramız ile 43. İstanbul Müzik Festivaline davet edildiğimiz için çok mutluyuz. Orkestramız 8, 9 ve 10 Temmuz akşamları Ayvalık 3. Müzik Festivali kapsamında Ayvalık Taksiyarhis Anıt Müzesi'nde 3 konser verecek. Can Okan'ın yöneteceği bu konserlere Misha Nodelman, Pelin Halkacı Akın ve Çiğdem İyicil (keman) ve Ruşen Güneş (viyola) solist olarak katılacaklar.
Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Mersin ve Adana'da ciddi konservatuarlar var. Pek çok üniversitede de müzik bölümleri. Aileler çocuklarının müzik öğrenme isteklerini eskisi gibi engellemedikleri için bu eğitim kurumlarına bir enstrüman çalmayı öğrenmek hevesiyle gelen çok sayıda çocuk var. Müziğe küçük yaşta başlayanların hayatları zenginlik kazandığından olsa gerek bu zor mesleğe ilgi her geçen gün biraz daha artıyor. Akıllı politikacı sanata, özellikle müziğe destek veren politikacıdır. Onun adı politik hayatı bittiğinde de sevgi ve saygı ile hatırlanır. Tıpkı Can Yücel'in babası eski Milli Eğitim Bakanlarından Hasan Âli Yücel'in hatırlandığı gibi.
Müzik eğitimindeki bir eksikliği gidermeyi, büyük ustalarla, yeni yetişmekte olan çırakları bir hafta için bile olsa bir araya getirme hayalini gerçekleştirmeyi istedim. Hayalim gerçek oldu. Neden Ayvalık sorusuna gelince büyükbabam son yıllarını Ayvalık'ta yaşamış ve 1926 yılında orada vefat etmiş. Ben büyükbabamı tanıyamadım ama ailemizin nüfus kaydı Ayvalık'ta. Ayvalık bu yüzden benim için özeldir.
Ayvalık Uluslararası Müzik Akademisi ağırlıklı olarak keman, viyola, viyolonsel ve kontrbas gibi yaylı çalgılar ve piyano öğrencilerinin dünya çapında büyük ustalarla buluşmalarını sağlayan bir yaz okulu gibidir. Aralıklı olarak gitar, flüt, klarnet, şan, edebiyat gibi disiplinlere de kapılarımızı açarız. Her masterclass, öğrenciler için çok yoğun bir çalışma dönemi demektir. Çalışmalarının semeresini bir hafta sonunda halk huzurunda verdikleri konserle görürler. Aileleri de çocukları ile gurur duyarlar.