|
Gezi"den gördüklerim

Hani

Herkes gider Mersin"e durumu.Gezi Parkı eylemcileri Ankara"da Başbakan"la görüşürken, ben Gezi parkındaydım.

Eğer benim gibi Ankara"dan geldiyseniz, Gezi Parkını bulmak, hangi yollardan geçer Taksim"e ulaşırım gibi bir sorununuz varsa, fazla dert etmeyin.

Şu günlerde İstanbul"da her yol Taksim"e çıkıyor.

Kime sorsanız herkes Gezi parkını gösteriyor.

Ayrıca araçla bir süre gittikten sonra zaten yolunuz moloz ve demir yığınları tarafından kesiliyor.

Anlıyorsunuz ki, Gezi parkına geldik.

Gezi parkının ortasında iki Ankara"lıydık.

Birimiz takım elbiseli, kravatlıydı.

Zaten ne Gezi parkında ne de Taksim anıtında tek bir kravatlı yoktu.

Bizim TVNET Ankara Haber müdürü Rıdvan Karaca"dan başka.

Gezi parkında bir ara baktım, gençler, okulu kıranları yakalamaya çıkmış okul müdürü gibi bakıyorlardı bizim Rıdvan"a…

Parka hangi cepheden girerseniz girin sizi önce tahrip olmuş bir kamyon enkazı karşılıyor.

Koca kamyonu hem yakmışlar hem de üzerine, "Yakma" diye yazmışlar.

Gezi"nin seyyar satıcıları da farklı.

Köfte, sucuk-ekmek yerine "Maske var, baret var" diye bağırıyorlar.

Divan Otelinin yanı seyyar revir olmuş.

Gece yağmur yağdığı için etraf çamur.

Park içinde hiçbir şey ücretli değil.

Bir çadıra karpuz istiflemişler. Ama en çok su stoku dikkatimi çekti.

Para teklif ettiğinizde hafiften bozuk atıyorlar. Çay"ın sıcak olduğunu söyledi bizim arkadaşlar. Ankara"dan koşa koşa beleş çay içmeye gelmiş diye düşünmesinler diye içmedim.

ADD tezgahı kurmuş. "Gezi çocukları"nın amcası gibi duruyorlar. Her yerde olduğu gibi asık suratlılar.

TGB"liler tam cepheden bir yer kapatmışlar. Onlar genç. Her eylemde ön planda dururlardı, burada biraz süngüleri düşük.

ÖDP"liler en geniş alana sahip. Neredeyse diğerlerinin iki katı büyüklükte bir yerde faaliyet gösteriyorlar.

Hülasa, Gezi"de her örgüt kendi standını açmış.

Park, adalara bölünmüş. Bir adanın girişine, "Devrim sanki göz kırptı" diye büyük bir pankart asmışlar.

Ben göz kırpan devrim yerine, "Tek Yol Devrim" yazan tarafı tercih ettim. O sırada Gezi eylemlerinin simgelerinden biri haline gelen ak saçlı, elinde sapan olan kadına benzer biri gençlere, "İç savaş çıkacak diye ödüm kopuyor evladım" diye sesleniyordu.

Çadırların arasından geçip, Taksim"e ulaştım.

Taksim"de bir gece önceki müdahalenin izleri duruyor.

Ne 1 gece öncesi, 15 günün yıkıntısı var.

Tabi bir de polis var.

Öyle ki örgütler kapıp götürecek diye Taksim Anıtının etrafını çevirmişler.

Vatandaşlar rahat bir şekilde Taksim"den geçip işlerine gitmeye başlamış.

Gezi eylemcileri ile polis arasındaki muhabbet hafiften gelişmeye başlamış.

Eylemci, Öcalan posteri açan gruba neden müdahale edilmediğini soruyor, polis, "Gezi"nin içine girilmeyecek. O zamanla çözülecek bir sorun" diye teskin ediyor.

Bir grup genç ise polisle, "Kime şehit denir" mevzusunu tartışıyordu.

Taksim"i Yazı İşleri müdürümüz Fuat Atik"le birlikte gezdik. Bıraksam o da muhabbete sardıracak.

Taksim"in her köşesi yakılmış iş makinalarıyla dolu. Yakılan ilk Toma ve canlı yayın aracı ise her gelen geçenin önünde durup fotoğraf çektirdiği bir dekor olmuş.

Yanmış bir kepçenin üzerine,"Doğu Perinçek" ismini yazmışlar. Ben bu ismin hiçbir zaman bir tesisin, güzel bir faaliyetin üzerine yazıldığını görmedim ki. Hep tahrip hep tahrip.

Keşke Mikser"e yazsalardı. Ülkeyi karıştırıyor diye…

Güzelim Taksim harap olmuş…

Ben Tahrir meydanını da gezdim.

Bu kadar tahrip olmamış.

Enkaz yığını gibi.

Hafta sonu, Jean Twenge"nin, "Ben Nesli"ni okudum. Ankara"dan,"Ben Nesli"ni görmeye geldim. Ama göre göre kendi neslimi gördüm.

Gezi"dekilerin çoğunluğu benim yaşımdaki adamlardı.

Son sözüm.

Gezi çocuklarını anlayalım ama hepsinden önce, bu çocukları örgüt abilerinin elinden kurtaralım.

11 yıl önce
Gezi"den gördüklerim
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz