|
Ergenekon"da fırtına neden koptu?

"Gladio, tarihin en iyi saklanmış sırrıdır."

Bu sözler Gladio"yu ortaya çıkaran İtalyan savcı Felice Casson"a ait.

İtalya Başbakanı Andreotti"nin varlığını itiraf ettiği yıllara kadar sır olma özelliğini koruyan bir yapı; Gladio.

En doğru tanımla ise kurulduğu ülkelerde sivil hükümetlerin bilgisi dışında doğrudan CIA"ya bağlı olarak çalışan bir, "Gizli ordular ülkesi."

Kendi hükümetlerinden habersiz olarak faaliyet gösteren dedik ama bu eksik bir tarif oldu.

Gladio"nun tehdit değerlendirmesine göre, kendi ülkesindeki hükümetleri de devirip, başbakanları da katledebilen bir örgüt.

İtalya"da Başbakan Aldo Moro kaçırılıp, günlerce rehin tutulduktan sonra öldürülmüştü. Aldo Moro"yu Kızıl Tugaylar örgütünün kaçırıp öldürdüğü iddia edildi ama yıllar sonra bir CIA Ajanı, Moro"yu İtalyan Gladio"sunun kaçırıp öldürdüğünü itiraf etti.

İtalyan savcı Felice Casson da bir cinayetin izini sürerken ulaşmıştı Gladio"ya. 1972 yılında üç Jandarmanın öldürülmesi olayının üzerine giden Cosson, jandarmaların devlet içindeki bir yapılanma tarafından ortadan kaldırıldığını tespit etmişti.

Demek ki, Gladio, kendi askerini ve kendi başbakanını öldürebilirmiş. Biz de ise asmayı tercih ettiler, Menderes"i astılar, Ecevit"i ise suikastla ya da doktor raporu ile ortadan kaldırmaya çalıştılar.

İtalya"da Gladio"nun izini süren Felice Casson, Askeri İstihbarat Servisi "SİSMİ"nin arşivlerine girmeyi başarınca bir gerçekle karşılaşmıştı.

Silah ve patlayıcıların bulunduğu sığınaklardı bunlar. Hem doğu hem batı menşeli silah ve patlayıcıların bulunduğu, kiliselerin, mezarlıkların, kamu binalarının altındaki gizli sığınaklar. Hepsi de eylemlerde kullanılıp, bırakılmış silahlar.

Bu bize çok tanıdık gelmiyor mu? 80 öncesi sabah sağcı öğleden sonra solcular tarafından kullanılan suikast silahları gerçeğini. Bu bize Ergenekon"un İstanbul"daki bir gecekonduda çıkan cephaneliğinden Eskişehir ve Ankara Zir Vadisi"ndeki silahlara kadar tanıdık gelmiyor mu?

Bir dönem İtalyan Gladio"sunun başı olan eski Cumhurbaşkanı Francesca Cossiga, gazeteci Nur Batur"la söyleşisinde, "Türkiye her zaman özel bir konumdaydı" demişti.

Gladio"da özel bir konumda olmak ne demekmiş?

"Türkiye, Gladio"nun koordinasyon komitesindeydi ama siyasi komitede yoktu. Daha bağımsız yapıdaydı."

Bir dönemler Gladio"yu yöneten Cossiga"nın, Gladio"yla ilgili iki önemli tespiti var.

Gladio, NATO içinde bir organizasyon değil, doğrudan CIA"ya bağlı çalışan bir yapılanma.

Gladio"ya derin devlet ya da paralel devlet diyebiliriz.

İtalyan savcı Cosson"a göre ise, Türk Gladiosu İtalya"dan daha güçlü. İtalyan Gladiosu"nun tepesindeki isim Cossiga"nın Türk Gladiosu"yla ilgili tespiti ise bugünlere ışık tutuyor:

"Türk ordusu Gladio"yu laik devleti korumak için devam ettirmiş gibi."

Zurnanın zırt dediği yer burası.

Çünkü diğer ülkeler tasfiye ettiği halde, Türk Gladiosu, "laiklik tehdidi" esas alınmak üzere yeniden yapılandırılmış.

"İçimizdeki Gladio ile yüzleşme" isimli kitabımdan aldığım bu bilgileri, malumatfuruşluk adına paylaşmadığımın bilinmesini isterim.

Çünkü geçmişi darbeler, idam edilen başbakanlar, asılan gençler, sağ-sol çatışması, Alevi-Sünni olayı ve Kürt-Türk bölünmüşlüğü gibi Glaido"nun her türlü oyununa geldik ama biz bu hesaplaşmayı yapamadık.

Şili ölüm döşeğinde Pinochet"i, İspanya ölümünden sonra Franco"yu, Almanya Nörnberg"de Hitler zihniyetini, İtalya bacağından asmak suretiyle Mussolini"yi, Yunanistan Albaylar cuntasını, Arjantin darbeci generalleri yargılayıp hesap sorarken, kimi idama mahkum edilip, kimi ağır müebbet hapis cezalarına çarptırılırken, biz bunu yapamadık.

Tam tersine Ergenekon ve darbe Siyam ikizleri gibi yükselmenin iki aracı oldu.

Ergenekon yargılaması, 12 Eylül ve 28 Şubat davaları ile biz geciktirdiğimiz tarihi hesaplaşmayı yapıyoruz.

Geçmişte bu tür yapılanmaların paydaşları ve suç ortakları ise şimdi yeni bir görev üstlenmiş, bu süreci engellemeye çalışıyorlar.

Ergenekon üzerine koparılan fırtınaların özü bu.

11 yıl önce
Ergenekon"da fırtına neden koptu?
İslâmî hareketten kavramlar savaşına…
Yaşama Sanatı ve Sinema
Bizim sorunumuz ne?
İran’da değişimin ayak sesleri…
İslâmcılık, milliyetçilik ve tam bağımsızlık