|
”Haydi Bismillah”
Denizciler, “Vira Bismillah” dermiş.

AK Parti de seçim startını ”Haydi Bismillah” diyerek verdi.

Bediüzzaman Said Nursi, ”
Bismillah her hayrın başıdır
” diyor.

AK Parti'nin aday tanıtım toplantısı nedeniyle Arena'daydık.

12 Eylül'de AK Parti kongresini izlediğimiz salonda bu kez milletvekili adayları tanıtılıyordu.

Salon düzenli tertipliydi.

Kongrede şehit cenazeleri nedeniyle müzik yayını yapılmamıştı.

Bu kez müzik vardı.

Salonda AK Parti'nin seçim kampanyalarında kullandığı müzikler çalıyordu.

Kongrenin üzerinden 9 gün geçmesine rağmen önemli değişiklikler vardı.

Salon aynıydı hatta asılan pankartlar da aynıydı ama bir yenilenme ve heyecan vardı.

“İlk günkü aşkla haydi Bismillah” denildi.

Seçimlere giderken AK Parti ilk düğmeyi doğru ilikledi.

7 Haziran'da millet AK Parti'ye uyarıda bulunmuştu.

7 Haziran'dan sonra AK Parti, millete sandıkta verdiğin mesajı aldım gereğini yerine getiriyorum dedi.

AK Parti kongrede vitrinini, seçimlerde milletvekili listelerini şimdi ise üslubunu yeniledi.

AK Parti sadece mesajı almadı aynı zamanda mesaj da verdi.

Başbakan Davutoğlu, konuşmasında muhalefete, milletvekili adaylarına ve millete kritik mesajlar verdi.

Peki Davutoğlu nasıl konuştu? Davutoğlu, Davutoğlu gibi konuştu. O nedenle iyiydi.

Sahiciydi, samimiydi. Mesajlarını net olarak verdi. Gönüllere dokunmayı başardı. Salonu coşturdu.

Başbakan'ın verdiği mesajlara gelince;

1-Muhalefet liderlerine: Teröre karşı ortak deklarasyon
çağrısı yaptı. Şehit cenazelerinin geldiği, terörle mücadelenin şiddetlendiği bir dönemde liderlerimiz bir araya gelmeyecek de ne zaman gelecek. Hepsi ağzını açınca, “Önce Türkiye” demiyor mu? Başbakan, 20 Temmuz'da terör saldırıları başladığında aynı çağrıyı yapmıştı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dışında diğer liderler bu çağrıya destek vermemişti.

Şehit cenazeleri ve PKK ile mücadele, MHP'nin sorunu değil mi? Artan terör ve şiddet 7 Haziran seçimlerinde, “Türkiyelileşme” açılımı yapan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı ilgilendirmiyor mu?


Başbakan'ın muhalefete ikinci çağrısı ise ailelerin, eşlerin, çocukların ve Cumhurbaşkanlığı makamının siyasi polemik konusu olmaktan çıkarılmasıydı.

1980 öncesinde Süleyman Demirel ile Bülent Ecevit ne yazık ki cenaze namazlarında dahi tokalaşmayacak hale gelmişlerdi. Ama bir gün olsun aileler ve eşleri hanımefendiler hakkında konuşmadılar.

Menderes ile İnönü kıran kırana mücadele ettiler. Ama ailelerini, eşlerini, çocuklarını hiçbir zaman polemik konusu yapmadılar.

Başbakan'ın muhalefete yönelik üçüncü çağrısı ise siyaset açısından yeni ama gecikmiş bir çağrıydı. Başbakan seçim büroları dışında bayrak asılmaması ve gürültü kirliliğine neden olan sesli, müzikli yayınların yapılmamasını istedi.
Eğer başarılırsa bu ilk olur ve bundan sonra da öyle devam eder. Yeter ki bir kez uygulansın.

Sosyal medyanın seçmen tercihleri üzerinde bu denli etkili olduğu bir dönemde, sokakların bayraklarla donatılmasının bir anlamı kalmadı. Artık siyaset tarzımızda da çevreye ve insana daha duyarlı yöntemleri devreye sokmamız gerekiyor. Başbakan'ın çağrısı karşılık bulursa, kulaklarımızı sağır eden gürültü kirliliğinden ve sokaklarda çöp yığınları oluşturulan bayraklardan kurtulmuş olacağız. Milletin derin bir oh çekeceğinden eminim.

2-Başbakan milletvekili adaylarına ve AK Parti teşkilatına çok önemli bir mesaj verdi.

“7 Haziran seçimlerinde bir iç muhasebe yapacağımızı söyledik. Biz de tevazu vardır, bizde aşk, sevda vardır. Bize kibir, şatafat, bize tekebbür yakışmaz”

Başbakan çok can alıcı bir noktaya değindi. Çünkü 7 Haziran seçim sonuçları üzerinde yapılan araştırmalarda her defasında, ”
Kibir
” faktörü ortaya çıktı.

Şeyh Edebali, Osman Gazi'ye, ”
Ey oğul! Beysin… Bundan sonra öfke bize; uysallık sana
” diye öğütler vermişti. Davutoğlu da AK Partililere, ”
Onlara nefret bize muhabbet yakışır
.
Onlara hiddet, bize merhamet yakışır
. Onlara şiddet bize rahmet ve bereket yakışır” diye seslendi.

3-1 Kasım seçimlerinin anahtar kavramı, ”Kucaklayıcı olmak” Başbakan'ın konuşmasının önemli bir bölümünü bunu ayırmasından mutlu oldum. Çünkü 7 Haziran'da kıran kırana bir seçim kampanyası yürütüldü. Zaten Gezi olaylarından bu yana gerilen toplum iyice kutuplara ayrıldı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın deyimiyle, ”Tef gibi gerildik” ama millet gerginlikten, kutuplaşmadan rahatsız oldu. İç barışımızın test edildiği bir dönemde Başbakan'ın, ”Bütün kutuplaştırıcı söylemlere, blok siyasetine karşı sizden ricam milletin her ferdini kucaklamanızdır” sözü anlamlıydı. Pazara kadar değil, mezara kadar bir birimizi kucaklamaya ihtiyacımız var.

Davutoğlu siyasete centilmenliği ve zarafeti taşımaya çalışıyor. Dün bunun iki örneğini verdi.


1- Muhalefet partilerine Cumhurbaşkanlığı makamını siyasi polemik konusu olmaktan çıkarma çağırısı yaptı. Cumhurbaşkanlığı milletin birlik ve beraberliğinin sembolüdür.


2- 7 Haziran'da milletvekili seçilip bu kez listelere giremeyen milletvekillerini ayakta alkışlattı. Siyasette bu tür jestleri özlemişiz.

Gözlemlerde bulunabilmek için AK Parti'nin aday tanıtım toplantısına vakitlice gittim. Salonun ön sıralarında “Ağır abi”ler vardı, arka sıralar ise ”Anadolu”ydu. AK Parti 13 yıldır iktidarda ama siyaseti “halkla” yapmaya devam ediyor. Önemli bir kazanç.

Liste dalgalanmaları nedeniyle kongrede farklı bir hava vardı. Ancak milletvekili listeleriyle birlikte hava yenilenmiş. Bir heyecan ve kıpırdanma gelmiş.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adı her geçtiğinde salon heyecanlandı. Erdoğan söz konusu olunca AK Parti'de akan sular duruyor.

Gelelim seçim şarkısına.

Bestesi güzel, güftesi güzel, yorumu başarılıydı. Bu şarkı AK Parti'nin dokusuna uygun. Kulağa hoş geliyor. Bence seçimlerde iş yapar.

AK Parti, 1 Kasım seçimlerinin startını verdi. ”Haydi Bismillah” diye yola çıktılar. Asıl önemli olan 1 Kasım gecesi “
Şükür Elhamdülillah
” dedirtecek bir sonuca ulaşmak.
#Haydi Bismillah
#ak parti
#seçim şarkısı
#1 kasım seçimleri
9 yıl önce
”Haydi Bismillah”
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi
Gölge oyunu...