|
Kılıçdaroğlu"nun yeni şapkası

Grup toplantılarını izlemek için meclise adım attığımda, Başbakan Erdoğan da kalabalık bir heyetle toplantı salonuna doğru ilerliyordu.

Başbakan"ın yanında grup başkanvekilleri vardı.

O arada Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay"ı gördüm.

Sanki kurultay salonuna giriyor gibiydi Başbakan.

Bir hengame içinde grup salonunda yerimizi aldık.

Başbakan çıktı kürsüye ve o andan itibaren, gündem Suriye oldu.

Türk Silahlı Kuvvetleri sınırda, misilleme için Suriye"yi top atışına tutarken, Başbakan da Meclis kürsüsünden, Kılıçdaroğlu"nun kalelerini top atışına tutuyordu.

Çok sertti Başbakan.

Sanki Esat"a olan öfkesini Kılıçdaroğlu"ndan çıkarıyor gibiydi?

"Şanlıurfa ve Hatay acaba vatan topraklarından sayılmıyor mu?" diye sordu.

Sonra sözü Akçakale"de şehit olan 5 vatandaşımıza getirdi;

"2 anne 3 yavrumuz gitti buna sessiz mi kalacaktık? Ey Kılıçdaroğlu senin kanın, canın bunlara müsaade eder ama bizim etmez" dedi.

Savaşa karşı olmak ayrı, vatandaşının hukukunu korumak ayrı.

İsrail, bir askeri öldürüldü diye Lübnan"ı işgal etti. Biz 5 masum vatandaşımız öldürülürken ne yapmalıydık?

Katil Esat"ın kanı değerli de Akçakale"deki 8 yaşındaki Zeynep"in canı değersiz mi?

Suriye süreci başladığı günden beri Kılıçdaroğlu"nun ya da diğer CHP sözcülerinin konuşmalarını tarayın masum insanların tanklarla, toplarla, savaş uçakları ile katledilmeleri konusunda sadra şifa tek bir sözlerini bulamazsınız.

CHP, tarih aynasında kendisini gördüğü için midir bilinmez, katile karşı sessiz, mağdura karşı şahin.

Ontolojik bir sorun bu.

Bizde damarlarında solculuk kanı dolaşan herkesin gözdesi Che Guevara"dır. Küba"da bakanlık koltuğunu elinin tersiyle itip, Bolivya"daki özgürlük savaşı uğruna hayatını kaybettiği için büyüktür Che Guevara...

Bizim Che de özgürlük savaşçılarına karşı, diktatörlerin yanında yer alıyor.

Kemal Bey"e zaman zaman Che şapkası takıyorlar. Orada iğreti duruyor o şapka.

Bundan sonra Che şapkasını çıkarıp, Esat şapkası giymeli.

CHP grubunda Kemal Bey"i dinlerken, bir kez daha anladım ki, Suriye olayı, Kemal Kılıçdaroğlu"nun sinir sistemini bozmuş.

Sadece sinirlerini tahrip etmemiş, ağzını da bozmuş.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu için sarfettiği, "Bunu ancak ileri derecede gerizekalı biri yapar ..." sözü bir lidere yakışır mı?

Aslında Meclis"teki "Suriye Savaşı"nın değil, demokratikleşme çalışmalarının peşindeydim.

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ"la konuştum.

"Kongrede milletimize taahhüt ettiğimiz iki adımı hemen gerçekleştiriyoruz" dedi.

AK Parti kongresi 30 Eylül"de yapıldı. Başbakan, kongrede 63 maddelik bir yol haritası açıkladı.

Kongre biteli 10 gün oldu. AK Parti, "2023 vizyonunu" hayata geçirmeye başladı. Bu gidişle 2023 olmadan, o hedefler Türkiye"nin çok gerisinde kalmış olacak.

Bekir Bey, "Seçim barajının indirilmesiyle ilgili bir çalışma yok" dedi.

Yüzde 10 barajı korunuyor. Bekir Bozdağ, yönetimde istikrar açısından yüzde 10"un önemli fonksiyonu olduğu görüşünde.

Peki ne getiriliyor?

"Daraltılmış bölge seçim sistemi."

Dar bölge değil, daraltılmış bölge...

Bu ne getirecek?

Soruyu biz sorduk, cevabı Bekir Bey verdi:

"Seçmenle yüz yüze görüşme, seçmenin milletvekili ile doğrudan temas kurması daha da kolaylaşmış, seçmenle seçilenin irtibatı daha da güçlenmiş olacak."

Başbakan Yardımcısı Bozdağ"la konuşurken, başka bir şeyin peşindeydim.

Bekir Bey, daha ben sormadan cevabını verdi.

"İç Hizmet Kanunu"nun 35. maddesi kaldırılmayacak" dedi.

Şaşırdım.

Hem çıkıp, "Darbelerin dayanağı olan mevzuatın ayıklanması" diyeceksiniz, hem de tüm darbelerin dayanağı olan 35. maddeye dokunmayacaksınız.

"Darbelerin dayanağı olan 35. madde duruyor ancak onun içinden, hukuk dışı müdahale yapanların dayanak olarak gösterdiği bölüm çıkarılıyor" dedi Bekir Bozdağ.

Bir ayrıntı daha verdi.

"Ayrıca bununla irtibatlı hükümler ele alınıyor. Bunlar da tespit edilip, ayıklanacak."

Peki mevzuatımızda darbeye dayanak teşkil eden mevzuat tam olarak biliniyor mu?

Bakan beye sordum.

"Bizim hukukumuzda ne kadar antidemokratik düzenlemenin olduğu tam olarak bilinmiyor "dedi. İlginç değil mi?

Bunun için bir ekip oluşturulmuş. Şimdi tüm mevzuat taranıyor.

"Önce anti demokratik hükümler tespit edilecek. Ayrıca idari tasarruflarla ilgili durumlar var. Onlar ortaya çıkarılacak."

Sonra?

"İdari tasarruf gerektirenler de idari tasarrufla yürürlükten kaldırılıyor. Kanunlar ve yönetmelikler için de düzenlemeler yapılıyor."

Yerinde bir adım.

Kılcal damarlarımıza kadar işleyen, darbe hukukundan arınmanın yolu bu.

12 yıl önce
Kılıçdaroğlu"nun yeni şapkası
Miras meselesi ve kadınların mağduriyeti
Ölüm aylığı hakediş şartları
28 Şubat"ın Demir-Eli
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”