|
Demokratik üniversite..

Gazetemizin muhabirlerinden Yakup Bulut''un haberine göre YÖK, hem öğrenciler hem de öğretim üyelerine ilişkin disiplin yönetmeliklerinde değişiklik yapacakmış.

2547 Sayılı Yükseköğretim Yasası''nın 53. maddesinde ek bir düzenleme getirilerek yapılması öngörülüyormuş bu değişikliğin.

Böylece keyfi gerekçelerle üniversiteden ihraç edilen öğretim üyelerine “geri dönüş” yolu açılacak.

YÖK Başkanı Prof. Yusuf Ziya Özcan''ın hazırlattığı bu taslak gerçekleşirse YÖK''ün keyfi gerekçelerle işlem yapmasının önü önemli ölçüde kesilecek.

Gerek 2547 sayılı yasa, gerekse bu yasa kaynak alınarak hazırlanan disiplin yönetmelikleri akademik camianın başlıca yakınma konularından biriydi uzun süredir.

Hem öğrenciler hem de öğretim üyeleri bakımında akademik özgürlüğü kısıtlayan yönetmeliklerin “12 Eylül” döneminin bir ürünü olduğunu hatırlatmak gerekir.

Soğuk savaş döneminin ve askeri darbelerin mantığına göre hazırlanan yönetmeliklerin üniversitelerimizde bilimsel özgürlüğü geliştirmediği açıktır.

YÖK''ün kendisi de zaten 12 Eylül döneminin bir ürünüdür.

***

Bu noktada “1402''likler”i de hatırlamamak elde değil sevgili okurlar.

“1402''likler”, 12 Eylül döneminde üniversitelerden çıkarılan öğretim üyeleridir.

1402 öğretim üyesinin atıldığı anlamına gelmiyor bu deyim, 1402 Sayılı Sıkıyönetim Kanunu''dur.

“27 Mayıs” döneminde de 147 öğretim üyesi bir kalemde kapı önüne konulmuştu ve bu öğretim üyelerinin ezici çoğunluğu 27 Mayıs darbesini bayram havasında karşılayanlardı, kadere bakın!

1402 sayılı kanun ile kararı Milli Güvenlik Konseyi vermişti ama tetiği çeken YÖK''ün sivil yöneticileri olmuştu o dönemde.

Bu kanunla üniversiteden çıkarılan öğretim üyelerinin sayısı 70''in üzerindedir.

İstifa ederek kendilerini bu kanunun kapsamından kurtarmak isteyenlerle birlikte üniversitelere veda edenlerin sayısının binlerle ifade edildiğini söyleniyor.

Mesela Prof. Bahri Savcı, emekliliğine 2 ay kalmışken kapı dışarı edilmişti.

Mete Tunçay, Hüseyin Hatemi, Tahir Hatipoğlu, Oruç Aruoba, Sencer Divitçioğlu, Şevket Pamuk, Yücel Sayman, Alpaslan Işıklı, İdris Küçükömer, Bülent Tanör, Korkut Boratav başta olmak üzere gibi nice değerli hocamız acımasız şekilde üniversiteden çıkarılmışlardı.

1402''liklerden Prof. Gençay Gürsoy''un dediği gibi, bir daha kamu hizmetinde çalıştırılmamak üzere, sorgusuz, sualsiz, yargısız bir şekilde üniversiteden atılmışlardı.

Yani, çifte mağduriyet sözkonusuydu.

1402''liklerin görevlerine dönebilmeleri için yıllarca hukuki mücadele vermeleri gerekti

***

Üniversitelerimizin, bilim adamlarımızın bu türden mağduriyetler yaşamaması için köklü bir çözüm getirilmesi şarttı.

Akademik camiaya özgüven kazandırmak hem düşünsel hem bilimsel gelişmenin önünü açacaktır.

YÖK''ün hazırladığı taslak hayata geçerse bundan ülkemiz kazançlı çıkacaktır.

Üniversitelerinin ve üyelerinin kendini özgür ve güvende hissetmediği bir ülkenin bilimsel açığı kapatmasının imkanı yoktur çünkü..

Görüş açıklamaktan bile korkar hale gelmiş bir akademisyenin bilimsel üretiminin yeterli olacağını düşünebilir miyiz?

Bu yüzden üniversitelerimizin anti-demokratik unsurlardan ve özellikle de korkudan arındırılması önemli bir gelişmedir.

Demokratik dünya parası

Dünya para sistemi Amerika''nın uluslararası politikalarının bir uzantısıdır. Sistem büyük ölçüde Amerika''nın çıkarları doğrultusunda işliyordu, zaten zaafı da buradaydı.

Japon düşünürlerden Daisaku İkeda''nın 1970''lerde dile getirdiği gibi dünyanın diğer paraları dolar tarafından desteklenmeye ve bu nedenle büyük ölçüde doların etkisinde kalmaya devam ettikçe, dolardaki herhangi bir zayıflık dünya para sistemini kargaşa içerisine sokuyordu.

İkeda''ya göre bir devletin parasının bütün diğer devletlerin ekonomik hareketlerini kontrol altında tutması hiçbir bakımdan istenen bir durum değildi.

Çünkü paranın değerinde oynamalar olduğu sürece ekonomik faaliyetlerde kararlılık beklenemezdi. Dolar bunalımını çözmenin tek yolu uluslararası para sisteminin tamamen değiştirilmesiydi.

1970''lerdeki ekonomik krizin ardından doların rolü tartışmalara açılmış, uluslararası ekonomik piyasanın sağlıklı işlemesi için yeni bir dünya parası arayışları dile getirilmişti. Bu tartışmanın bugün daha güncel ve daha önemli olduğu bir gerçek.

İkeda, “Avrupa Ekonomik Topluluğu” gibi birliklerin para bunalımını aşmada önemli rol oynayacağını düşünüyordu. Bu ekonomik topluluğun politik birliğe ulaşması halinde “Birlik para sistemi” veya bir “Avrupa Merkez Bankası” kurmak pekala mümkündü. Böylece Amerikan Doları''na olan bağlılık azalacak ve belki de Keynes''in önerdiği şekilde bir dünya bankası kurulabilecekti.

İkeda, dünyanın diğer bölgelerinde de, mesela Asya''da Avrupa Ekonomik Topluluğu''na benzeyen ekonomik organların kurulmasının uluslararası para sistemine denge getireceğini öngörüyordu. İkeda''nın öngörüsü AET''nin AB''ye dönüşmesi ve “Euro” ile doğrulandı. Ama Asya''da ekonomik birlik henüz gerçekleşmedi.

Son dünya finans krizinin ardından dolara karşı itirazlar da somutlaşmaya başladı. Rezerv para birimi olarak dolar yerine başka para birimlerinin geliştirilmesi yönünde itiraz eden ülkeler arasında Çin, Rusya, Hindistan, Brezilya, Libya, İran gibi ülkeler başı çekiyor.

Mesela Brezilya ve Çin kendi aralarındaki ticarete kendi paralarını kullanacaklar. Benzer bir girişim de(henüz sonuç alınmamış da olsa) Türkiye ve Rusya arasında gerçekleşti. Libya, petrol ihracatını dolar yerine euro ile yapmak istediğini açıklamıştı. İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad da rezerv parasını dolardan euroya çevirme talimatı vermiş.

Dolar karşısında euronun değerinin artması, Avrupa ve Amerika arasında nasıl bir çatlak oluşturacağını şimdiden kestirmek mümkün değil ama bir şeyler olacağı kesin. Belki önümüzdeki süreçte yakın bölge-mizde başını Türkiye''nin çekeceği yeni bir ekonomik birlik de kurulur. Madem dünya para sistemine denge gerekiyor, bizim de bir katkımız olsun, di''mi?

15 yıl önce
Demokratik üniversite..
Kim kime neyi, nasıl ve ne sebeple anlatır ya da anlatılan kimin hikâyesidir!
Döviz girişi hızlandı, ülkeye hukuk mu geldi?
Biden’ın genç siyahi seçmene ulaşma çabası nafile mi?
AK Parti’de hangi alanlarda nasıl bir değişim?
ABD-İran gizli görüşmesinde ne konuşuldu?