İstanbul Büyükşehir Belediyesi, “Mayo ve bikini yasağı yok” diyor.. İlgili reklam şirketi “Bizim böyle bir uygulamamız yok” diyor..

Sözde mağdur Zeki Triko''cular da çıkıp, “Biz başvurduk, işte delili, koymadılar” demedi..

Ama ortalık, olmayan mevzudan kırılıp dökülüyor..

Tam da bize özgü bir olay.

Yabancı gazeteler bile dillerine dolamışlar..

Dışarıdan bakıldığında, sanki Türkiye şeriatçıların kuşatması altında..

Bir halifeliğin ilan edilmesi kalmış..

CHP''liler de pompalayıp duruyorlar, fırsat bu fırsat..

Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan, Haziran''da Avrupa Konseyi Genel Kurulu''nda ''reklamlarda kadın imajı” başlıklı bir rapor sunacakmış..

''Mayo Yalanı'', Konsey''de gündeme de gelecekmiş..

Bilgehan, gazetecilere, “Mayolu kadınları önce panolardan, sonra plajlardan çıkaracaklar, milyonlar işte bu yüzden sokağa döküldü” demiş..

Dilin kemiği yok, der..

Oysa, örneklerini çok gördük, plajlar mayolu kadınlara değil, tesettürlü kadınlara kapalı..

Nerden bilsin Avrupalılar bunu..

Aslında onlar da bilirler de, işlerine gelmez..

“İşte Türkiye, nasıl alalım aramıza” falan diyecekler, diyorlar..

Bizim CHP''liler de yardımcı oluyorlar..

Sarkozy ve Merkel ellerini ovuşturuyor, aralarında fısıldaşıyorlardır..

“Bize ne gerek.. Ağacı kesen balta kendilerinden”

“Biz susalım, onlar konuşsun” diye..

Durup durup eskimiş mevzuları gündeme getiriyorlar..

Eline mayolu bikinili fotoğraf alan üşüşüyor..

“İzin istemiştik vermediler..”

Kim vermedi? Kem küm..

Böyle diyenler, yazılı başvuru bile yapmamışlar..

Belediyeciler de sözlü olarak izin vermeyeceklerini söylemişler.. Miş miş..

Tesettürlü eş mevzuundan bikini-mayo''ya terfi ettik.. Artık sırtımız yere gelmez..

Şimdi de bir iki gerzek çıkıp, bikini mayo, tanga manga kapıp bilboardlara asmaya kalkarlarsa şaşmayın..

Görünen o ki, bazı bikinici şirketler beş kuruş harcamadan reklamın yolunu bulmuş…

Mızıkacılar dersen, elini sallasan ellisi..

Oh, ne ala!

Burak Kut, aniden parlayıp aniden sönen şarkıcılardan idi. Kısa sürede şöhrete ve paraya kavuşan Kut''un o kadar başı dönmüş ki.. Kıt kanaat yaşayan bir memur ailesine mensup olan Kut, para makinesi ve roboto dönüştüğünü söylemiş. Şöhretin perdelediği gerçekleri görmesi pahalıya patlamış. Nedir pahalı olan? Unutulmak.. Silinmek.

Yeniden piyasaya çıkmaya soyunan Kut''un yeni albümünün ismi ''Komple''. En iddialı parçası da Komple. Parçanın sözleri Sezen Aksu''ya aitmiş. Burak Kut''un hayatının bir özeti gibiymiş Komple.. Sadece Kut''un mu? Sezen Aksu, show ve magazin dünyasının kuşatması altındaki toplumun hayatını da resmetmiş. İsterseniz, sosyolojik bir özet deyin, isterseniz Sezen Aksu dokundurması..

Komple''nin sözleri şöyle:

Komple komple komple bitiğiz

Komple komple komple kritiğiz

Komple komple komple tikiyiz

Güm güm başını vuracak elbet şaşkın

Bırak da bi kere pasa iyice bulaşsın

Bu alem adamı yutar anında

Dünya dönüyor bunun etrafında

Deme ki gel etme güzelsin özelsin

Çarpa çarpa kendisi öğrensin

Yazık ediyosun niye geliyosun sen bu kızın gazına

O da özeniyo ama çözemiyo

Ayranı yok içmeye pastadan söz ediyo

E haksız da değil o da

Sahip olmak istiyor marka imtiyazına

Hiç kimsenin hiç kimseden ne bi farkı var ne fazlası

Ama bu alemin tuhaf bi tarzı var

Kuzunun kurda habire tav olması

Hülya Avşar''dan magazin basınına yeni bir malzeme daha çıktı.. Dedikodulara bakılırsa, Hülya Avşar, Sadettin Saran''la İtalya''da Portpofino''daki San Giorgio Kilisesi''nde yüzük takmış.. Başka bir yer bulamamışlar.. Buyrun buradan yakın! Hürriyet''in haberine göre Avşar-Saran çifti kilise nikahı ile hayatını birleştirmiş. Çiftin bu nikahı ne zaman resmileştireceği ise fena halde merak konusuymuş. Öte yandan son derece gizli tutulan nikah(!) nasıl oluyor da haber servislerine düşüverdi? “Kilisenin papazı mı sızdırdı?” diye düşünmeden edemiyor insan. Herhalde Hülya Avşar değildir.. Bir süredir magazincilerle başı dertte olan Hülya Avşar, kilise nikahıyla uzun süre gündemde kalacağa benziyor..