|
35. Madde"nin kısa hikayesi

"Askeri vesayet"in süngüsü olarak işlev gören "TSK-İç Hizmet Kanunu"nun 35. Maddesinin değiştirilmesi, kuşkusuz çok önemli bir gelişme. Değişiklik ile demokratik rejimlerde orduların sivillerin yönetiminde olması gerektiği prensibi vurgulanmış oldu. 35. maddede, "Silahlı kuvvetlerin vazifesi, Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır" ibaresi yer alıyordu. Yeni maddede bu vazife yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı vatanı savunmak olarak belirtildi.

Aslında 35. Madde, 1930"larda Avrupa"da yükselen otoriter rejimlerin etkisi altında vücut buldu. Osmanlı İmparatorluğu"nun mirası üzerinde kurulan Cumhuriyetin iç sorunları da Ordu"ya yeni rejimi korumak gibi olağanüstü bir görev yükledi. "İttihat ve Terakki"den kalma anlayışları da ayrıca eklemek gerekiyor. 1935"de kabul edilen "Ordu Dahili Hizmet Kanunu", "27 Mayıs" darbesinden sonra, "Milli Birlik Komitesi" eliyle "TSK İç Hizmet Kanunu" olarak değiştirildi. Kanunun 34. Maddesi, yeni kanunda 35. Madde olarak aynen korundu. Sonradan kanunda pek çok değişiklik yapılmasına rağmen 35. Madde aynı kaldı.

"Kollamak ve korumak" vazifesinin gerçekte ne anlama geldiğini 27 Mayıs darbesi gösterdi. Bu darbe ile askeri vesayet, "Milli Güvenlik Kurulu" gibi vesayeti kuvvetlendiren diğer maddelerle birlikte "1961 Anayasası"na yerleştirildi. Ordunun sivil yönetimlere verdiği muhtıralarda hep bu 35. maddeye atıf yapıldı. Mesela 12 Mart 1971 Muhtırası"nın 3. Maddesinde, 2. Maddede belirtilen hususların süratle tahakkuk ettirilmemesi halinde TSK"nın korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, İdareyi üstlenmeye kararlı olduğu belirtildi.

27 Ağustos 1979"da Genelkurmay Başkanı Org. Kenan Evren, "Silahlı Kuvvetler Günü" vesilesiyle Ordu"ya hitaben yayınladığı mesajda, "İç Hizmet Kanunu"nun sana verdiği, Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumak görevi"ni, gerektiğinde tam anlamıyla ve kusursuz olarak yerine getireceğin muhakkaktır" demişti. Evren 27 Aralık 1979 günü, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk"e bir uyarı mektubu gönderdi. Mektupta "Milli Güvenlik Kurulu"nda alınan kararların, siyasi partilerin kısır tutum ve davranışları yüzünden olumlu sonuçlara götürülemediği belirtilerek, Ordu"nun İç Hizmet yasası ile verilen görev ve sorumluluğun idraki içinde olduğu mesajı verildi. Bu görev ve sorumluluk, nihai durumda doğrudan İdare"ye el koymaktı. Nitekim 12 Eylül 1980 günü yayınlanan darbe bildirisinde, "Türk Silahlı Kuvvetleri, İç Hizmet Kanunu"nun verdiği Türkiye Cumhuriyetini koruma ve kollama görevini Türk Milleti adına, emir ve komuta zinciri içinde yerine getirme kararını almış ve Ülke Yönetimi"ne bütünü ile el koymuştur" denildi.

"27 Mayıs" darbesinden 2000"lere kadar 35. Madde bütün darbe ve darbe girişimlerinin gerekçesi sayıldı. 35. Madde, sivil yönetimler üzerinde bir baskı aracı olarak kullanıldı. Geçtiğimiz on yıl boyunca, başta "MGK" olmak üzere, askeri vesayet sistemini daraltan pek çok değişiklik gerçekleştirildi. 1935"den bu yana bir "tabu" gibi korunan 35. Maddenin değiştirilmesi ile sivil rejim yasal mevzuat açısından güvence altına alınmış oldu. Peki "Darbe" tehlikesinin son bulduğunu söyleyebilir miyiz? Bunu da bir başka yazıda ele alalım.

11 yıl önce
35. Madde"nin kısa hikayesi
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle