|
İki arada bir derede Türkiye modeli!

"Türkiye modeli" söylemiyle "Kuzey Afrika ve Yakın Şark''taki halk devrimlerine yaklaşım, yazımın başlığıyla uyumlu görünüyor.

"Oligarşiler" ve "tek adam rejimleri" arasında ayrım yapmadan bütüncül bir yaklaşım esas alınmalı oysa.

Mevcut rejimler birbirinin kopyası, oligarşi, monarşi ve tek adam rejimleri arasında sadece kavram farkı var.

Hiçbirinde de halkların iradesi geçerli değil.

Halk iradesinin ülke yönetiminde geçerli olmasını savunmak birinci prensiptir, buna "demokrasi" diyoruz.

Elbette demokrasi "siyasi çoğulculuk"u da içerir.

İkinci prensip "sosyal piyasa ekonomisi"dir.

Böylece şimdiye kadar kamu kaynaklarının hanedanların ve yönetici ailelerin hazinelerine kaydırılması suretiyle yoksul bırakılan halkların daha iyi standartlara kavuşturulması mümkün olacaktır.

* * *

Türkiye ne monarşilere, ne de tek adam rejimlerine model olamaz.

Kuzey Afrikalı tarihçi Tarık Nur ile bir sohbetimizde "Arap dünyasında Türkiye Modeli ne anlama geliyor" diye sormuştum.

"Türkiye hem laik, hem müslüman bir ülke. İkisi bir arada olabiliyor. Üstelik ekonomisi gelişmiş. Hükümetler seçimle geliyor, seçimle gidiyorlar. Halk hangi partiyi isterse, onu iktidara getiriyor. Ben Türkiye''de iken iktidarda başka bir parti vardı, seçimden sonra bir başka parti geldi. Türkiye''nin Arap dünyasında model olarak algılanmasının sebebi bu" mealinde bir açıklamayla cevap vermişti Tarık Nur.

Yani, Türkiye''yi model alan rejimler değil, halklar.

Halk iradesini takmayan liderlerin "Türkiye bizim için uygun model, biz de geçelim" diyebileceklerini düşünebiliyor musunuz?

Türkiye bir karar vermeli ve net bir biçimde tutumunu ortaya koymalıdır.

Sadece değişimin barışçıl yöntemlerle sağlanması konusunda esnek olabilir Türkiye.

O halde Türkiye büyük bir "konferans" toplayarak görüşlerini uluslararası zeminde ifade etmeli.

"Mübarek" ve "Bin Ali" gitti, Libya''da iç savaş devam ediyor, Suriye, Yemen, Bahreyn karıştı ve diğerleri de sırada bekliyor ama şimdiye kadar "İslam dünyasında neler oluyor ve ne yapmamız gerek" cinsinden bir uluslararası konferans gerçekleştirilemedi.

Oysa ilk yapılması gereken bir konferans toplayarak siyasal konuların masaya yatırılması ve ortak bir görüşe ulaşılması gerekirdi.

İslam dünyasını temsil edecek bir konferansta kendi yaklaşımını savunan bir Türkiye, değişimin barışçıl yollarla gerçekleşmesinde büyük rol oynayacaktır.

Eğer Türkiye kuvvetli bir şekilde demokrasi vurgusu yapamazsa, otoriter rejimlerinin bunalttığı halklar gözlerini başka ülkelere çevireceklerdir.

Y a da bu ülkelerde büyük bir karmaşaya ve kaosa hazır olmamız gerekecektir.

* * *

Türkiye uluslarası bir konferans zemininde bir "Demokrasi Bloku" teşkil etmelidir.

Kısa süre içerisinde demokrasi blokuna katılan müslüman ülkelerin sayısı artacaktır.

Nüfusu bir buçuk milyarı aşan ve "değişim" isteyen müslüman dünyanın halkları "demokrasi bloku"nu izleyecektir.

Diğer halklar da "daha adil bir dünya" için önemli rol oynayacak olan bu blokun hareketine çevirecektir gözlerini.

İslam dünyası insan haysiyetini hiçe sayan rejimlerden kurtulmak istiyor.

O halde "Demokrasi Bloku" müslüman dünyanın taleplerini dikkate almalıdır.

Mevcut rejimlerle ilişkilerde bu bir risk ama başkaca da yol görünmüyor.

Birinin topa kuvvetle vurması gerekiyor çünkü.

Türkiye kansız bir devrim gerçekleştirerek geldiği nokta itibariyle bu "demokrasi bloku"nun öncüsü olabilir.

Aksi halde "Türkiye modeli" bir hüsn-ü kuruntudan ibaret kalır.

Bernard Lewis ve kehanetleri..

Prof. Bernard Lewis bir entelektüel, bir tarihçi olarak değil bir politikacı olarak konuşmuş "Wall Street Journal" gazetesine.

"Türkiye''de gidiş, artan biçimde yeniden İslamlaşmaya doğru. Hükümetin böyle bir niyeti var ve çok ustaca Türk toplumunun çeşitli kısımlarını ardarda devralıyor. Ekonomi, iş dünyası, akademik topluluk, medya. Ve şimdi, geçmişte cumhuriyet rejiminin kalesi olan yargıyı ele geçiriyorlar" diyerek niyet okumuş Prof. Lewis.

Üstelik on yıl sonra İran ve Türkiye''nin yer değiştireceğini de bildirmiş.

İran demokratikleşecek, Türkiye ise İslami yönde giderek otoriterleşecek Bay Lewis''e göre.

Doğrusu Bay Lewis''in meşhur kahin Nostradamus''u, hatta Müştak Baba''yı bile gölgede bırakan bu yönünü bilmiyorduk, öğrenmiş olduk.

Prof. Lewis, Yakın Şark''ta meydana gelen devrimlere de dikkat çekerek, ABD''nin bu ülkelerde hızla Batı türü seçimler için bastırmaması gerektiğini de vurgulamış.

Öyle ya, demokrasi diye bastırıp durmasın Amerika, yoksa ''Köktenci Müslümanlar'' iktidara gelirler.

Önce sahayı temizleyip öyle bastırmak lazım seçimler için demek ki.

Osmanlı ve Türkiye hakkında uzman bilgisiyle tanıdığımız Bernard Lewis''in politika kokan bu yorumları Türkiye hakkında kuşku yaratmak isteyen çevreleri memnun edebilir tabii ama bilimsel formasyonuna hiç yakışmadı.

"YGS''de şifre" iddialarının şifresi..

"YGS" ile ilgili tartışmalar en başta yüzbinlerce gencin ve bu gençlerin ailelerinin kafasını karıştırdı.

Şifre ile cevap anahtarının çözülebildiği iddiaları elbette teknik bir mesele ve benim boyumu aşıyor.

Uzman bilimadamlarının cevap vermesi gereken bu iddiaların gazete sayfalarında dallanıp budaklanması sınav sistemi üzerindeki istifhamların yayılmasından başka bir sonuç vermeyecektir.

Kuşkuların giderilmesi için-sınavın iptali de dahil-bütün çözümler üzerinde durulmalı.

YGS''de hata olduğunun kabulü anlamına gelmez bu ama paniklemiş bulunan adayları ve velileri rahatlatır.

Milyonlarca insanı ilgilendiren hassas bir konunun bütün şüphelerden azade olması lazım.

Aksi takdirde YGS siyasi kampanyaların da bir argümanı olarak tartışılmaya devam edecektir.

Sadece YGS değil diğer bütün sınavlar için de benzer iddiaların ortaya atılabileceğini beklemeliyiz.

Bu yüzden her türden sınavın kuşkulara yer vermeyecek bir titizlikle gerçekleştirilmesi gerekiyor.

Sezgilerim bu tür iddiaların dallanıp budaklanmasının bir siyasi polemik yaratmaya matuf olduğu yönündedir.

Gençlerimizin geleceğini ilgilendiren ve yüzde yüz güvenlik gerektiren böyle hassas konularda istifham meydana getirilmemesi gerekiyor.

Maalesef alışageldiğimiz siyaset tarzı bu konunun da istismar edilmesine zemin teşkil ediyor.

YGS ile ilgili tartışmalardan benim çıkardığım şifre tam da budur.

Milyonlarca insanın kafasında şüphe uyandırmak, iyi hazırlanmış bir siyasi taktik olabilir mi diye düşünmeden edemedim.

13 yıl önce
İki arada bir derede Türkiye modeli!
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?
Netanyahu’ya tutuklama tehdidi ve Amerika’nın uluslararası itibarı