|
Neye göre oy vereceğiz?

“12 Haziran” seçimlerinde milletin önüne çıkacak vekil adayları belli olduğuna göre seçmenlerin neye göre oy vereceğini tartışabiliriz. Kanaatimce önümüzde üç ana eğilim bulunuyor.

Birinci eğilim, Türkiye''nin demokratik değişimini muhafaza etmek ve bu değişimi geriye sardıracak girişimleri boşa çıkarmak yönündedir. “Vesayet rejimi” ortadan kaldırıldığı için buna “yeni statüko” diyebiliriz.

Anayasa referandumuyla vesayet rejimini besleyen unsurlar büyük ölçüde reforme edilmişti. Belki bu bağlamda bir tür “yeni muhafazakarlık” kavramını tartışmaya da hazır olmalıyız.

İkinci eğilim, birinci eğilimin endişelerinin muhatabıdır zaten. “Eski''ye dönüş” özlemini temsil ediyor ikinci eğilim. Eski tabirle “irtica” oluyor bu. Bu eğilimi temsil eden aktörler, vesayet sistemini bir şekilde yeniden tesis etmek isteyenlerdir. “Eski”yi getirmek suretiyle şaşaalı güçlerine kavuşmak arzusu duyuyorlar, reformu deforme ederek süreci durdurmak eğilimi taşıyorlar.

Bu yüzden ikinci eğilim, birbiriyle uzlaşmaz görünen aktörlerin güçbirliği yaptığı bir koalisyon görüntüsü veriyor. Biraraya gelmelerine ihtimal verilmeyen isimlerin aynı çatı altında buluşmaları bunu doğruluyor. “Eski statüko”dan beslenen “büyük sermaye”nin bazı unsurları da bu koalisyona destek veriyorlar.

Çizgileri olan ama Türkiye''nin dünyadaki yeri hakkında doğru dürüst paradigması bulunmayan bir koalisyon bu. Kolaylıkla kurulduğu gibi, kolaylıkla da parçalanmaya yatkın taktiksel bir güçbirliği cephesi. Çünkü Türkiye''nin ve dünyanın gerçeklikleriyle uyuşmuyorlar.

Üçüncü bir eğilim ise, demokratik değişimi daha da ileriye götürerek, toplumu oluşturan bütün unsurları ortak paydalarda buluşturmayı içeriyor. Aslında bu eğilim, bir tür toplumun yeniden kurulmasını temsil ediyor.

Toplumsal kesimlerin mutabık kaldığı bir yeni “sivil anayasa” ile kendi içinde ahengini kuran Türkiye''nin yakın bölgesinde olumlu bir model olarak çapını büyütmesine imkan tanımak isteyen bir eğilimdir bu. Yani “mevcut statüko” ile yetinmeyen, etnik, inançsal ve ekolojik dengeden tutun da hakça paylaşıma kadar pek çok alanda yeni açılımlara kucak açmak isteyen bir eğilimden söz ediyoruz.

Bu üç ana eğilim siyaset sahnesinde çeşitli partilere dağılmış bulunuyor. 12 Haziran seçimleri bu üç eğilimi daha da müşahhas hale getirecek, gücünü ve kapsamını tayin edecek. Dolayısıyla millet önüne çıkacak olan partiler programlarını bu üç ana eğilimi gözönünde tutarak hazırlamalılar.

Biz seçmenler de hem bu programların sahiciliğine ve hem de bu programların sahiplerinin güvenilirliğine bakarak oy kullanacağız. 12 Haziran, Türkiye''nin geleceğinin şekilleneceği bir seçim olacaktır. Bu yüzden kimsenin kara kaşına bakarak oy kullanmayacak seçmenler. Kimse unutmasın, güç, millettedir.

İşkenceli 12 Eylül

“12 Eylül” döneminde “Sıkıyönetim Mahkemeleri”nde askeri hakim olan Ali Fahir Kayacan, “12 Eylül yargısı bugünden daha adildi” demiş “Hürriyet” gazetesine. Doğrudur, işkence altında alınan ifadelere dayanan tutuklamalar ve kararlar binlerce gencin hayatını karartmamıştır netekim.

Oysa Yargı sadece mahkemelerden ibaret değildir, sorguların da, savunmaların da adil şekilde gerçekleştirilmesi gerekiyor. “171 genç adam” işkencecilerin istediği ifadeyi verdikleri için kaybetmediler yaşamlarını. İşkencecilerin istediği ifadeyi vermedikleri için öldü bu insanlar, daha doğrusu öldürüldüler. İşlemedikleri suçları işkenceden kurtulmak için üstlenmek zorunda kalan gençlerden söz etmiyor sayın Karacan. İşkencenin ne olduğunu bilmiyor, bilseydi böyle konuşmazdı. İşkenceden kurtulmak için işlemediği suçları üstlenen yahut masum insanların üzerine yıkan sürüyle insan tanıyorum. Askeri rejimlerindeki yargının sivil rejimlerdeki yargıdan daha adil olduğu nerede görülmüş! İşkenceli “12 Eylül hukuku”na ''adil yargı'' denilebiliyorsa pes doğrusu!

Şaşırdıklarım, şaşırmadıklarım..

Bu seçimlerde partiler arasında doğrudan bir ittifak sözkonusu olmadı, ancak kişiler üzerinden bazı koalisyonların gerçekleştiğine dair emareler var. “Merkez sağ”da yer alan bazı isimlerin CHP listelerinde yer bulmaları gibi.

“HAS Parti”, “BBP” ve kimi DP''lilerle(Süleyman Soylu gibi) bir ittifak beklentisi boşa çıktı. “Saadet Partisi”, “Demokrat Parti” ve “Türkiye Partisi” arasında ittifak kurulması yönündeki girişimler fiyaskoyla sonuçlandı. Üstüne üstlük “TP” Genel Başkanı Abdullatif Şener Sivas''tan bağımsız olarak seçime giriyor.

Cem Uzan''ın “Genç Parti”si, Yaşar Nuri Öztürk''ün “Halkın Yükselişi Partisi” seçimlere girmiyor. DP ile Haydar Baş''ın “Bağımsız Türkiye Partisi” ittifakı ise heyecan vermiyor.

AK Parti''nin “Ülkücü Camia”dan bazı isimlere listede yer vereceği rivayet olunuyordu. Kulislerde Ramiz Ongun, Vedat Bilgin, Musa Serdar Çelebi gibi isimlerin “AK Parti” listelerinde yer alacakları konuşuluyordu. Amasya''dan Prof. Naci Bostancı, Manisa''dan Dr. Selçuk Özdağ, Kayseri''den Sadık Yakut hariç, “Ülkücü Camia” içerisinde tanınan başka isimlere rastlamadık. AK Parti listelerinde beni şaşırtan tek süpriz, merhum Alparslan Türkeş''in ikinci eşi Seval Türkeş''ten doğan oğlu Ahmet Kutalmış Türkeş oldu. Kutalmış Türkeş''i, babasının ilk eşinden doğan ağabeyi Tuğrul Türkeş ile ayrı saflarda göreceğiz artık.

Altan Tan''ın BDP''nin desteklediği“Bağımsızlar” listesinde yer almasını beklemiyordum ama şaşırmadım. “Radikal” yazarı Sırrı Süreyya Önder''i ve Ertuğrul Kürkçü''yü de aynı listede görmekten şaşırmadığım gibi. Altan Tan “AK Parti” listelerinde, Mehmet Metiner de pekala BDP listesinde yer alabilirdi, buna da şaşırmazdım. BDP''nin önümüzdeki süreçte bir Türkiye partisi olarak evrilmesine, dahası fundamentalist köklerinden sıyrılmaya çabalayan CHP ile yakınlaşmasına dahi şaşırmam. Kemal Kılıçdaroğlu''nun yönetimindeki CHP''nin eninde sonunda liberalleşmesi gerekecek çünkü. Sol''dan gelme siyasal Kürt çevrelerinin yanı sıra “liberal sol” çevrelerin CHP''nin geçireceği bu evrime olumlu cevap vermelerine şaşırmam açıkçası. Kılıçdaroğlu''nun 12 Haziran seçimlerinde alacağı sonuçlar, CHP''nin yol haritasını belirleyecek. CHP “eski”yi inşa etmek isteyen bir parti olarak mı yoksa daha da yeniyi getirmek isteyen bir parti olarak mı devam edecek yoluna, hep birlikte izleyeceğiz.

13 yıl önce
Neye göre oy vereceğiz?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle