|
Son turnalar

Divan edebiyatımızda, Tasavvuf edebiyatımızda, Halk edebiyatımızda seçkin bir yer tutuyor turnalar. Mevlevilerin ''Sema''sına, Alevilerin ''Semah''ına (Turna semahı) esin kaynağı olmuştur. İnanışımıza göre bütün canlılar gibi kuşlar da Allah''ı zikrederler. ''Her şeyi Hakk yaratır işbu cihan içinde/Cümlesi Hakk''a zikreder, cevr-i mekan içinde''. Yunus Emre''ye atfedilen ''Kuşlar İlahisi''nin ilk mısrasıdır bu. İlahide turna zikir çeken kuşlar arasındadır. Feridüddin Attar''ın Mantık at-Tayr (Kuşların dili)'' isimli meşhur eserinde kuşlar hakikate ulaşma yolundaki makamları temsil ederler. Halk türkülerinde ise turnalar daha çok ''haberci kuş'' olarak zikredilir. Ömür Ceylan''ın ''Kuşlar Divanı/Osmanlı Şiir Kuşları'' isimli kitabına göre turnalar, yaşlanan anne ve babalarına yiyecek taşırlar imiş.

İnsanımız kuşlarla, hayvanlarla, ağaçlarla, çiçeklerle söyleşir. Duygularını şiirlerle, türkülerle dile getirir. İnsan ve tabiat arasındaki ilişkide dahi sevgi temel bir değerdir. Yeryüzünde yaşayan her canlının tabiatta payı var. Maalesef, tabiatla, tabiat varlıklarıyla ilişkimiz giderek zayıflıyor. Ekolojik dengenin bozulması, çevre kirliliğinin artması pek çok canlı türünün mahvıyla sonuçlanıyor. Kısa vadedeki getirilere rağbet ettiğimiz için uzun vadede insan yaşamını tehlikeye atan girişimlerden bile sakınmaz hale geldik.

Turnaların üreme alanlarının tahribatı yüzünden ülkemizde sadece 12 çift üreyen turna kalmış. Bu seyrelmeyi kültür değerlerimizin seyrelmesi olarak da anlıyorum. Aynı zamanda bu eksilme tabiat dengesinin bozulduğunu gösteren bir sinyal değil midir? Turna üreme bölgelerinin acil olarak korumaya alınması gerekiyor. Ressamlarımız Nişantaşı''ndaki ''Galeri Işık''ta düzenlenen ''Gitme Turnam Karma Sergisi''yle el ele verdiler. 16 Kasım''a kadar devam edecek olan sergiden elde edilen gelirler Turnaların kurtarılması projesinde kullanılacak. Güzel bir hassasiyet ama yeterli değil, ''Kültür Bakanlığı'' da bu işe el atmalı.

Osmanlı ordusunda turnalar

Turnalar ''Yeniçeri Ocağı''nın anlam dünyasında özel bir yer tutuyor. 68. Orta''da bir ''Turnacı Ortası'' var imiş. ''Turnanın Kalbi/Yeniçeri Yoldaşlığı ve Bektaşilik'' başlıklı kitabında Dr. Erdal Küçükyalçın Yeniçeriler ve Turna ilişkisini de anlatıyor. Turnalar tek ayak üzerinde uyudukları, ancak diğer pençelerinde bir taş tuttukları ve herhangi bir tehlikeyi sezdiklerinde taşı düşürerek sürüyü uyandırdıklarına inanıldığı için ''tehlikelere karşı uyanık ve tetikte olmayı'' simgeliyorlar. Az sayıda yavru doğurup uzun yaşadıkları için ''uzun hayat''ı, tek eşle yaşadıkları için ''mutlak sadakatı'' temsil ediyorlar. Güçlü kanatları sayesinde yaşayanları varoluşun daha üst katmanlarına taşıdıklarına inanılıyor.

Yeniçeriler börklerinde ''turna tüyü'' taşıyorlar. Turnalar göç zamanında içlerinden birinin önderliğinde, ''V'' şeklinde dizilerek uçuyorlar. Yere konduklarında merkezinde liderin olduğu bir çember oluşturarak kümeleniyorlar. Ocağın önemli subaylarından ''Turnacıbaşı'', turnaların beslenmesinden olduğu gibi devşirme işinden, yani bir anlamda yeni turnaların toplanmasından sorumludur. Devşirilen çocuklar turna katarı düzenine sokularak başkente götürülüyorlar. Yeniçeriler hem sefer sırasında çadırlarında ve hem kışlalardaki odalarında çember oluşturarak oturuyorlar, komutanlarını ortalarına alıyorlar. Ağır suç işleyen yeniçeri ''Leylek Çadırı''na alınıyor. Böylece o Yeniçeri ''Turnalık''tan (Yol''dan) çıkmış sayılıyor.

10 yıl önce
Son turnalar
Sağlıklı muhafazakârlık?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit