|
Fırat Kalkanı dengeleri bozdu

Suriye'deki savaş önümüzdeki bir-iki ay içerisinde çok farklı boyut kazanacak. ABD ve Rusya arasındaki güç mücadelesi ülkede bulunan tüm tarafların saflarını daha da sıklaştırmasına ve bölge ülkelerinin tavırlarını daha net almasını da beraberinde getirecek.



Moskova ve Washington Suriye'deki bu savaşta doğrudan karşılık bir çatışma içinde değiller. Aynı şeyi iki ülkenin destekledikleri taraflar için söylemek pek mümkün görünmüyor. Rusya iç savaşın başladığı andan itibaren Esed rejimine olan desteğinden bir adım dahi geri atmadı. Rusya'nın destekleri sadece rejim askerleri ile sınırlı kalmadı, rejime yakın terör örgütleri ile çemberi daha da genişledi.



ABD ise

rejim karşıtı siyasal politika

ekseninde Esed karşıtı tüm muhaliflere destek veren bir ülke fotoğrafı çizdi. Bu fotoğrafın ne kadar gerçek olup olmadığı bugünkü Suriye gerçeğine bakılınca net bir şekilde görülebiliyor. ABD muhalifler şemsiyesi altında terör örgütü YPG'ye olan desteğini her geçen gün daha açık bir şekilde oynamaya başladı.



Türkiye'nin başlattığı Fırat Kalkanı Harekâtı ise her iki ülkenin de beklemediği bir anda gerçekleşti ve bölge için beklenmeyen bir denklem çizdi.



Bu denklem başta bölgedeki tüm terör örgütleri olmak üzere ABD ve Rusya dengesini de doğrudan etkiledi.



Masada yeni bir hamle vardı ve bu hamle rakip hamleleri alaşağı ediyordu.



Bunun en somut göstergesini iki ülkenin bir hafta dahi sürmeyen ateşkes anlaşması oluşturuyordu.



Söylemler üzerine inşa edilen o anlaşmanın eylemde bir hiçe çıktığının farkına varan Rusya ve Amerika ilişkileri askıya aldı.



Peki ne olmuştu?



26 Ağustos'ta Cenevre'de bir araya gelen her iki ülkenin dışişleri bakanı

Suriye'de nasıl ortak operasyona imza atabiliriz

'i görüşmüşlerdi. Rusya çalışmalarda sona yaklaşıldı, Amerika ise

onayda sıkıntı çıkar

mesajı ile zaten böyle bir şeyin mümkün olamayacağının sinyallerini vermişti.



Karşılıklı bu hamlelerin ardından iki ülke açıklamalarında dışişleri bakanları düzeyinden Dışişleri Bakan Yardımcıları düzeyinde gerilemeye gidildi. Tarihler 28 Eylül'ü gösteriyordu. ABD

aşırılıkçılar Rusya'nın çıkarlarına ya da Rus kentlerine saldırabilir

açıklaması ile farklı bir diplomatik dil kullanmış, o açıklama anında Rusya tarafından

tehdit ve şantaj

olarak tanımlanmıştı.



Kapalı kapılar ardında yapılan toplantılar ve görüşmelerin ardından 3 Ekim'e geldiğimizde bu kez ABD dışişleri bakanı kameralar karşısına geçti ve

Rusya ile ilişkileri askıya aldık

dedi.



Rusya'nın ABD'yi S-300 füzeleri ile tehdit etmesinden ABD'nin, Rusya ve Esed'in savaş suçları soruşturmasına dahil edilmesi talebine kadar karşılıklı

sert üstü

açıklamalar birbirini izledi.



Farklı, yeni ve denenmemiş bir şeyler arayışına giren iki ülkenin bu tarz dil kullanmaya başlaması diplomasi dili kılıfı altında birbirini

tehdit

eden iki ülkeyi gösterdi bize.



Dünyanın önemli iki gücünden bahsediyoruz.



Her iki büyük güç binlerce kilometre öteden gelmişler ve bu topraklarda güç mücadelesine girişip ipleri germişlerdi.



Ve bugün...



Tüm bu yaşananların ardından Türkiye devrede.



Tek hedefi bölgede istikrarın sağlanması olan Türkiye ABD ve Batı'ya rağmen Fırat Kalkanı ile ilk adımı attı.



Türkiye Rusya'yı Fırat Kalkanı ile farklı bir yere koydu. Operasyonda ÖSO'nun TSK desteği ile ilerleyişi sürerken Putin ile Erdoğan arasında da yaşanan yoğun telefon trafiğine göz atmanız önemli.



Şimdi Suriye ve Irak'ta farklı bir senaryo karşımızda. ABD'nin komutası altında bulunan terör örgütleri ve milis güçlerle oluşturmak istediği Türkiye sınırındaki terör koridoru Rusya-Türkiye ortak adımlarıyla askıya alınacağa benziyor.



Suriye'de taraflar üzerinde sözü geçen iki ülkenin yani ABD ve Rusya geriliminin, terör örgütleri lehine sonuçlar doğurmaması Türkiye'nin izlediği bir diğer önemli başlık.



Burada altı çizilmesi gereken konu Türkiye – Rusya ortaklığı değil.



Her ülke, buna bu topraklarda bulunan ABD ve yirmiden fazla Avrupa ülkesi de dahil kendi çıkarları doğrultusunda “ittifaklara” imza atıyor olmasını sürekli masanızda bulundurun.



Türkiye'nin bu girişimlerdeki ve farklı senaryolarla manevralardaki tek ve temel amacı milli güvenliği…


#Suriye
#Fırat Kalkanı
#ABD
#Rusya
7 yıl önce
Fırat Kalkanı dengeleri bozdu
Suçlular, kurbanlar ve 31 Mart
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü