|
İstihbaratın dünü ve bugün

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fetullahçı Terör Örgütü'nün devlet kadrolarından tamamen tasfiyesini hedefleyen operasyonlar kararlılıkla sürüyor.



İlk dalga Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki üniformalı teröristleri kapsadı. Bu operasyonların diğer ayağını beklenildiği gibi Emniyet ve Yargı oluşturdu.



Ve sırasıyla diğer kamu kurumları ve örgütün finans kaynağı olan özel sektör…



Gün geçtikçe Türkiye'nin nasıl bir felaket atlattığı daha iyi anlaşılıyor.



Hem alınan ifadeler ve itiraflar hem de ortaya çıkan deliller ülkenin nasıl bir Bermuda Şeytan Üçgeni'ne dönüştürülmek istendiğini gözler önüne seriyor.



Bu operasyonların sadece güvenlik ayağına baktığımız zaman bile şehitlerimizin kanlarının bu terör örgütünün eline nasıl bulaştığını görebiliyoruz.



FETÖ'nün emniyet, TSK ve istihbarat içerisine sızmış elemanlarının hem şehir merkezlerinde patlatılan bombalarda hem de Doğu ve Güneydoğu'daki operasyonlarda, başta PKK olmak üzere hedefine Türkiye'yi alan tüm terör örgütleri ile nasıl bir işbirliği içinde yer aldığını bugün çok daha net bir şekilde anlayabiliyoruz.



6 Ekim Perşembe günü İstanbul Yenibosna'da düzenlenen bombalı saldırının faillerinin saatler içinde yakalanması yerli ve milli bir istihbaratın bir ülke için olmazsa olmaz olduğu gerçeğini yüzümüze çarptı adeta.



Ankara'da dün iki canlı bombanın tespit edilerek tarlanın ortasında kendilerini imha etmelerine ne demeli.



İstihbarat Diyarbakır Emniyeti'nden geldi. Ankara polisi zaten teyakkuzdaydı. Bölge halkı Haymana yolunda bir kulübede bulunan kişilerden şüphelendi. İhbar edildi. Operasyon için sabah altıda düğmeye basıldı. Ve iki terörist arabanın içinde kendisini imha etti.



Söz konusu araçta PKK'lı teröristlerin dikkat çekmemek ve kendilerini kamufle etmek amacıyla arka cama astıkları Türk Bayrağı bir diğer önemli nokta.



Bana ellerindeki Türk Bayraklarıyla Demokrasi Mitinglerine katılan ve daha sonra tutuklanan FETÖ üyesi teröristleri hatırlattı.



Sadece bunlarla da sınırlı değil anladıklarımız.



Özellikle 15 Temmuz'un ardından seri bir şekilde ve vakit kaybedilmeden tüm istihbarat birimlerinin bu örgütten arındırılması sonucu bir çok iç ve dış istihbarı bilgi yerinde kullanıldı ve muhtemel saldırılar önlendi.



Önlenmekle de kalmadı; savunma pozisyonundan taarruz pozisyonuna geçen güvenlik güçleri başarılı sonuçlar aldı.



Kabaca baksanıza şöyle bir..



15 Temmuz'un ardından Doğu ve Güneydoğu'da yola yerleştirilen ve güvenlik güçlerinin geçişi sırasında patlatılmadan fark edilip imha edilen operasyonların sayısına.



Özellikle 17-25 Aralık soruşturmalarının ardından, Emniyet İstihbarat, Milli İstihbarat Teşkilatı ile Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde görev yapan FETÖ'cülerin, güvenliğin kozmik bilgilerini de yanlarında götürdüklerini ve 15 Temmuz'un altyapısını hazırlamaya başladıklarını delilleri ile gördük.



Perşembe günü Yenibosna'daki terör saldırısı Selahattin Demirtaş'ın çağrısı ile Diyarbakır'da onlarca sivilin ölmesine neden olan 6-7 Ekim olaylarının yıldönümüne denk getirilmek istenmişti.



Ankara'da eylem hazırlığındaki teröristlerin bulunması ve etkisiz hale getirilmesi ise 10 Ekim 2015 Ankara Gar patlamasının yıl dönümü için organize edilmişti. Sadece bu iki olay bile terör örgütlerinin bu ülke üzerinde hala devam eden hain planlarını gün yüzüne çıkarmış oldu.



İki gün arayla Ankara ve İstanbul'da yaşanan her iki terör saldırısında faillerin anında yakalanmasıyla emniyet ve istihbarat içindeki FETÖ operasyonlarının ne denli başarılı sonuçlar doğurduğuna şahit olduk.



Anlamadıkları ya da anlamak istemedikleri bir şey var.



Bize bu topraklarda olmanın bedelini ödüyoruz.



Bu zamana kadar ödenmeyen ve sümen altı edilerek ülkeyi esarete mahkum ettiren ne kadar bedel ya da hesap varsa ödemeye de devam edeceğiz.



Yılmayacağız, yıkılmayacağız.



Bu ülke teröre ya da ağa babalarına teslim olacak bir ülke değil.


#15 Temmuz
#FETÖ
#İstihbarat
#MİT
8 yıl önce
İstihbaratın dünü ve bugün
Habaset ve melanet...
Sandık başına giderken…
Enerji, gıda, enflasyon, resesyon ve stagflasyon
Yalnızlık
“Almanlar et başında”