|
Enflasyonun tırmanışı

Şubat ayı enflasyon rakamları açıklandı ve Türkiye ekonomisi uzun bir aradan sonra tekrar çift haneli enflasyonla tanıştı.



Aslında bekleniyordu da.



Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) iki haneli rakamları görerek ( yüzde 10,13) son 5 yılın ve Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 15,36 ile son 8 yılın en yüksek oranına ulaştı.



**


2000 yılında yüzde 54 olan enflasyon (TÜFE) oranı hızla düşerek 2005 yılında yüzde 8 seviyesine indi.



2005 yılından sonra yüzde 7-8 aralığında seyreden enflasyon oranı son zamanlarda tekrar artış göstermeye başladı.



Bu durum mevcut büyüme stratejisinden (yapısal problemlerden) kaynaklanıyor. Yapısal problemler giderilmediği sürece enflasyon oranı yüzde 8 seviyesinde seyredecektir.



Dolayısıyla bugün enflasyon oranının çift haneli rakamları görmesinin nedeni geçici gelişmeler olup (zaten mevsimsel-konjonktürel gelişmelerden arındırılmış çekirdek enflasyon yüzde 8 civarlarında) son yıllardaki ortalamalardan sadece 2 puan yüksektir.



**


Enflasyon oranındaki artışın temel sebepleri: TL'nin değer kaybetmesi, enerji, petrol ve hammadde fiyatlarının artışı olarak gösteriliyor.



İthal girdiye dayalı büyüme modelimizden dolayı üretim maliyetlerimiz artmıştır.



Enflasyonun yaklaşık üçte birinin, kur etkili enerji ve vergi düzenlemelerinden (tütün gurubu özellikle), ulaştırma (benzin fiyatlarındaki artış) ve sağlık grubundan (muayene ücretlerine ve ilaç fiyatlarına yapılan zam) kaynaklandığı görülüyor.



Ancak TÜFE'deki artış ivmesinde döviz kurunda yaşanan yükselişin de (fiyatlara yansımış) çok önemli etkisi söz konusu.



**


Yurt içi üretici fiyatları (Yi-ÜFE) Şubat ayında yüzde 1,26 oranında artmış, yıllık enflasyon 1,67 puan yükselerek yüzde 15,36 olmuştur. Bu gelişmede, döviz kuru ve uluslararası emtia fiyatları belirleyici olmuştur. Yıllık enflasyon, imalat sanayisinde yüzde 17,18'e, petrol ve ana metal hariç imalat sanayisinde ise yüzde 11,92'ye ulaşmıştır.



Ana sanayi gruplarına göre incelendiğinde, Şubat ayında tüm alt gruplarda fiyat artışı gözlenmiştir.



Sonuçta, TÜFE artışında üretici kaynaklı güçlü baskı devam etmiştir.



**


Enflasyonu etkileyen bir diğer önemli değişken beklentilerdir.



Merkez Bankası politikaları, enflasyon hedeflemesi gibi, bir anlamda beklentileri yönetmek içindir.



Merkez Bankası farklı enstrümanlar kullanarak faizlere müdahaleyi daha basite indirgemeli ve piyasaya net mesajlar vermelidir.



Hassas referandum sürecinin risk ve belirsizliği artırması beklentileri de kötüleştirmiş.



Bu durumda enflasyon oranını makul seviyelere indirmek için beklentileri iyileştirmek kaçınılmazdır.



Ayrıca, referandum sürecinden sonra beklentilerin normale döneceğini de söyleyebiliriz (kamuoyu yoklamaları bir sürpriz olmayacağını söylüyor).



**


Sonuç olarak, Merkez Bankasının para politikasıyla etkileyebileceği enflasyon bileşenleri sınırlıdır. Sadece enflasyonun az bir kısmını kapsayan çekirdek enflasyon üzerine etkisi vardır.



Ham petrole, emtia fiyatlarına, döviz kuru hareketlerine ya da vergi veya kamu fiyatlarına etkisi neredeyse sıfırdır.



Dolayısıyla enflasyon rakamlarını esas alıp merkez bankasına yüklenmek, başarısız olduğunu, yanlış kararlar aldığını söylemek doğru değildir.



İç ve dış dalgalanmalar normale dönmeye başlayınca enflasyon da uzun süre seyrettiği seviyelere (yüzde 7-8) inecektir.



Esas olan enflasyonun yüzde 5'lerin altına indirilmesidir.



Bunun Merkez Bankası (para) politikalarıyla gerçekleşmeyeceği ve yapısal önlemleri gerektirdiği (verimlilik ve tasarruf düzeyi artışı, ithal girdilere bağımlılığın azaltılması, rekabet gücü ve istikrar gibi) artık anlaşılmalıdır.


#Merkez Bankası
#TÜFE
#Enflasyon
7 yıl önce
Enflasyonun tırmanışı
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle