|
Koalisyon belirsizliğinin maliyeti yüksek
7 Haziran seçimleri öncesi ve sonrası gelişmeler ülke ekonomisinde, siyasette ve sosyal hayatta ciddi kan kaybına neden olmaktadır.

Bu yazıda, söz konusu süreçte yaşanan ekonomik gelişmeler ve tahmini ekonomik kayıplara değinilmiştir.

***

Yaklaşık 2 aylık süreçte, şüphesiz en önemli dalgalanma döviz kurlarında yaşanmaktadır.

7 Haziran öncesinde 2.65 seviyesinde olan Dolar kuru 2.80'lere dayandı.

Kurların yüksekliği ithalat maliyetlerini yükselterek, özellikle ara ve yatırım malları kullanan sanayilerin (Türkiye ekonomisi büyük ölçüde ara ve yatırım malı ithalatçısı) üretim maliyetlerini artırıcı etki yapmaktadır.

***

İlginç bir gelişme de ihracatta yaşanan düşüşlerdir.

Piyasayı daha ihtiyatlı takip eden ve gözlemleyebilen yatırımcılar/iş dünyası belirsizliği sevmez.

Artan maliyetler ve hükümet belirsizliği, ithalatı yavaşlatmakta ve büyük ölçüde önce ithal edip işledikten sonra ihraç eden (satan) ülkemizin ihracat rakamlarına da yansımaktadır.

Hükümet belirsizliği yanında dış konjonktür de ihracatı olumsuz etkilemektedir. Önemli miktarda ihracat yaptığımız Avrupa ülkelerinin halen kapsamlı durgunluk yaşamaları ihraç mallarına dış talebi azaltan önemli bir unsurdur (örneğin, AB ülkelerine ihracatımız Haziran ayında % 6.6 azaldı).

Ortadoğu'da özellikle sınır hattımızda yaşanan siyasi istikrarsızlıklar ve Rusya ekonomisinde yaşanan olumsuz gelişmeler ihracatımızda düşüşe yol açan diğer önemli etkenlerdir.

Şöyle ki; TİM verilerine göre, temmuzda ihracat geçen yılın aynı ayına göre yüzde 13 gerileyerek 10 milyar 857,5 milyon dolar oldu.

***

Euro-dolar paritesinin doların lehine gelişmesi de Türkiye'nin dış ticaret hadlerini (ihracat/ithalat fiyatları oranını) olumsuz etkilemektedir.

İhracatımız ağırlıklı olarak Euro, ithalatımızı da Dolar cinsinden yapmamız ülkemiz aleyhine bir durum yaratmaktadır.

Ayrıca ihraç ürünlerimizin ithal ara ve yatırım malı ağırlıkta olması, kurların artışından kaynaklanan ihracat fiyat avantajını da belirli ölçüde ortadan kaldırmaktadır.

***

Belirsizliğin ve diğer risklerin neden olduğu faiz oranlarındaki artış, özel sektör kredi kullanımını ve dolayısıyla yatırımlarını etkileyerek büyüme hızının düşüşünü desteklemektedir. Belirsizlik ortamında yatırımcı risk almaktan kaçınıyor (düşen ithalat bunun bir göstergesi) ve yatırım yapmıyor. Yani büyüme düşüyor.

İlave olarak, kurun yükselmesi özel sektör borcunun TL. cinsinden yükselmesine neden oluyor ve borçların geri ödenememe riskini de arttırıyor.

Faiz ve kurlardaki değişmenin maliyeti, yalnızca özel sektör borçlanması ve yatırımları ile de sınırlı değil; kur ve faz riskinin yükselmesi, ayrıca
iç borçlanma maliyeti
olarak bütçeye yansımaktadır. Örneğin; 9 Şubat 2015 tarihinde sabit kuponlu devlet tahvili yıllık
bileşik faizi 7,99
iken 14 Temmuz 2015'de ihraç edilen aynı tür tahvilin
ihale faizi
9,75
olarak gerçekleşmiştir.

Söz konusu faiz artışı, 300-350 milyar liralık yeni borçlanma gereğiyle birlikte düşünüldüğünde,
Hazineye 6-7 milyar liralık bir ek maliyete
neden olacak demektir.

***

İşsizlik oranları 3 ay geriden tahmin edildiğinden çok net bir şey söylenemez. Ama son 2 çeyrekteki düşük imalat sanayi büyüme hızları istihdam kapasitesinde önemli düşüşler olacağının (işsizliğin artacağının) açık göstergesi.

***

Belirsizliğin neden olduğu talep yetersizliği (bunu tüketici güven endeksindeki azalmadan da açık olarak anlıyoruz) bu maliyet artışının fiyatlara yansımasını geciktirmektedir. Son enflasyon rakamlarındaki stabilite de (seviyesini koruma) bunu göstermektedir.

Koalisyon belirsizliğinin yukarıda belirtilen doğrudan maliyetlerinin yanısıra, 7 Haziran sonrası durumun bir de dolaylı olarak tetiklediği ve yeniden hortlattığı terör belası/belaları var.

Bir insanın değeri hiçbir parayla ölçülemez. İnsanımızın yaşam hakkını, can güvenliğini sağlamak her şeyden önce gelmektedir. Bunun için devletin haklı bir refleksle terör örgütüne/örgütlerine yönelik harekatlarının ve artırılan güvenlik önlemlerinin de ciddi ekonomik maliyetleri söz konusu.

***

Sonuç olarak seçim sonrası ortaya çıkan koalisyon handikabı ve yaklaşık 2 ay geçmesine rağmen koalisyon netliğinin olmaması (belirsizlik ortamı) küçülen ekonomi, artan işsizlik, yükselen kurlar ve artan faiz ile yaygın bir ekonomik maliyete neden olmakta.

Bütün bu maliyetler, bir şekilde orta ve uzun vadede vergilerle (borçlanma, emisyon, enflasyon vergisi v.s) topluma ödettirilecektir.

Bu gelişmeler ülkenin moral kaybı, kan kaybı, gelecek umutlarının azalması, 2023 ve 2071 büyük Türkiye hedeflerinin gerçekleşme şansının azalması, Türkiye'nin mazisine yakışır dünyanın en güçlü 10 ülkesinden biri olma hedeflerini aksatacaktır.
#Faiz
#sektör borçlanması
#enflasyon vergisi
9 yıl önce
Koalisyon belirsizliğinin maliyeti yüksek
Doğru insana yanlış yapmak
Dövizde çözülme hızlandı: Bir haftada 15 milyar USD
“Evine dönemezsin...”
Antisemitizm, 7 Ekim ve Biden’ın Vietnam’ı
Yangından mal kaçırma: Terör örgütü ABD’den tanınma istiyor!