|
KPSS’nin dayanılmaz cazibesi
Bugünkü yazımızda bu hafta sonu başlayan ve gelecek hafta sonu tamamlanacak olan Kamu Personel Seçme Sınavı (KPSS)'nı değerlendireceğiz.

Üniversiteye
giriş iyi bir işe giriş için nitelik-formasyon katarken, KPSS bizzat işe girişin anahtarı pozisyonunda şimdi
.

O nedenle KPSS, üniversiteye giriş sınavlarından daha önemli bir sınav haline geldi.

*

Üniversiteye hazırlık dershaneleri kapatılıyor ama yerini KPSS dershaneleri doldurmak üzere. Üniversite hocaları ve profesyoneller il il gezip dershaneler bünyesinde yoğunlaştırılmış KPSS hazırlık dersleri veriyor.

Birileri için yeni bir kazanç alanı söz konusu iken, devlette işe girmek isteyen üniversite mezunu gençler için ise ekstra bir maliyet kapısı açılmış oluyor.

*

2014 yılında
lisans, ön lisans ve orta öğretim mezunu 3.832.974 kişi KPSS'ye girmişti. Bu yılki rakamlar henüz netleşmedi ama geçmiş yılların trendine bakılırsa 4 milyonun üzerine çıkacak gibi
.

Bir başka ilginç rakam
2014 yılında KPSS ile kamu kurumlarına yerleşmek için (1.yerleşme ilanında) başvuran aday sayısı 623.979 kişi iken, sadece 10.035 kişinin işe yerleşebilmesidir.

Milli Piyango bileti almak gibi bir şey.

*

Devlette çalışmak isteyen ve bu nedenle kaçınılmaz olarak
KPSS'ye girmek
durumunda kalan
üniversite mezunu gençlerimizin sayısı her geçen gün artıyor.

Devlet kadrolarının bu ihtiyaca cevap vermesi mümkün değil.

“Ya bir yol bulunmalı ya da bir yol açılmalı.”

*

KPSS'ye neden bu kadar büyük ilgi var ya da KPSS, bu ilgiyi haklı kılan nasıl bir imkan sağlıyor?

Açıkça devlet memuru
olmanın yolu bu sınavdan geçiyor. Bu kadar ilgi görmesinin en önemli nedeni bu
.

Özellikle bütün İİBF (iktisat, işletme, maliye, kamu yönetimi, çalışma ekonomisi, ekonometri ve diğer bölümlerde okuyanlar), Eğitim ve Fen-Edebiyat Fakülteleri mezunları devlet memuru olmak istiyor.

*

Bu eğilim-talep “
Türkiye ekonomisinin geleceği açısından endişe verici bir durumu” yansıtıyor
.

Herkesin devlet memuru olduğu komünist sistemler tek tek tarihe karıştı
.

Ama Türkiye'de
genç jenerasyonun iş tercihleri bizi komünist sisteme (!) doğru zorluyor
.

İronik bir durum.

*

Her üniversite okuyanın devlet memuru olmak istemesinin arkasındaki güdüler
ciddi bir şekilde araştırılmalı
.

*

Hayatı boyunca piyasayla tüketici olma dışında bir etkileşime girmemiş hocaların, devlet mantığıyla olaylara bakışları ve teorik soyutlamaları mı öğrencilerin piyasadan ürkmelerine neden olmuştur?

Acaba eğitim-öğretim müfredatı bu şekillenmede etkili olmuş mudur?

Ya da
özel sektörde çalışanların aldıkları düşük maaşlar, çalışma şartlarındaki zorluklar ve her an işten çıkarılma korkusu gibi yansımalar mı öğrencileri piyasada iş aramaktan vazgeçirmiştir.

Girişimcilik kültürümüzün yeterince gelişmemiş olması etkili bir faktör olabilir mı?

Dünyayı etkisi altına alan küresel kültürün az çalış, çok kazan, kolay yaşa, risk alma ve olabildiğince tüket baskılaması mı gençleri tek seçenek olarak devlet memuru olmaya yönlendirmiştir.

*

Ülke geleceği açısından çok ciddi ve
çözüm üretme aciliyeti olan bir sorunla karşı karşıyayız
.

Memur olma temayülü Türkiye'nin nitelikli insan sermayesinin geleceğiyle ve bunu verimli kullanılabilmesiyle ilgili çok önemli bir konu.

*

Devlette çalışanlar sadece
kamusal hizmet
üretebilir (savunma, adalet, bürokrasi, eğitim, güvenlik, sağlık v.s.). Şüphesiz bu hizmetlerin
yeterli miktarda ve kalitede üretilmesi toplumun yaşam standardının yüksekliği için çok önemli
.

Özel mal üreten devlet konumuna geçilecekse, yeni KİT'ler kurulacaksa, üniversitelerde yetişen öğrencilerin bu akımı-talebi bir nebze makul karşılanabilir.

Oysa, son 40 yıldır dünyada tamamen tersi (devletin piyasadan çekildiği) gelişmeler yaşanıyor.

*

Herkesin devlet
memuru olduğu bir ülkede aç kalmaya mahkum geniş halk kitlelerinin varlığı kaçınılmazdır
.

Herkesin devlet memuru olduğu sistem, başkalarının üreteceği ürünlere el açma, onların himmetine muhtaç olma, içe kapanan, dış dünyaya satacak herhangi bir şeyi olmayan, fakir, garip, demode 5. Dünya ülkesi olma anlamına gelecektir.

*

Gençleri piyasada çalışmaya, yeni iş kurmaya, risk almaya, topluma faydalı olmaya teşvik etmek gerekiyor.

Bu;

maddi ya da manevi teşvikle mi,

eğitim sistemini yeniden yapılandırmayla mı,

ar-ge desteklerini genç üniversiteli çalıştırmaya endeksleme ile mi,

özel sektör firmalarının gençlere daha hoşgörülü davranmalarını zorunlu kılacak bir sistem inşa etmeyle mi olur, bilemem.

*

Bir şekilde, çok geçmeden,
üniversite mezunu gençleri piyasayla barıştırmak gerekir
.

Bu görev
; tabii ki “
ülkeyi ben iyi yönetirim
” diye oy alan hükümetlerin, bakanların,
vekillerin, il teşkilatlarının, kamu yöneticilerinin
öncelikli görevi.

Yoksa
istikbali hiç istemediğimiz-beklemediğimiz yetersizlikle
kucağımızda buluruz.
#Kamu Personel Seçme Sınavı
#devlet memuru olma
#kpss
9 yıl önce
KPSS’nin dayanılmaz cazibesi
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle