|
Yoksulluk artıyor mu?

Bugün sıradan bir kişiye 'dünyanın en önemli sorunu nedir' diye sorsanız, tartışmasız 'açlık ve yoksulluk' olduğunu söyler.



Açıkça “dünya üzerindeki milli gelir artışı hakça paylaşılmıyor” algısı oldukça yaygın.



**


Yoksulluk, bireylerin elde ettikleri gelirleri ile, gıda, sağlık, barınma, giyecek gibi temel ihtiyaçların tamamını veya bir kısmını karşılayamama durumudur.



Akademik anlamda baktığımızda iki farklı yoksulluk türü karşımıza çıkıyor;



Birincisi, kişinin gelirinin temel ihtiyaçlarını karşılayamaması durumu anlamına gelen mutlak yoksulluktur. Diğeri ise, toplumun tamamının gelir düzeyine göre hesaplanan ve hesaplanan bu gelir düzeyinin belli bir ortalamasının altında kalanları içeren nispi yoksulluktur.



Mutlak yoksulluğu hesaplamak için belirli bir gelir eşiği kullanılır. Türkiye'de Mayıs 2016 tarihi itibariyle bu eşik değer 4 kişilik bir aile için 4.478 TL olarak hesaplanmıştır. Hesaplanan bu değer yoksulluk sınırı olarak nitelendirilmektedir.



**



Burada açıklanmasında fayda görülen bir diğer önemli kavram da “Açlık sınırıdır”. Zira açlık sınırı bazen yoksulluk sınırı ile karıştırılmaktadır.



Yoksulluk sınırında giyecek, barınma, sağlık, gıda gibi temel ihtiyaçlar; açlık sınırında ise sadece gıda harcamalarının parasal karşılığı hesaplanır. Bu nedenle açlık sınırı, yoksulluk sınırından daha düşük seviyede kalmaktadır.



**



Yoksulluk dünya üzerinde 1990-2015 döneminde yüzde 50 azaltılmasına rağmen temel ihtiyaçların karşılanmasındaki güçlükler halen devam ediyor.



800 milyondan daha fazla insan günlük 1.25 dolardan daha az gelirle, yani kronik açlık tehdidiyle yaşamlarını sürdürüyor.



Afrika'da kıtlıktan, açıktan, dengesiz beslenmeden kitlesel ölümler yaşanıyor. Her 4 kişiden biri açlık sınırında yaşıyor.



**



TÜİK'e göre Türkiye için Mayıs 2016 yılında 4 kişilik bir aile için hesaplanan açlık sınırı eşik değeri 1.374 liradır.



Türkiye'de satın alma gücü paritesine (SGP) göre TÜİK tarafından hesaplanan yoksulluk oranında ise 2006-2014 döneminde bir azalma olduğu belirlenmiştir.



2006 yılında yoksul nüfusun toplam nüfusa oranı yüzde 12 iken, 2014 yılına gelindiğinde yüzde 7,8'e kadar inmiştir. Bu kapsamda yoksul sayısı 8,2 milyondan 5,9 milyona gerilemiştir.



**



Türkiye'deki bu olumlu gelişme, yoksulluk açığının azalmasıyla da görülmektedir.



2006 yılında yüzde 30'larda olan yoksulluk açığı oranı, 2015 yılında yüzde 23 seviyesine kadar gerilemiştir.



Bunun anlamı Türkiye'de ki yoksulların gelirinin yoksulluk sınırını aşmaya 2006 yılına göre daha yakın olduğudur.



**



Bu olumlu gelişmelere rağmen çoğu gelişmekte olan ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yoksullukla mücadele devam etmektedir.



Devletlerin yoksullukla mücadelede doğrudan ve dolaylı müdahale yöntemleri söz konusudur.



Doğrudan müdahalede devletin yoksul kesimlere yönelik destek ve teşvikleri (nakit yardımı, parasız eğitim ev sağlık desteği, sosyal ihtiyaçları karşılama v.s.) söz konusu. Bu noktada harcama ve vergi politikalarıyla da yaşama müdahale edilmektedir.



Dolaylı müdahale ise ekonomik büyüme ve bunun sağlayacağı istihdam imkanlarıyla yoksulların gelirinin artarak yaşam standartlarının yükseleceği anlayışıdır. Son 30 yıldır kapitalist dünyada genel kabul gören ve uygulanan anlayış budur.



Ülkemizde ise özellikle 2002 yılı sonrasında yerel yönetimlerin, merkezi hükümetin ve sivil toplum örgütlerinin yaygın sosyal yardım programlarının olduğunu görmekteyiz.



**


Sonuç olarak, yoksulluk hem dünyanın hem de ülkemizin sorunu olmaya devam ediyor.



TÜİK verileri tatmin edici düzeyde olmasa bile Türkiye'de yoksul nüfus oranının azaldığını göstermektedir.



Büyümenin yoksul kesimin daha fazla yararlanacağı (daha fazla istihdama imkan verecek) bir yapıya evrilmesi lazım.



Hükümetler doğrudan yardımlarla yoksulluğu geçici azaltabilir. Oysa insanlara iş bulma, onları işte tutma ve iyi kariyer fırsatları sunma alternatifleri daha doğru ve sürdürülebilir politika tercihleridir.



Dünya üzerinde yoksulluğu azaltmak için dış borçların değil yardımların devreye girmesi lazım. Dünya GSYH'sinin yüzde 0.5'i bile yoksulluğu ortadan kaldırabilecektir.



Sorun kaynakların yetersizliği değil, paylaşımı sorunudur.


#TÜİK
#Yoksulluk
#Satın alma gücü
7 yıl önce
Yoksulluk artıyor mu?
“Almanlar et başında”
Varsıllar vergi ödemesin!
Amerikan Evanjelizminin Trump’la imtihanı
Genişletilmiş teröristan projesi böyle çöktü
İsrail’le ticaret ve Deutsche Welle