|
İletişim kirliliğine dikkat...
Bakalım daha nasıl ve ne kadar karışacak ortalık… Türkiye'yi Orta Doğu'nun kan gölüne benzer bir duruma getirmek için sahnelenen senaryoların haddi hesabı yok… Türkiye hâlâ milli iradenin tecelli etmesi
için dayanmaya çalışıyor. 1 Kasım'da çözülecek pek çok şey, diye yanan ümit ışığı Türkiye'de henüz sönmemiş durumda
.

Söndürmeye çalışanların başvurmadıkları yol kalmıyor…

Eğer, giderek tırmandırılan bu gelişmelerin arkasındaki güç ve / veya güçlerin kimler olduğu konusunda tez zamanda bir aydınlanma sağlanamazsa, bu durum, kaos planlayıcılarını daha da azdıracak, Türkiye ile algının yerlerde sürünme kat sayısı üzerinde de çarpan etkisi yaratacaktır.

Amaç bellidir. Türkiye'yi
terörist ülke
ilan etmek (ettirmek), tabii Sayın Cumhurbaşkanı'nı da '
terörist başı
'… Sonra da kendisini yargılamanın (yargılatmanın) yollarını aramak… Bu oyun daha önce de birkaç kez başka ülkelerde, 'başarılı' olduğunu teslim etmemiz gereken bir 'performans' kıvraklığıyla, sergilenmişti…

Ben Türkiye'nin itidalini kaybetmeyeceğine,
Toynbee
'nin deyişiyle bir kez daha “Batılıları Türkiye üzerine yaptıkları planlar konusunda yanıltmaya” devam edeceğine inananlardanım. Ve 1 Kasım seçimleri hangi sonuçla milli iradeyi yansıtırsa yansıtsın, sonunda Türkiye düzlüğe çıkacaktır.

Buna rağmen, şu sıra siyasete hâkim olma yolunda hızla geliştiğini düşündüğümüz iki temel meselede, siyasilerin kulağına bir kez daha kar suyu kaçırılması gerektiğini düşünüyoruz…

Biri mesaj daha doğrusu vaat kirliliği… Algılamanın en büyük düşmanlarından biri hiç şüphesiz “fazla olan yanlıştır” ilkesinden hareketle bakılması gereken vaat karmaşasıdır…

Diyelim ki, seçime katılacak partilerin seçim vaatlerini bilgisayar ortamında alt alta yazdık… Sonra da bunları iyice karıştırdık. Sonra çıktık seçmen kitlesinin önüne. Bin kadar denekle görüştük ve dedik ki, “Lütfen hangi vaat hangi siyasi partiye aittir? Vaadin yanına ilgili partinin adını yazarak belirtiniz…”

Deneklerin isabetli şekilde bilme başarı oranı 100 üzerinden kaç olur sizce? Ben bu rakamın %1 ile %5 arasında bir yerde
çıkacağını tahmin
ediyorum…

Hangi parti, seçmen kitlesi üzerine en etkili olacağını araştırma ile tespit edeceği, sayıları 5'i geçmeyecek
temel vaat
'lerini belirler ve onlara odaklanarak üzerine giderse, mutlaka diğerlerine fark atar…

İkinci kirlilik ise, Anglosaksonların 'Power pollution
' dedikleri
güç kirliliği
'dir… Bugün FB'nin oynadığı her maçı ille de 4-5 fark atarak kazanması gerektiği algısını yaratmış olan
gücün kirliliği mesela
Oysa Barcelona
yenildiği, hem de açık farkla yenildiği durumlarda dahi, yönetime ve teknik direktöre karşı agresif bir ortam çıkmaz ortaya…

Oysa bizde bir Başkan çıkıp, “Sezon sonuna bakarım; şampiyon olamazsak Teknik Direktör gider” diyebilmektedir… Bunun, taraftarları ve diğer takımları tutan kitleler nezdinde yaratacağı ve aleyhine çalışacağı 'güç kirliliğinin' farkına varmadan…

Siyasette de durum aynıdır… Aşırı güç sergilemesi, bir anda o gücü sergileyenin aleyhine çalışmaya başlayabilir… Kontrol altına alınmazsa da o sarhoşluğun önünü kesmek giderek zorlaşabilir…

Güç kirliliğinin tek çözümü vardır.
İstişare, ikna ve ittifak
formülünü tüm
siyasi iletişim süreçlerinde uygulayabilmek… Yoksa her kontrolsüz 'güç' gibi yalnız kalmaya mahkum olabilir…

Bu tespit şu anda dört partinin dördünün de yönetici kadroları için geçerlidir… Son 24 günde yapılabilecek tek şey bu '
' ilkesine sonuna kadar bağlı kalındığı ve kalınacağı algısını güçlendirmek ve derhal ittifakları tesis emektir… Daha fazlasını devreye sokmak, birinci kirliliği harekete geçirmekten başka işe yaramaz…
#güç kirliliği
#siyasi vaatler
#Orta Doğu
9 yıl önce
İletişim kirliliğine dikkat...
Son İstiklal Savaşı: O haritayı biz çizeceğiz
Müslüman futbolcuları susturmaya çalışıyorlar
Korku zamanı
Boykotta kafalar neden karışık
Kimin enflasyonu