|
Yazıklar olsun ‘okuyamayanlara’…
Resmi psikolojide
pek de kaale alınmadığını düşündüğümüz
Alfred Adler
'in öğretisinde esaslı bir yer tutan
İnsan Tanıma
, iletişim disiplini çerçevesinde benim ifademle
İnsan Okuma
sanatının temel kurallarından biri de şudur:


Eğer bir insanla ilgili onun

'davranış dili'

nden yola çıkarak genel bir kanaat oluşturmuşsanız, bu kanaatin doğruluğuna inanabilmeniz için, bundan sonraki tutum ve tavırları 'okuyarak' eskileriyle yeni gözlemlerinizin aynı noktadan geçtiğini görmelisiniz… Eğer herhangi bir davranışından

farklı bir okuma

yapıyorsanız iki ihtimal söz konusu olabilir:



Bir:

O son davranış dilini (

Brecht

buna 'toplumsal jestüs' der) yanlış okumuşsunuzdur.



İki:

Önceki davranışlarını okuyarak varmış olduğunuz temel analiz yanlıştır…



Buna göre gereken akıl yürütme değişikliğini yapmanız doğru olacaktır. Yoksa yanlışlıklar zincirleme olarak sürer gider;

Yaşama Sanatı

'na hizmet edecek yolu kaybedersiniz… Gözlemlediğiniz davranışlar bütünlüğüne uygun kanaatlerinizle uyuşmayan o farklı hali es geçmeyip, başından itibaren oluşturduğunuz analiz üzerine kafa yorup, o zamana kadarki değerlendirmenizi tümden ortadan kaldırabilir ya da sadece 'farklı' bulduğunuz son tutum ve tavrı yeniden okumaya çalışabilirsiniz.



Bu okuma sürecini tersine çevirirsek şu sonuca varırız:



Eğer o özü yakalamışsak, alt okumalar tersini kanıtlayana kadar, tüm davranış biçimlerini, dolayısıyla olayların nasıl tezahür edeceğini, küçük yanılma paylarıyla önceden kestirmemiz de mümkün olabilecektir…



Bütün bu laf ebeliğini neden yaptık?..



Yukarıdaki teknikle yapılan bir akıl yürütme çabasının sonunda şu sorunun yanıtını aramak için:



Aşağıda sıralayacağımız fenomenler arasında bir bağlantı kurmak olası mıdır, değil midir?



* Bizim Genel Yayın Yönetmeni

İbrahim Karagül

'ün dünkü yazısının başlıbaşına bir tespit içeren başlığı (

Terör değil, çokuluslu saldırı: Asla diz çökme Türkiye!

) ve içeriği;



* Almanya'daki iki avukatın (bunlar aynı zamanda Güneydoğu'daki operasyonlarda öldürülen iki teröristin yakını ile HDP'li bazı milletvekillerinin de vekilleri imiş) Sayın

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan

'ın Cizre'de sivillerin öldürüldüğü gerekçesiyle, savaş suçlusu olarak yargılanması için Almanya'da savcılığa başvurmaları. (Bazı akademisyenler, sanatçılar ve HDP'li vekillerin başvurusuyla hazırlanan 200 sayfalık suç duyurusunda Erdoğan'ın yanı sıra Sayın

Ahmet Davutoğlu

ve

Efkan Ala

'nın da adı geçiyormuş.)



* Demokratik Kürt Toplu Merkezi Eşbaşkanı

Ayşe Göktepe

'nin Stockholm'ün Sergel Meydanı'nda geçen ay düzenlenen gösterideki basın açıklaması; (Bu basın açıklamasında AB'nin ve İsveç hükümetinin sessizliğini bozması talep edilerek şöyle deniliyordu:



“Artık İsveç'in Erdoğan ve Türk devletinin terörist, savaş suçlusu ve insanlığa yönelik bir tehdit olduğunu anlamasının zamanı. İsveç devletinin belli belirsiz hoşnutsuzluğunu ifade etmesi yetmez. Biz İsveç'in Türkiye'ye karşı güçlü bir çıkış yapmasını ve yaptırım uygulamasını talep ediyoruz. İsveç ve Avrupa Birliği'nin bölgedeki savaştan ve savaşın kontrolden çıkıp iç savaşa dönüşmesinde sorumluluğu var. Eğer Avrupa Birliği ve İsveç, Erdoğan'ın politikasını desteklemeye son vermezse Türkiye'de katledilen sivillerin sorumluluğunu taşıyacaktır.”)



*

L'Express

dergisinin Cumhurbaşkanı'nı kapak yaparak altına '

Tehlikeli Türk'

diye yazması;



* Dünyadaki mega projelerin %40'ının Türkiye'de gerçekleştirildiği haberinin geçen hafta medyada yer alması;



* Türkiye'nin Karadeniz ve Akdeniz havzasındaki tüm ülkelerle ilişkilerini düzelteceğini bu hafta başında resmen açıklaması ve aynı anda

Rusya

ve

İsrail

ile ilgili bu konuda çok önemli adımların atılmış olması;



* İslamofobinin önemli kalelerinden

Financial Times

'ın bile son günlerde “Türkiye'nin değişen dış politikası bölge için olumlu” diye yazması;



* PKK'nın ciddi bir yenilgi sonrası şehirlerde kaybedip kırlara çekilmesi;



*Bazı batılı ülkelerin Türkiye'nin Suriye'ye geçip DAEŞ'e (IŞİD'e) karşı kara harekâtına girişmesini istemeleri;



* Almanya parlamentosunun 'Ermeni yasası konusunda' Türk kökenli Alman milletvekillerine destek vererek o garip kararı onaylaması;



* Ödülü verenin Cumhurbaşkanlığı değil, bir sanat kurumu olmasına rağmen, Hollandalı koreograf

Hans van Manen

'in, kendisine takdim edilmesi kararlaştırılan

“Yüzyılın Koreografı”

ödülünü, sanki ödül Türkiye adına veriliyormuş havası yaratarak, 'Türkiye'de gazetelerin ve gazetecilerin susturulduğu' gerekçesiyle, reddetmesi ve Türkiye'deki ecnebi aydınların van Manen'in bu kararına tencere tava çalarak destek vermeleri;



* 2005'de, o dönem Dışişleri Bakanı olan Sayın

Abdullah Gül

'ün verdiği şeref madalyasını on yılı aşkın bir süre sonra iade eden tarihçi

Erik Jan Zürcher

'in, Türkiye'nin geldiği noktayı

'diktatoryal yönetim'

olarak nitelendirmesi;



* Belçikalıların Brüksel'de PKK çadırı kurulmasına izin vermeleri;



* Bazı hadsizlerin AK Parti iktidarının IŞİD'i desteklediğini iddia edecek kadar işi ileri götürmeleri;



* Türkiye'de CHP ve HDP'nin ve de Parlamento Dışı Muhalefetin (PDM, bilinen STK'lar, çıkar grupları vb.) aldıkları pozisyon…



8 …Ve nihayet IŞİD teröristlerinin Atatürk Havalimanı'nda sivil halka yönelik son saldırıları…



Bütün bunlar ve bu sütuna sığmayacak kadar çoğaltılabilecek örneklerle, bir tek kişiyi, onun şahsında bir ülkeyi ve onun geleceğini hedef alan tüm diğer saldırıların kesiştikleri o tek noktayı, bizim bu sütunlarda defalarca andığımız bazı Türk münevverleri (Örnek:

Cemil Meriç

,

Kemal Tahir

,

Nurettin Topçu,
Halit Refiğ

) yıllar önce görmüşlerdi… Bazıları yeni yeni görmeye başlıyorlar… Allah'tan…



İnsanı ve 'insanlık' serüvenini

'tanıma'

dan,

'okuma'

ya uzanan ilim irfan yolculuğunda, siz siz olun, tekrarlanan tutum, tavır ve davranışları, toplumsal jestüs'ü izan çerçevesinde izleyerek değerlendirmeye gayret edin. İnsanı karmaşık gibi görünen pek çok verinin içinde gerçekliğin ışığına taşıyacak olan 'özgün bakış'a sahip olabilmenin yollarından biridir bu 'okuma' çabası. Tekrarlar arasındaki farkı görüp, yeniden 'sağlama' yapmak…



Bazılarımız, bu zahmetli gözlem ve değerlendirmeye itibar etmeyip, koordinatları başından belli, değişmez bakış açılarıyla, olgulara, gelişmelere aynı eksen üzerinden gelişen reflekslerle görüş serdetmeye devam edeceklerdir. Bazılarının asla iflah olmayacaklarını ve hiçbir zaman 'okuyamayacaklar'ını görmek için beyanlarındaki tekrarların kesiştiği öze bakmak yeterlidir. Allah onları ıslah etsin…



Acımız büyük.


#Alfred Adler
#Cemil Meriç
#Kemal Tahir
#Nurettin Topçu
#İnsan Okuma
8 yıl önce
Yazıklar olsun ‘okuyamayanlara’…
Yemek Kartı uygulaması üzerine
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit